Bu yıl 73’üncü yılına ulaşan Yunus Nadi Ödülleri’nden biri de Eskişehirli yazar İlyas Küçükcan’a verildi. Ödüller, Edebiyat Ana Dalı’nda “Öykü”, “Öteki Düşler” adlı kitabıyla Yiğit Bener’e; “Roman “Göl Yazı” adlı eseriyle Enis Batur’a; ve “Şiir” dalında Küçük İskender’in “Ölen Sevgilimin Şiir Defteri” ile Yücel Kayıran’ın “Efsus’a Yolculuk” kitapları arasında paylaştırılmasına; Bilimsel Araştırma Ana Dalı’nda ise “Sosyal Bilimler ve Araştırma” ödülüne “Öncesi ve Sonrasıyla Çifteler Köy Enstitüsü” adlı kitabıyla İlyas Küçükcan’a verildi.
İlyas Küçükcan’ın bu kitabının ilk baskısı 2008 yılında TMMOB tarafından yayımlanmıştı. Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Emre Kongar, Erdal Atabek, Prof. Dr. Erinç Yeldan, Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi ve Prof. Dr. Rona Aybay’ın bulunduğu seçici kurul tarafından Yunus Nadi- Sosyal Bilimler Araştırma dalında ödül alan kitabın genişletilmiş baskısı “Öncesi ve Sonrasıyla Çifteler Köy Enstitüsü “ adıyla geçtiğimiz yıl Yeni Kuşak Köy Enstitüleri tarafından yeniden yayımladı.
2008 yılında İlyas Küçükcan’ın kaleme aldığı “Köy Enstitüleri ve Çifteler Örneği” kitabının değerlendirmesini Anadolu gazetesinde yapmıştım. Çifteler Köy Enstitüsü, ilk kurulan Köy Enstitüsü olması nedeniyle aydınlanma hareketi içinde tarihsel bir dönüm noktası olma özelliğini taşıyor.
Köy Enstitüleri hala toplumsal hayat içine tartışılan bir konu. Bir grup için Köy Enstitüleri hala gerekli, bir grup içinse devrini tamamladı ve hakkını vermek ama ardından yas tutmamak gerekli. Diyor. Şüphesiz ki kendi kanaatimizi oluştururken, tarihi dipnotlarıyla birlikte okumalıyız. Tarihi yorumlama tarihe bakerken tarihsel süreç içindeki gelişimi gözardı etmek ya da sadece geçmişteki bir değer diye gelişim içindeki zorunlu olup olmadığına ilişkin nesnel değerlendirme yapmadan sıkı sıkya bağlanmak ya da yas tutmak ikisi de bizi doğru sonuca götürmez. Köy Entitüleri konusunu da böyle değerlendirmek gerek.
İlyas Küçükcan’ın yaptıüğı inceleme tam da bu noktada çok nesnel bir yerde duruyor. Zira o gerek Köy Enstitülerine gerekse de Çifteler Köy Enstitüsüne içerden bakarak, orada yaşanılanları sonuçlarıyla birlikte gözler önüne seriyor.
İlyas Küçükcan, kitabını dört bölüm olarak hazırlamış. Birinci bölümde: Köy Enstitüleri Öncesinde Türk Örgün Eğitimi; ikinci bölümde Eğitim Dizgemizdeki yeri Açısından Köy Enstitüleri, Üçüncü Bölümde Çifteler Köy Enstitüsünün tanıtımı var.
Çifteler Köy Enstitüsünden kimler geldi kimler geçti sorusunun yanıtlarını bulmak isterseniz kitap çok iyi bir kaynak. Anılarla birlikte Ruhi Su, Aşık Veysel’den M.Rauf İnan’a kadar pek çok kişi anılarla yer alıyor. Şehrimizde de Köy Enstitüsü mezunu çok sayıda öğretmen, avukat, sanatçı var. Kitabı yeni baskısından okumak şüphesiz çok daha aydınlatıcı ve keyifli olacaktır.
Yakın tarihimize içerden bakmak ve Köy Enstitülerinin sosyal yaşamdaki karşılığını bulmak ve Köy Enstitüleri, yakalanmış bir fırsat mı kaçırılan ya da kaçırtılan bir fırsat mı, sorununun yanıtını anlamak açısından İlyas Küçükcan hocamızın eserini çok önemli buluyorum. Yunus Nadi Ödülü’nü Eskişehir’e taşıdığı için de ayrıca kendisini kutluyorum.