İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sömürge devletlerin çoğu siyasi bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Gelişmiş devletlerin daha çok üretim ve daha çok kazanma hırsları da başka çözüm yolları aranmasına yol açmıştır.
Önceki dönemlerde ülkelerin direk işgalleri ve işgal edenlerce yönetilmesi sonucu, o ülkelerde artı değerin gelişmiş sermayece rahat kontrolünü sağlıyordu. Üretim planlaması, kaynakların kullanılması, hak araması yasak olan iş gücünün değerlendirilmesi ve sermayenin rahatça transferi işgal güçlerince kolaylıkla yerine getiriliyordu. Bir anlamda işgal et, üretimden gelen ganimeti al, ülkenin verimli kaynaklarına el koy…
Verilen uzun uğraşlar ve mücadelenin kazanılması sonucu siyasi bağımsızlık elde eden ülkeler, ellerinde olmayan teknoloji ve yetersiz yetişmiş eleman ve kadrolarla nereye kadar bağımsız kalabileceklerdi? Ekonomik bağımsızlığın kazanılması kolay mıydı?
Kapitalizm tüm kaynaklar ve pazarlar üzerinde egemenliğini sürdürmeye devam etmek isteyecekti.
Az gelişmiş dünya sanayileşecektir. Ama gelişmiş ülkelerin ekonomik ve siyasi kontrolünde olacaktır.
Öncelikli olarak kendilerine güven veren kadrolar iş başına getirilecektir. Sonra sanayileşme hamlesi başlatılacak, kontrollü üretim sağlanacak ve ucuza mal edilen mamul ya da yarı mamul maddeler, kendi lehlerine oluşturulan dış ticaret rejimi uygulamalarıyla gelişmiş ülkeler ekonomisine, uluslararası şirketlere kazandırılacaktır.
Gelişmiş ülkeler kendi refah seviyelerini yükseltirken, kendi halkının yaşam standartlarını onlara biraz daha fazla pay vererek yükseltmekte ve iç muhalefete direniş ve ses çıkarma hakkını vermemektedir.
Siyasi olarak bağımsız gözüken az gelişmiş ülkelerde ise, sömürü düzenini devam ettirebilmek için, o ülke siyasileri ile birlikte hak arama, mücadele etme, demokrasi talep etme özgürlüklerine bazen çok ciddi müdahalelerle izin verilmemektedir. Halk eski sömürü düzeninde olduğu gibi geçim sıkıntısı çekmekte yalnızca gelişmişlerle ittifak halindeki bir grup normalin üstünde yaşam sürdürebilmektedir.
Özgürlük ve eşit pay alma hakkı savunanlar, siyasal iktidara yakın olduklarında da değişik müdahale yöntemleri ile susturulmakta ve değişime izin verilmemektedir.
Günümüzde direk askeri müdahaleler görülebildiği gibi, bağımsız ve özgürlükçü düşünceye sahip iktidarlar, sınır komşuları ile birbirlerine düşürülerek savaş çıkartılmakta, ekonomi zayıflatılmakta, satın alma gücü düşürülmekte ve gelişmiş ekonomilerce kendilerine yandaş yeni siyasi örgütlenmelerin yolu açılabilmektedir.
Kendi halkının çıkarlarını koruyan, toplumsal refahı arttırma ve eşit paylaştırma yönünde çaba harcayan, demokratik bir düzen içinde yaşam olanakları sağlayan yönetimler için çalışmalı ve destek olmalıyız. Aksi takdirde başımızı kuma gömerek, sanayileştiğimizi ve kalkındığımızı zannederek daha çok tatlı rüyalar görür, kaynaklarımızın hunharca talan edildiğinin farkına bile varamayız.