Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Türk Milli Mücadelesini işgalci güçlere karşı başlatmak üzere Samsun’a çıkması İstiklal Savaşının başlangıcı kabul edilmektedir. Orduları dağıtılmış, silahları elinden alınmış, vatanının dört bir tarafı işgale uğramış, uzun süren savaşlar sonunda yılgın, bezgin ve yorgun bir halktan azimli ve kararlı milli bir kuvvet çıkarmak; Türk’ün bağımsızlık ve hürriyet aşkı ile kumanda heyetinin üstün sevk ve idare yeteneğinden de kaynaklanmıştır. Vatanın her yöresinde hürriyet ve bağımsızlığa kavuşmak arzusuyla yakılan çoban ateşleri, Atatürk’ün önderliğinde merkezi bir yapıya dönüştürülmüştür.
‘’Ya İstiklal Ya Ölüm’’ parolasıyla çıkılan kutlu yolda asla karamsarlığa düşülmemiştir. Çaresizlik çare, yılgınlık cesaret, yokluk varlık hâline girilirken Atatürk’ün dayandığı temel güç, Türk milletinin namus cephesiydi. Namus cephesi; vatan-millet sevgisi, cesaret ve kahramanlık ile esarete boyun eğmemek olmuştur. Çünkü namus cephesi, Türk’ün yaradılışında bütün çağların üstünde var olagelmiştir. İstiklal Savaşı, bir var olma veya yok olma mücadelesidir. Namus cephesi yiğitlerinin ruh ve şuurunda bir üçüncü yol bulunmamaktadır. İşte bu şanlı mücadeleyi 100.yılında anmak, değerlendirmek, bilincimize yeniden kodlamak düşüncesinden hareketle çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.
Eskişehir’in Milli Mücadele’deki yeri ve önemini Atatürk şöyle ifade etmektedir: ‘’Eskişehir'i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım. Milli Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima yanında olmuş, bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır. Askeri hareket icabı olarak ordumuz Eskişehir ve Eskişehir halkına bir fedakârlık yüklemek mecburiyetinde idi. Bu bütün millet için fedakârâne bir hareket idi ve bu şehir halkı ona göğüs gerdi. Tebrik ederim. Gördüğüme göre halk aydın ve faaldir. Toprak verimlidir. Az zamanda zayiatı telafi ve fedakârlıklarıyla iftihar edecektir."
Tarih geleceğimizi tayin eder. Milletlerin önemli kuvvet kaynaklarından biri de tarihleridir. Tarih, milletin ortak karakter ve değerlerini gösterir. Toplumlar, millet olarak yarlıklarını devam ettirebilmek için tarihlerine dayanmak zorundadırlar. Tarih, millette kök duygusunu uyandırır. Bu duygu, birey veya toplumda bir millete mensubiyet bilincini canlı tutar ve onu derinleştirir. Birey ve toplum, en uzak geçmişten sonsuz geleceğe doğru akıp giden zaman içinde var olduğu ve var olacağı duygusuna ancak tarih bilinci ile ulaşabilir. Bu bilinç, birey ve toplumda kendini gösterdiği zaman tarihîlik de gün yüzüne çıkar.
Sinerji Hareketi, Türk tarihinin bu önemli dönemecini hafızalarda tekrar canlandırmak amacıyla bir dizi etkinlik düzenlemeyi planlayarak hayata geçirmeye başlamıştır. Bu cümleden olarak; Milli Mücadele’nin tarihi yönü yanında felsefi, sosyolojik, sosyal psikolojik ve edebi tarafları da ele alınarak seminer, konferans, panel ve televizyon programları düzenlenmiştir. Bu etkinliklere yıl boyunca devam edilecektir.
Sinerji Hareketi, Milli Mücadele’nin 100.Yılı için alanında uzman kişilerden oluşan bir ekip oluşturarak bu çalışmaları yürütmektedir. Eskişehir merkezli olarak yapılan çalışmalar için çevre il ve ilçelerden de talepler gelmekte ve bu isteklere olumlu cevap verilerek gereği yerine getirilmektedir.
Milli Mücadele’nin 100.Yılında yeni heyecanlar ve yeniden şuurlanmalarla Türk milletinin daha nice yüzyıllara bağımsızlık ve hürriyet içinde ulaşmasını dileriz.