Geçtiğimiz haftalarda Eskişehir’in ilk Tedx konferansına katılma fırsatım oldu. Şehrimizin globalleştiğinin en büyük kanıtlarından biri olarak katıldığım bu bir günlük bilgi ziyafeti, aynı zamanda biletlerinin satışa sunulduğu andan itibaren iki gün içerisinde bitmiş olması da Eskişehir’imizin bilgiye ve kişisel gelişime ne kadar önem verdiğinin büyük göstergesidir.
TED’in global sitesinde 8 ay önce tarihi yayımlanan konferanslar dizisinin içeriklerini ve katılımcılarını heyecanla bekliyordum ve gerçekten de beklediğime değdi. “Keşfedilmemiş Topraklar” başlığı ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Opera Binası’nda gerçekleşti. Sedef Kabaş’ın muhteşem moderatörlüğünde toplamda 9 sunum gerçekleşti.
TED nedir? TED ilk olarak 1984 yılında teknoloji, eğlence ve tasarım konularını bir araya getirmek amacıyla düzenlenen bir konferans olarak hayata geçirildi. Yıllar içinde kapsamı genişletilerek dünyanın en iyi düşünürlerini ve uygulayıcılarını kendi hikayeleri ile bir araya getiriyor. Burada duyacağınız farklı düşünüş ve konuları kendi yaşamınıza ve iş hayatınıza uyarlayabileceğiniz bir kaynak haline geldi. Çoğu katılımcı için TED konferansları enfes, beklenmedik bağlantılar, olağandışı görüşler ve güçlü bir ilham kaynağı niteliği taşımaktadır. TEDx ise paylaşmaya değer fikirleri bir araya getiren yerel programlardır. Buradaki x bağımsız organize edilen TED etkinliği anlamına gelmektedir. Buradaki yüzlerce video arşivi ile konuşmacılar ve performansları beraberinde yeni fikirler, ilham veren konular, heyecan verici konuşmalarla zenginleşen bir dünyada kendinizi ihtiyaç duyduğunuz alanlarda aydınlatabilirsiniz. Hazırlıklarının 1,5 yıl sürdüğünü söyleyen TEDx Odunpazarı organizatörü Sermihan Hanım her yıl ya da iki yılda bir etkinliğin devam edeceğini söyledi.
Şimdiye kadar gördüğüm en etkileyici logosuyla Keşfedilmemiş Topraklar’da beni en çok etkileyen birkaç konu başlığını ve izlenimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle etkinliği izlemeye gelenlerin enerjisi sanatla dopdolu opera binasını çevreliyor ve kişide uçma etkisi yaratıyordu. Sırayla önceden alınmış biletlerimizle koltuk numarası olmayan salonda kendime güzel bir yer seçtim. Fuar alanında sponsor firmaların standlarını gezebiliyor ve katılımcılarla sohbet edebiliyordunuz. Fuar alanında bulunan 3D yazıcı ile elde edilmiş kırmızı X rozetlerimizi yakamıza takıp program ajandamızla 1. Oturuma geçtik.
İlk konuşmacı Gülçin Söğüt hayata cesur bir bakış açısı ile hayallerini nasıl takip ettiğini anlattı bizlere. Her şey gerçekten göründüğü gibi mi? Kalp nasıl takip edilir. Hikayesi o kadar derin ve anlamlıydı ki her şeyi bırakıp dünyayı gezme isteği uyandırdı kalplerde. Ardından müzikolog Ersin Antep müzik biliminin Türkiye’de geçirdiği evrelerin arkasındaki gizli kahramanları anlattı bize. Her devrimin ve her değişimin aslında hangi cesur adımlarla ortaya çıktığını gösterdi tozlu sayfalarda. En heyecanla beklediğimiz konuşmacı Doç Dr Oytun Erbaş çıktı sahneye; Delilik ve Dahilik arasındaki ince çizgiyi bizlere bilimsel verilerle sundu. Bir o kadar şaşırttı ve güldürdü. Şizofrenlerin ve dehaların en büyük benzerliği ise beyinlerinin değişime uyum sağlayamaması olduğunu deneylerle bize anlattı. Yani bizlerin sahip olduğumuz hayatta kalmada evrimde önde çıkaran yüksek uyum yeteneğimizin aslında deha olma konusunda nasıl da engel teşkil ettiğini gözler önüne serdi. Burada uyum sağlayamamak kişinin başkalarının yörüngesine girmesini engellediği için kendi yolunda ilerleyebilmesini ve başarıya ulaşmasını sağlıyor. Ne kadar da enteresan değil mi? Merak edenler için “Psikiyatrinin Kara Kitabı” ve “Aşk Tutku Hormon Aldatma” ismindeki kitapları konulara bilimsel gözle bakmak isteyenler için ideal bir anlatıma sahipler. Ardından bilgisayar Mühendisi olan Tansel Kaya sihirbazlık performansı ile bizlere insanoğlunun farkında olmadan nasıl manipüle edildiğini gözler önüne serdi. Beni etkileyen diğer bir konuşmacı ise Cern’de bir Türk bilim insanı olarak bizleri gururlandıran Fizik Profesörü Serkant Ali Çetin’di. Bizlere büyük hadron çarpıştırıcısının nasıl çalıştığını ve elde edilen son gelişmeleri anlattı. Quantum dünyasını deneylere en yakın kişilerden birinden dinlemek son derece etkileyiciydi. Diğer bir etkileyici sunum ise Moleküler Biyolog Pınar Akalın’ın DNA’mız hakkında bize anlattıklarıydı. Genom projesinin geldiği noktada tüm yaşadıklarımız ve öğrendiklerimizin de DNA’mızı nasıl etkilediğini biz nasıl yaşamayı seçersek o şekilde diğer nesillere aktarıldığını dinlemek çok heyecan vericiydi. Son olarak Doç Dr Şadi Evren Şeker bizlere yapay zekanın geldiği nokta hakkında bilgiler verdi. Videoların tamamını yakın zamanda Youtube’dan izleyebileceksiniz. Kendi keşfedilmemiş topraklarımızı ortaya çıkarmak dileğiyle..
- - - -