Eskişehir, tarihin en eski çağlarından itibaren farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir yerleşim yeridir. Stratejik konumu ve Anadolu sağ kol güzergâhında yol kavşağı üzerinde olduğundan bir menzil olması yönüyle de büyük bir öneme sahiptir. Köklü tarihiyle ve farklılıkları zenginli ve güzellik olarak görmesiyle şehir kültür ve tarihi açısından da eşine az rastlanan bir şehirdir.
       Köklü tarihinin seyrinde Eskişehir ve civarı, 1180 tarihlerinde tamamen bir Türk yurduna dönüşmüştür. 13. yüzyılın sonunda Eskişehir, bir Türk kenti olarak Mahruse-i Sultanyüği adı ile uçta Anadolu Selçuklu Devleti’nin Sultanyüği (Sultanönü) Sancağı’nın merkezi olur. Bu bakımdan kent kültür ve değerlerine mührünü vurmuş ecdadımız, bu topraklarda millî, manevi değerlerinin yanı sıra birçok güzellikler üretmiştir.
 Eskişehir’in ortasından geçen Porsuk, nazlı bir eda ile süzülüp gider. Porsuk,Kütahya’da doğup büyümüştür.Tıpkı Yıldırım Beyazıt’a  eş olan Germiyanlı kızı Devlet Hatun’un Bursa’ya gelin gitmesi gibi Porsuk da çeyizi olan bereketi ve güzellikleriyle Kütahya’dan Eskişehir’e gelin gelmiştir. O, artık Eskişehirli’dir. Dört mevsimde de tabiatın mutluluğunu görmek isteyenler Porsuk’un kenarında yürümelidir. Suyun ve kuşların senfonik sesleri içinizdeki saklı duyguları şarkı mırıldanmaları haline getirip sizi kanatlandır. Porsuk, kimliğini kentle özdeşleştirerek Eskişehir’in simgesi olmuştur. Nehirle salkım söğütlerin aşkını görmek isteyenler mutlaka Porsuk’a bakmalıdır. 
     Eskişehir, coğrafi konumu ve binlerce yıllık kültürel mirası, demografik yapısı, çok sesli kültürel özelliği ile dünya kentleri arasında ayrıcalıklı bir konumdadır. Eskişehir, genç ve dinamik nüfusu, yaratıcı enerjisinden dolayı, Türkiye’nin en dinamik kentlerinden biri, belki de birincisidir.  Bir Cumhuriyet kenti olan Eskişehir, gelişen kültür bilinci ile ülkemizin en parlak yıldızıdır. Eskişehir, yalnız Eskişehirliler için değil, bütün Türk dünyası için bir kültür ve sanat merkezi niteliğindedir. Yeni yüzyıl, kentlerin yüzyılı olacaktır. Kırsal nüfus git gide azalacaktır. Kentler; kimliklerini canlandırarak, kültürlerini ileriye taşıyarak ve birikimlerini paylaşarak, küresel kültürü oluşturacaktır.
     Kentliler, birbirlerini kültür paylaşım aracılığıyla daha iyi anlamakta ve daha iyi tanımaktadır. Kültürün günlük yaşama katılması ve toplumun her kesimine yayılması, giderek daha da büyük önem kazanmaktadır. Kentsel gelişim, kentlilik bilincinin özlenen düzeye ulaşması ve kültürel değişimle sağlanmaktadır. Bunun için, hem yönetimlerin hem de sivil toplum kuruluşlarının aktif olmaları profesyonel bilgi ve deneyim kaynaklarından yararlanmaları gerekmektedir.  Kent olmanın temel paydası kültürdür. Farklı kültürel yapılardan gelen topluluklar kentin ortak kültürünü oluşturur Kentler, insan topluluklarının aynasıdır. 
     Kent bilinçliliği için, kentin oluşum sürecini ve bu süreç içerisinde yaşanılan yaşamı bilmek ve bu kent için verilen mücadeleyi öğrenmek gerekmektedir. Bir kent, üzerinde çok çeşitli insanlar ve bu çok çeşitli insanların oluşturduğu kültürler sonucunda son şeklini almaktadır. Kültür, aile ve toplum içinde yaşanarak kazanılır. Kültür tabiidir, yapılamaz. Kent bilincini oluşturan yapay denklemler sonucunda bir de doğal bloklaşmalar vardır. Bu doğal bloklaşmalar insanın duygu ve beğeni yönelimleriyle oluşur. İnsanları bir araya getirir ve aynı beğeni duygusuyla birlikteliklerini pekiştirir ve bu birlikteliği kitlesel dönüşüme sokar. Bu bakımdan Eskişehir, türlü renklerin  oluşturduğu muhteşem bir tablodur. Bu tablonun  yapımcısı da Türk dünyasının muhtelif mekanlarından gelen insan topluluklarıdır. Eskişehir, göçlerin  meydana getirdiği bir sığınma beldesidir. Onun  dallarının altında herkes için yer bulunmaktadır.