1960’lı yıllardan başlayarak Eskişehir’e göç eden ve iş hayatı, bürokrasi, sivil toplumda varlıklarını gösteren Karabağ oymağı mensupları birlik ve dayanışma içerisinde yaşamaktadırlar. Son günlerde kardeş ülke Azerbaycan’ın Ermeni işgali altında bulunan Karabağı geri almak için yaptığı girişim, bütün Türkiye’de olduğu gibi bu oymak tarafından da sevinçle karşılandı. Kardeş Azerbaycan ordusunun girişiminin zaferlerle sonuçlanması için hayır-duada bulunan Karabağlılar eski yurtları için her türlü fedakarlığa hazır olduklarını ifade ettiler. 2016 ve 2017 yıllarında bizim teşebbüsümüz, Azerbaycanlılar Derneği Başkanı Cavid Aydın’ın desteğiyle Eskişehir’de okuyan Azerbaycanlı öğrencileri Emirdağ Davulga’ya götürerek iki yüzyıllık hasreti gidermeye çalışmıştık. Bu buluşmanın anısına Davulga’da iki caddeye Gence ve Karabağ adları verilmişti. Eskişehir’de Karabağ oymağı mensupları ve Azerbaycanlılar Derneği iş birliğiyle pek çok etkinlik gerçekleştirdik. Böylece öz kardeşleri tanıştırmak imkânını bulmuştuk. Eskişehir’in Şarhöyük, Fevzi Çakmak, Emek, 71 Evler mahallelerinde yoğun olarak yaşayan Karabağlılar, geldikleri yerleri hiç unutmamış, hatıraları her zaman canlı tutmasını bilmiştir. Karabağ işgalinin bitirilerek kardeşlerimizin hürriyete kavuşturulması dileğimizdir.
Karabağlıların çileli göçünün tarihi macerasını okuyucularımıza sunmak isterim:
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Güney Kafkasya cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazanmıştır. Bu süreçte Ermenistan, Dağlık Karabağ’ın da dâhil olduğu Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisine tekabül eden bölgeyi işgal etmiştir. 1994’ün ilkbaharında Rusya’nın arabuluculuğuyla ateşkes yapılmışsa da bugüne dek bölgede esen savaş rüzgârları devam etmektedir. Dönem dönem ateşkesin bozulduğu bölge, Kafkasya’nın en önemli kriz sahalarından birine dönüşmüştür. Bu durum, Ermenilerin yüzyıllardan beri uyguladığı ulusal bir stratejisi hâline gelmiştir. Kriz dönemlerinden yararlanarak yeni kazanımlar elde etmek için fırsatçılık yapmaktadırlar. 1915 olayları da benzer bir durumdur.
Son günlerde Azerbaycan ordusunun kendi topraklarında askeri tatbikat yapması Ermenistan’ı rahatsız etmiş, bölge tekrar sıcak gelişmeler yaşamıştır. BM Güvenlik Konseyi 822 sayılı kararı 30 Nisan 1993 yayımlandı. Buna göre, derhal ateşkes yapılmalı ve Ermeni birlikleri işgal ettikleri Azerbaycan topraklarını boşaltmalı, denmesine rağmen bir değişiklik görülmemektedir. Azerbaycan ve Türkiye bu zillete elbette razı olmaz.
Karabağ’ın Emirdağ halkı ile soy birliği bulunmaktadır. Bu vesileyle konuya temas etmekte fayda görüyorum.
Kayıtlarda Karabağlu, Karabaği olarak geçen Karabağ oymağı, Boz-ulus’a bağlı olup Önce Orta Anadolu’ya, sonra Barçınlı Kazası Sivri Karkın Köyü’ne yerleştirilmişlerdir. Ancak buranın su ve otlağının yetersiz olması nedeniyle Sivrihisar yöresine gönderilmişlerdir. Burada da eşkıya zulmüne uğradıkları hususunda şikayette bulunmaları üzerine Tavulga (Davulga), Alikan (Alikel) ve Göl-i Karabaği (Bolvadin-Büyük Karabağ Kasabası) köylerine iskan edilmişlerdir.
1540 kayıtlarına göre oymağının bir kolu Aydın, bir kolu ise İçel Yörüklerine karışmıştır.
