10 Mart’ta ülkemizde ilk defa görülen COVID-19 vakasından bu yana yaklaşık 5 ay geçti. 1 Haziran’a kadar zorlu ama yine de nispeten korunaklı bir dönem geçirdik hep birlikte. Hükümetin hayata geçirdiği sokağa çıkma yasakları ve önlemlerle herkes durumu ciddiye aldı. Takvimler 1 Haziran’ı gösterdiğinde ise jet hızıyla hayatlarımızı normale çevirdik, popüler tabir ile “normalleşme” sürecine girdik. Oysa uzmanlar aylarca, üzerine basa basa uyarmıştı “Eski normale dönmek mümkün değil” diye...
Ekonomik kaygılar, sert önlemlerin önüne geçti. Bu bir yere kadar anlaşılabilir elbette. Ancak bizim ülkemizde ekonomik veriler o kadar kötü ki siyasi iradenin salgını boşvermekten başka çaresi yok.
Salgın sürecinin ilk aylarında Sağlık Bakanı ülkenin en güvenilen siyasetçisiydi tartışmasız. Bilim Kurulu ile çok uyumlu bir çalışma içerisindeydi. Ancak ekonomik kaygılar ve siyasetin her şeye müdahale etme arzusu ne yazık ki Sağlık Bakanı’nı da hızla sıradanlaştırdı. Artık verdiği sayılar TÜİK’in verdiği sayılar gibi. Artık sayılara kimse inanmıyor. Sayıları belli bir yerde tutma kaygısının ortada olduğu aşikar. Artık Bilim Kurulu üyeleri bile sayılarda yapılan değişikliklerin sebebini bilmediklerini açık açık söylüyorlar. Açıkça ifade edelim: AKP iktidarı bir süre iyi götürdüğü salgın sürecini siyasete kurban etti.
Kendimizi ve sevdiklerimizi ilgilendiren bir konu var ortada. Canımızı, sağlığımızı, hayatımızı... Ve bu durumu, engellemek istedikleri sosyal medya üzerinden yapılan uyarılarla geçiştirmeye çalışıyorlar sadece.
Vatandaşlar olarak kendimizi korumaktan başka çaremiz kalmadı artık. Ülkemizi yönetenler için birer sayıdan, istatistiki verilerden, her gün açıklanan turkuaz tablodaki lekelerden ibaretiz. Kendimiz için, sevdiklerimiz için çok daha korunaklı bir hayatı yaşamaya ve bunu kendimiz tesis etmeye mecburuz.
Twitter’da her gün yayınlanan tablodaki sayıların –ki o da teşhisiniz manipülasyonsuz girildiği takdirde- içinde yer almamak için önlemlerinizi alın. Almayanları uyarın. Çünkü artık kendimizi korumaktan başka çaremiz kalmadı. Bırakmadılar.