‘’Hayatınızda sizin için en önemli olan şey nedir?’’ diye sorulduğunda kuşkusuz çoğu anne baba ‘’çocuklarımız’’ diyecektir. Anne babalar çocuklarını o kadar çok severler ki onlar için her şeyi yapar, onların iyiliği için kendilerini feda eder, çocuklarına istedikleri şeyi verebilmek için kendi gereksinmelerinden vazgeçer.
Anne babalar yaşadıkları hayat seyrinde mutlu ve özgüvenli çocuklar yetiştirmek için daha çok çaba harcıyor. Çocuklar bütün beklentilerin üzerine yöneltildiği, aşırı korunan, pohpohlanan, neredeyse her dediği yapılan ‘‘ailelerin gözbebeği’’. Aileler kendilerinin sahip olamadıklarını çocuklarına vermek, çocukları kırmamak, yoksun bırakmamak arkadaşları arasında mahcup etmemek adına her istediğini yapıyor. Belki de, çok çalışmak ve çocuklarına zaman ayıramamanın suçluluğunu bastırmak, çocuklarına sevgilerini göstermek adına, hiçbir isteklerine hayır demiyor ve bu şekilde kendilerini tatmin ediyorlar. Çocuklar her şeye çok çabuk sahip oluyorlar. Tutturarak istediği oyuncağı alınan çocuğun hevesi çok çabuk geçip hemen yeni bir şey arayışına geçiyor ve yeni istekleri geliyor. Aile her defasında kıyamadığı yavrusuna tüm kredileri sonuna dek açıyor ve artık çocuk her istediğim her zaman yapılmalıdır düşüncesine bürünüyor ve hayat şekli haline getiriyor bunu sadece anne babasından değil etrafında herkesten talep etmeye başlıyor. Bir süre sonra dünyanın merkezine kendini koyup etrafında herkesin döneceğine inanıyor kısacası zahmetsizce ve çabalamayarak hatta hayal bile etmeden herşeye sahip olacağını düşünmeye başlıyor ta ki anne -baba ya da etrafındaki birileri “HAYIR” demeye başlayana kadar. Burada çatışmalar davranış bozuklukları, akademik gerileme ve dikkat dağınıklığı gibi birçok sorun açığa çıkmaya başlıyor.
Her ailede kural ve sınırlar olmalı ve tüm aile bu kural ve sınırları bilmeli ve uymalı, koyulan kurallar ve sınırlar aile bireylerinin kaldırabileceği ve uygulayabileceği şekilde düzenlenmeli, kurallar her ailenin farklılıklarına göre değişken olmalı. Anne ve babanın ortak bir dile seçmesi birlikte hareket etmesi en önemli kurallardan biri olmalı. Kuralları koymamız kadar bunlara bizim ne kadar uyduğumuz da önemlidir. Çünkü çocuklar söylediklerimizden çok yaptıklarımızı örnek alır ve uygular. Çocuğunun çok bilgisayarda oyun oynamamasını ders çalışmasını, kitap okumasını isteyen bir anne baba, sürekli tv de dizi izliyor veya akşamları bilgisayar başında zaman geçiriyorsa çocuğa bu konuda kural koyamaz veya uygulatamaz.
Çocuğumuzun ağlama, mızıldanma ve öfke nöbetleri karşısında pes ederek isteklerini bu şekilde yaptırabileceklerini öğretmemelisiniz. Her istek ve ihtiyacının hemen karşılanmayabileceğini göstermelisiniz Başkalarının da istek ve ihtiyaçları olabileceğini ve bunların kendi istek ve ihtiyaçlarından önce gelebileceğini öğretmelisiniz. Adil ve tutarlı sınırlar koyun. Düzenli ve kuralları olan bir çevrede yetiştirmek, onlardan beklenilenleri toplum içinde nasıl davranması gerektiğini öğrenmesi çocuğun hayata hazırlanması açısından önemlidir. Çocuklarımıza sevgimizi pahalı oyuncaklar alarak, her istediğini yaparak değil, onlarla birebir kaliteli zaman geçirerek göstermeliyiz. Unutmayın çocukların sevgi gösterebilen aynı zamanda da tutarlı kurallar koyabilen ebeveyne ihtiyaç vardır. Çocuklarınızla ve ailenizle sağlıklı günler dileğiyle…