Karabağ oymağı Karluk Türkleri’ne kadar dayanır. Divan-ı Lügat’it Türk’te Karluk,’’ Göçebe Türklerden bir bölük adıdır. Oğuzlardan ayrıdırlar. Oğuzlar gibi Türkmen’dirler.’’ biçiminde geçmektedir. Karluk, kar yığını anlamındadır.
Karlukların üç ana oymağından birisi olan Karabağ, 10. asrın sonlarında bir Türkmen bölgesi olan Mankışlak’tan batıya doğru göçmüşlerdir. Uzun yıllar Erzurum’u yaylak, Musul’u kışlak olarak kullanmışlardır. Eyyubi Devleti’nin kuruluşunda yer almışlardır. Selahattin Eyyubi’nin Karabağ Türkmen’i olduğuna dair kuvvetli kanıtlar vardır.
Bu devletin yıkılmasından sonra bir kısım Karabağ,Kafkasya-Erran, bir kısmı da Diyarbakır-Musul bölgesine gider. Zamanla Erran bölgesinin adı Karabağ, oymağın adı da Karabağlı olur.Erran bölgesi 16.yüzyılda Osmanlı toprağına katılır. Bu yüzyıldan sonra Anadolu’ya göçler hızlanır. Karabağ oymağının yöremize iskanı 1540’tan itibaren başlar.
Cevat Han’nın Ruslara yenilmesinden sonra da göçler devam etti.
1735`te Nadirşah döneminde İran merkezi hakimiyeti zayıfladı. İran Türkleri, Nadirşah rejiminden ayrılarak 20 hanlık kurdular. Her biri küçük ama özgür birer devletti. Bunlar daha sonra bir araya gelerek Azerbaycan`ı kurmak amacıyla oluşturulmuş hanlıklardı. Bu hanlıkların Osmanlı Devleti ile de sıkı ilişkileri vardı ve Türklüklerinin farkında olan hanlıklardı. Ama Rusya`nın Güney Kafkasya`yı işgali ile bu hanlıkların bir araya gelerek bir Türk Devleti kurmaları engellendi. Hanlıkların onu İran`ın içinde kaldı. Onu Rusya`nın eline geçti.
Ruslarla ilk karşılaşan Gence Hakimi ( Hanı) Cevat Han olmuştur. Kaçar neslinden de olan Cevat Han`ın İran tahtına oturma şansı da vardı. Fakat O, bağımsız Gence, bağımsız Azerbaycan için ölmeyi tercih etti.
Cevat Han, 30 bin kişilik Rus ordusuna karşı Gence`yi bir avuç silahlı kuvveti ile savundu. Rus ordusunun aylarca süren tecridine rağmen Gence`yi terk etmeyen Cevat Han, bu kararlılığını Rus Komutanı Sifyanov`a gönderdiği haberde şöyle ifade ediyordu: ‘’Gence Şehrin anahtarlarını size vermektense ölmeyi tercih ederim. Gence`yi almak için hem benim cesedimin hem oğullarımın cesetleri üzerinden geçmeniz gerekir.’` Aynı Cevat Han, Gürcü Çarı’na gönderdiği haberde ise adeta bugünleri görerek şöyle diyordu: `’Kafkaslara Rus ordusunu çağırmakla yanlış yaptınız. Sizler 200 yıl geçse bile Rusları Kafkaslardan çıkaramayacaksınız. `’ Cevat Han, Gence`de kendisi ile savaşan general Sifyanov`a savaş meydanında şöyle sesleniyordu: ‘`Seni buraya ecelin getirdi. `’ Cevat Han, Rus General`in eceli olamadıysa da, aynı Rus generalinin eceli Bakü Hanı Hüseyin Kuluhan`ın elinden olacaktı.
Cevat Han ve oğullarının şehit olmasından yaklaşık 114 sene sonra özgür Azerbaycan`ın özgürlük bayrağı ilk önce Gence`de dalgalandı. Ve ilk başkent Cevat Han`ın Gence`si oldu. Bugün bağımsız Azerbaycan`ın Gence`de dalgalanan ilk özgürlük bayrağı dalgalanmaya devam ediyor.
Emirdağ’ın; Davulga, Eşrefli, Yeniköy, Aliçomak, Bademli, Avdan, Gelincik, Karakuyu, İncik, Daydalı ve Alikan köyleri Karabağ Türkmen’i olup büyük çoğunluğu Eskişehir’de yaşamaktadır.