Ortasından nehir geçen şehirler, ne kadar şanslıdır. Çünkü su, berekettir, bolluktur. Dünyanın en bayındır ve zengin şehirleri nehir kenarlarında kurulmuştur. Su, medeniyetin gelişmesinde önemli bir etken olmuştur. Kültür ve sanat, nehir havzalarında kurulan şehirlerde en güzel örneklerini sergilemiştir. Hele bir de bu şehrin ortasından demiryolu geçiyorsa; ilerleme ve gelişme kendiliğinden meydana gelecektir.
Bu bakımdan içinde yaşamaktan son derece mutlu olduğumuz Eskişehir, ülkemizin nadir bir kentidir. Eskişehir’in ortasından Porsuk ve demiryolu geçer. Su ve yol, medeniyetin kurucu iki ana unsurudur.
II. Abdülhamit Han; ‘’ Demiryollarının ehemmiyeti yalnızca iktisadi değil, aynı zamanda siyasidir.’’ derken, Sadrazamlarından Halil Rıfat Paşa; “Gidemediğin yer senin değildir.” sözüyle “yol davası” nda söylenebilecek en güzel sözü ifade etmiştir.
Eskişehir 19.yüzyıl başlarında küçük ve bakımsız bir kasaba iken demiryolu sayesinde kısa zamanda cazibe merkezi olmuştur.
Anadolu- Bağdat Demiryolları ağının en önemli hatlarından birini oluşturan Haydarpaşa-Eskişehir Hattı, 19 Haziran 1892’de işletmeye açıldı. 1894 yılında buharlı lokomotiflerin ve vagonların bakımlarıyla onarımları için Eskişehir Cer Atelyesi kuruldu.
10.Yıl Marşı; ‘’Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.’’ sözleriyle genç Cumhuriyet’in demiryolları yapımında sağladığı başarıyı övünerek ifade eder. Atatürk, Cumhuriyet’in yol ülküsünü, trenle geldiği Malatya’da1931’de söylemiştir: “Türkiye Cumhuriyeti’nin tespit ettiği projeler dahilinde muayyen zamanlar zarfında vatanın bütün mıntıkaları çelik raylarla birbirine bağlanacaktır. Bütün vatan bir demir kütle haline gelecektir. Demiryolları memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet silahıdır. Demiryollarını kullanacak olan Türk Milleti menşeindeki ilk sanatkârlığını, demirciliğini tekrar göstermiş olmakla müftehir olacaktır. Türk milletinin servet, refah, medeniyet yolunda yürümesi ve Türkiye’de iktisat hayatının yüksek inkişafları ancak bu demirden yollarda olacaktır. Milletin hayat ve saadet ışıkları bu yollardan gelecektir. Cumhuriyet hükümetinin bu vadideki çok verimli gayreti ve çok idealist hareketi takdire şayandır. Burada mühim olan nokta, Türk Milletinin kendi inkişafının bu demir yollarda olacağı hakikatini, bütün müşküllere rağmen takdir etmesi ve ona sahip olması keyfiyetindedir. Menşeinden demirci olan ve bütün dünyada demir sanatının naşiri bulunan Türk, öz vatanında ihmal edilmiş olan bu lazımeyi elbette muasır medeniyetin bütün dünyada yükselttiği dereceye isal edecektir. “
Atatürk'ün en yakın ve en eski çalışma arkadaşlarından olan Mehmet Behiç Erkin’in Kurtuluş Savaşı boyunca görevlendirildiği demiryolları işinde büyük başarıları bulunmaktadır. Behiç Bey, demiryollarının kesiştiği yer olan Eskişehir'e bir üs kurdu ve savaş boyunca derme çatma trenlerle cepheye asker, cephane, malzeme nakletti; ray döşetti, gerektiğinde ray ve vagonlardan çelik söktürüp kılıç yaptırdı. Atatürk’ün; "Ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum, ama ordumuzun cephelere süratle nasıl sevk edileceğini bilmiyorum, bu şimendiferlerin işin ehli biri tarafından idare edilmesi ile mümkün olabilir, buna ancak siz muvaffak olabilirsiniz, siz şimendiferlerle cephelere askerleri sevk edin ki, ben de cephelerde muvaffak olabileyim" sözlerindeki mesajı lâyıkıyla yerine getirdi.
Behiç Bey’in anıt mezarı vasiyeti gereği, İzmir- İstanbul- Ankara hatlarının birleştiği Eskişehir-Enveriye İstasyonu'ndaki üçgende bulunmaktadır. Anıt mezar, Eskişehir Kültür Mirası Envanteri içinde yer almaktadır.
Tarih, kültür ve sanatın kesişme merkezinde yer Eskişehir, demiryollarından kazandığı büyük gelişmeyi şimdi geleceğe doğru güvenli adımlarla götürmektedir.
- - - - - - -