Kerkük, Ortadoğu coğrafyasında bulunan, yüzyıllarca Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altında yaşamış bir Türkmen kentidir.
Türk devleti ve milleti ile hem tarihî ve kültürel, hem de ırksal bağları bulunmaktadır Kerkük’ün. Bölgede özellikle Abbasiler döneminden itibaren Türkler yerleşmeye başlamış ve Türk nüfusu önemli oranda artış göstermiştir.
Abbasi hilafetine ismen bağlı ilk Müslüman-Türk devleti olan Tulunoğulları Devleti (875-905), Musul-Kerkük bölgesi içerisinde kurulmuştur. Tulunoğulları’nın ardından birçok Türk Devletine yurtluk yapan bölge, 1517 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Misâk-ı Millî içerisinde yer alan Musul-Kerkük bölgesi sonradan ortaya çıkan belli sorunlardan kaynaklı zorunluluklardan dolayı Türkiye sınırlarının dışında kalmıştır.
Türkiye, sınırlarının dışında kalan tüm Türk unsurların hakları hususunda tarihî ve etnik bir mesuliyet taşımaktadır. Kerkük de, son dönemde kendi içinde sosyal ve etnik yapının bozulmasıyla çeşitli problemler yaşayan, ağır krizlerden geçen, soydaşlarımızın yaşadığı topraklardan biridir.
Kerkük, 19. yüzyıldan itibaren gerek coğrafi konumu gerekse petrol zenginliğine sahip olması sebebiyle kuduz şüphelisi emperyalist ülkelerin odağı olmaya başlamıştır. Gözlem altında tutulması gereken bu ülkelerin, ellerinde bulunan yok edici teknolojik cihazları ve insanları birbirine kırdıracak psikolojik enstrümanları yoluyla gözlerine kestirdikleri bölgelerde egemenlik kurdukları aşikârdır.
Irak petrol sanayisinin merkezi olarak değerlendirilen Kerkük, doymak bilmeyen insan düşmanı küresel çetenin yıllardır ele geçirmek için planlar yaparak salya akıttığı yerdir. Bilindiği gibi kuduz virüsü, beyni ve omuriliği etkilediği için, merkezi sinir sistemini kilitlemekte ve ölüm gibi istenilmeyen sonuçlara sebebiyet vermektedir. Merkezi sinir sistemi uyarıldığı için, saldırgan bir hâl alan ve önüne geleni ısıran ruhsuz canlının bu dönemi kudurma evresidir.
Bugün kudurmuş olduğu açıkça görülen emperyalist saldırganların ellerinde iliğine kadar sömürecekleri kaynak kalmadığından Ortadoğu’da yeni bölgesel dizayn projeleri ürettikleri ve salyalarını bulaştırarak kendilerine uyacak başıboş, sahipsiz varlıkları birlikte hareket etmeye ikna ettikleri gerçeğini yaşamaktayız.
Bugüne kadar Türkmenler, kendi aralarında birlik olarak ve vatan toprağını terk etmeyerek ellerindeki değnekle karantina altına alınması gereken küresel mafya ve adamlarını bir şekilde uzaklaştırmayı başarabilmişlerdir. Ancak son dönemlerde yalnız kaldıkları yadsınamaz bir gerçektir.
Kerkük, Osmanlı idaresi altına alınmadan da Türkmenlerin elinde bulunduğundan resmi kayıtlarda ismi “Gökyurt” olarak geçmiştir. 1958 yılına kadar Gökyurt’ta Kürt unsurların nüfusu %10’u geçmezken, etnik bozgunculuk yapanların önce Arap, daha sonra Kürt popülasyonunun bölgede nüfus ve nüfuz olarak etkinliklerini arttırması, Türkmenlerin azınlıkta kalması projesi yürütülmektedir.
Irak'ta 12 Mayıs 2018’de yapılan seçimlerin sonuçları, bölgede nasıl bir oyunun tezgâhlandığını ortaya koyuyor. Seçim sonuçları, dini ve etnik temeller üzerinden bölünmüş coğrafyanın yapısına aykırılık teşkil etmektedir. Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB), özellikle Kerkük, Süleymaniye ve Erbil’de seçimlere hile ve usulsüzlük karıştırdığı; güçlü oldukları yerlerde çok düşük oy alan partilerin (Türkmen ve Arap partiler) ise oyların yeniden elle sayılması talebini güçlü bir şekilde dile getirdikleri görülmektedir.
Türkmenler; Kerkük'te 3, Telafer'de 4, Tuzhurmatu'da 2 olmak üzere toplam 9 milletvekili çıkardılar.
Kerkük listesine bakıldığında, Türkmenler, 3; KYB, 6; Araplar ise 3 milletvekili çıkarmıştır. Buradan Kürt nüfus ile diğerleri arasında denge sağlanarak, Kürt nüfuzunun siyasetle derinleştirilmeye çalışıldığı söylenebilir.
Arap olan Kerkük Valisi, “Kerkük seçimlerini tanımıyoruz” açıklaması yaparken, Kerkük Vali Vekili de birçok usulsüzlük tespit ettiklerini belirtmiştir.
Kerkük'te Türkmenler seçim sonuçlarını protesto ederek sonuçların yeniden elle sayılması için açlık grevi başlattılar.
Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu, Kerkük seçimlerine yönelik yapılan hile ve usulsüzlükleri uluslararası medyaya aktaran ve bu anlamda vatandaşları kışkırttığını iddia ettiği Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı ve Kerkük Milletvekili Hasan Turan’a 50 milyon Irak dinarı para cezası verme kararı aldı.
Genel seçimler yapıldıktan hemen bir gün sonra ABD temsilcisi; Irak Meclis Başkanı, Başbakan Neçirvan Barzani, Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mesut Barzani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği yetkilileriyle görüştü.
Kudüs Tugayı başkanı İran kökenli General Kasım Süleyman, tüm Bağdat ve diğer vilayetlerde İran yanlısı parti liderleriyle ve kazananlarla irtibat halinde.
İran ve ABD’nin seçimlerde etki sahası oluşturmaya çalıştığı bu görüşmelerden ortaya çıkmaktadır.
Bin yıldan fazla Türkler’in yaşadığı Kerkük’te Türkmenler, şaibeli olduğu iddia edilen 2014 seçimlerinde olduğu gibi 2018 seçim sonuçlarıyla da yönetimde azınlığa düşmüştürler.
Bırakın dört yönden şaha kalksın yalnızlık.
Yeter ki siz unutmayın
Gümüş kabzalara sinmiş çağları
Ve emin siperlerin arkasında
Hırsla soluyan tuğları...
(Dilaver Cebeci)