Müzikleriyle danslarıyla Bollywood filmleri ilgi çekici olduğu kadar eğlencelidir de. Yönetmenliğini Rajkumar Hirani’nin yaptığı ve başrolde Aamir Khanın oynadığı PK filmi ise sizi din ile ilgili derin bir düşünce yolculuğuna çıkarıyor.
Uzaydan Hindistan’a inan PK, tekrar geldiği yere dönmek için yanında ışıklı bir çağrı cihazı taşımaktadır. Ne var ki onu yolda çaldırır. Onu aramak için işe koyulur. Dünyaya çıplak inan PK, yüz yüze geldiği olaylarda insan davranışlarını anlamaya çalışır. Dil bilmediği için önceleri derdini anlatamasa da mucizevi bir yöntemle dili öğrenir.
Öğrenmesi gereken ilk şey kıyafetlerdir. PK dünyayı yabancılaşmış bir gözle kavramaya çalışırken şifreleri de çözmeye başlar. Neden, kadınlar ve erkekler farklı giyiniyor, biri için yas simgesi olan renk, diğeri için nasıl sevinç sayılıyor, tüm bunların yanıtını zamanla öğreniyor. Bu süreçte insanlar arasındaki tek farkın kıyafetle sınırlı olmadığını da kavrıyor. PK, hayatı deneye yanıla öğrenirken, zira denemeden ve yaşamadan hiçbir şeyi kavraması mümkün olmuyor, sürekli soru soruyor. Olaylar Hindistan’da geçiyor…
Kıyafetler arasındaki farkı kavrayıp dili de konuşan PK, cihazını ararken bir ona “Tanrı yardımcın olsun” diyor ve filmin can alıcı noktası burada başlıyor. Filmin ana konusunu oluşturan temel sorun dinler arasındaki farklılık ve bu konudaki çelişkiler. Tanrıyı bir el ilanıyla ararken bütün tapınakları dolaşmaya başlıyor. Kıyafetlerdeki farklılık dini inançların farklılığında da devam ediyor. PK Durumu tanrı ile iletişim bozukluğuna; bu bağı kurmaya çalışan aracıların da “yanlış numara” çevirdiğini iddia ediyor. Çünkü, hangi tapınağa giderse farklı tapınma biçimlerinde insanlar kendi yaptıkları ellerinin işlerine dua ediyor ve hepsi insani korkularına da umut arıyor. Bu uğurda varını yoğunu veren insan fakirliğine devam ederken, tapınakların hazineleri büyüyor. Olaylar Hindistan’da geçiyordu değil mi? Yoksa ben de mi yalanı görüyorum.
Bu arada Beçika’da öğrenci olduğu sırada Pakistanlı gence aşık olan gazeteci Jaggu, onun ilginçliğini fark ediyor ve onunla ilahi guru Tapasvi ile karlı karşıya getiriyor. Tapasvi, Jaggu’nun babasının dini lideri, babasının söylemi üzerine Pakistanlı gençle evlenmesini engelliyor. Tapasvi, PK’nın elinden çalınan ışıklı çağrı cihazını satın alıyor ve onu tanrının bir işareti olarak kullanarak peşinden milyonları sürüklüyor. PK, Tapasvil ile karşılaşmasında o can alıcı soruyu soruyor. “Hangi tanrıya inanmalı:Bizi yaratan tanrıya mı yoksa bizim yarattığımız tanrılara mı?” Olaylar Hindistan'da geçiyor...
Filmde, olmazsa olmaz aşk ile ilgili iki önemli mesaj verildi. Jaggu’ya aşık olan Saffaraz, (Pakistanlı genç) kızdan telefon gelir umuduyla sabırla beklerken, PK, aşkını kalbine gömdü ve ayrılığı göze aldı. Film komedi tadında görünse de göstergelerle söylenenden daha fazla mesaj içeriyor. Dünyaya çıplak gelmemiz ve üzerimizde dinimize ait bir işaretle doğmamamız aslında hepimizi yaratan Tanrı’nın bir olduğunu ve ayrım yapmadığının işareti olarak gösterildi. Din gurusunun çalıntı bir eşyayla milyonları peşinden sürüklemesi de çok manidar… Filmde PK üniforma giydiğinde bedava yiyecek alabiliyordu. PK, ilk defa tanrıdan yardım isteyeceği sırada da para karşılığında bir heykel alması ve aynı benzerlikte tapınaklarda dua için para toplanmasını şaşırtıcı buldu. Çocuklar açken tanrıların süt ile yıkanması ve dinlerin söylediği ile gerçekler arasındaki pek çok çelişkiye dikkat çekildi.
Dedim ya olaylar Hindistan’da geçiyordu.
Filmin sonunda çağrı cihazına kavuşan PK uzaya geri döner ve bir süe sonra kardeşlerini de alarak tekrar yeryüzüne gelir. Anlaşılan o ki bu gerçekleri daha fazla kişinin anlamasına ihtiyaç var.
Tekrar söylüyorum olaylar Hindistan’da geçiyordu. Kimse üzerine alınmasın; özellikle din adamları; ama filmi mutlaka izlesin.
- - - - - - -