Siyasi olarak hem çok stresli hem de ekonomik olarak zorlu bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde her birimiz kendimiz, geleceğimiz ve çocuklarımız için içinde bulunduğumuz yaşamı yönetmeye çalışıyoruz. Bize verilenler ve isteklerimiz arasında süren gidiş gelişler sırasında bazen çok umutlu bazen de dip depresyonda günü tamamlıyoruz. Her birimizin kendi hedefleri, hayalleri ve öncellikleri var ama bir taraftan da içinde bulunduğumuz şartlara ayak uydurmaya enerji harcıyoruz.
Verilen kısıtlı yaşam süresinde tıpkı bir tüccar ya da işletmecinin kıt kaynakları yöneterek kar elde etmesi gibi mutluluk peşinde koşuyoruz. Zaman, kaynaklar ve bilgi kısıtlı fakat umut öyle değil. Sınırsız ve sonsuz olasılıkta umut ve hayal üretebiliriz. Yaşam bizden sahip olduklarımızı en verimli şekilde kullanarak en iyi versiyonumuz olacağımız halimiz için fırsatlar sunmaya devam ediyor. Yeterince dinlemeyi biliyor muyuz? Konuşmaktan çok dinlemeyi seçenler mesajları görmeye başlayacaklar, başkalarından çok kendine odaklananlar üretmeye başlayacaklar.
Bilgi çağındaki insanın arayışları şu an içinde bulunduğumuz bilgelik çağındakinden çok daha farklıydı. Bilgelik çağında ise artık insanoğlunun kendini gerçekleştirmek, mutlu olmak ve tarihe iz bırakmak gibi yüksek ihtiyaçları belirmeye başladı. Teknoloji sayesinde istenilen her türlü bilgiye ulaşımdaki kolaylık yaşamı yönetme arzumuzda doğru kullanılırsa kısa sürede yüksek etkiler yaratabilir.
Şems-i Tebrizi Mevlana ile ilk karşılaştığında ona tek bir soru sormuştu. “Senin kabın ne kadar büyük?” Bu sorudaki derinlik her insanın yaşamı yönetme arzusu ile aynı denkliktedir. Rumi bu sorunun sebebini hemen anlar ve şöyle der “Allah aşkı derya deniz gibidir. Her insan kabının büyüklüğü kadar ondan su alır. Kiminin kabı fıçıdır, kiminin kova, kiminin matara.” Sizi asıl mutlu edenin sevginin, neşenin ve aşkın peşinden koştuğunuzda yaşam size ektiklerinizin karşılığını vermeye başlayacaktır. Kabınızın farkına vardınız mı hiç? Neyin susuzluğunu çekiyorsunuz? Neyin eksikliği sizi ağırlaştırıyor? Hangi boşluğunuz henüz doldurulamadı?
Yaşamı yönetme yeteneği sizi her sabah yataktan fırlatan motivasyon kaynağınızla aynı oranda ortaya çıkacaktır. Japonların ünlü uzun ve mutlu yaşam sırrı İkigai tam da bunu anlatıyor. Sizi her sabah yataktan fırlatan şeyi bulduğunuzda yaşamı yönetmeye başlarsınız. Bu nokta dört farklı alanın birleşmesinden oluşuyor;
- Yapmayı sevdiğim şey
- İyi yaptığım şey
- Dünyanın ihtiyacı olan şey
- Bana para kazandıran şey
Kendi varlığımızın ve eşsiz yaratılmış olan parmak izimizin yaşama sebebini bulduğumuzda tüm yaşam alanlarımızı yönetmeye başlayacağız. Unutmayın nereye gideceğini bilmeyen bir geminin gittiği yerin hiçbir önemi yoktur. Siz kendi rotanızı belirlemezseniz bir bakmışsınız bir başkasının rotasına kapılmış yörüngesinde ona hizmet ediyor bulursunuz kendinizi. Başka bir yörüngede kaybolmuş ruhlar acı çekmeye devam ederler ta ki kendi vizyonları onları harekete geçirene dek. Yaşam vizyonunuz sizi kendine çekene dek acı sizi itecektir. O nedenle acıya ve bir başka yörüngeye teslim olmadan kendi vizyonumuzun yörüngesinde bizi her sabah yataktan fırlatacak nedenlerle yaşamımızı yönetmeyi diliyorum.
- - - -