Hayvancılık yapan toplumlarda kış çok büyük zorluklarla geçer. İnsanlar kışın bir an önce bitmesini dört gözle bekler. Mart ayı sonlarında Emir Dede’nin tepesindeki karlar erimeye başlar. Emir Dede, beyaz başlığını güneşin durumuna, rüzgârın esmesine göre yavaş yavaş çözer. Beyaz karın altından sızan soğuk sular kara toprağı uyandırır. Sazaklarda, pınarlarda nice dağ çiçeğinin yaprağa duruşu bin bir sevinçle gözlenir.
Dıştan bakınca büyük fakat anlamsız bir kütledir Emir dağları. Şehrin güneyinde, her iki taraftan da birbirine omuz vererek yükselen tepeler, simetrik olarak Emir Dede tepesinde birleşerek gökyüzünün yüceliklerine ulaşmaya çalışır. Bir tepeyi aşınca hep yeni ve doyumsuz bir güzellikle karşılaşır insan. Bir meşe koruluğunun ortasından akan soğuk kar suyunun ruhları dinlendiren sesi insanı alır, uzaklara götürür. Yavşanlar arasında birbirine seslenen kekliklerin şahane ötüşleri karşı tepelerden yankılanarak geri dönerken siz belki de hayatınızın en güzel senfonisini dinliyorsunuzdur. Bir kayanın üstüne oturan çoban, kavalına yanık nağmeler terennüm ettirirken, ikide bir başını kaldırarak adeta kavalı dinlediğini belirten koyunların davranışları görülmeye değer man-zaradır.
Ve o kayalar... Gelin Kayası, Kazan Kaya , Çürük Kaya, Diş Kaya , Kara Kaya, Çıdırıgı Kayası, Fetik Kaya benzetme yoluyla verilmiş kütle isimleridir… Hepsi başlı başına şiir, destan, hatıra.. Emir dağlarının sinesinde Dona, Oluklu, Gedik Yayla,Tekne Çukuru,Seki Yayla, Alıçlı, Darısekisi, Göğüs, Dumluca, Sarıkaya, Büyük Gölcük-Küçük Gölcük, Yağlıpınar, Kütüklü ,Kızdoğdu, Kaleboynu ,Tahtalı, Sarnıç, Yassıyurt, Köseli Yurdu ,Ecihüseyin, Arapali, Karaçamur , Sinekli, Ağıllıkaya, Keçigölcüğü, Tibetli, Gökkuyu, Isıtma, Çiğillipınar, Kapaklı yurtları bulunmaktadır. Çatma, Çanacık, Samanlı, Dolangel, Göğboyun, Gömülüyurdu, Çıksorut, Aykırıakan, Kirazlı, Kocalar yaylaları Bayat yöresinin yurtlarıdır.
İçinde yaşattığı hayvanlara nispeten verilen yayla isimleri… Domuz Alanı, Alacaören, Geyik Güneyi, Kurt Tepesi ve daha niceleri... Bu isimlerin bize öğrettiği anlam şudur: Emirdağlarını yurt yapan Oğuz boyları buraları o kadar sevmişlerdir ki, buraların her tarafına yüzde yüz Türkçe isimler vererek Türkleştirme ve Türkçeleştirme faaliyetini tamamlamışlardır.
Yayla akşamlarında şiirler okunur, alaca karanlığın içinde bir ışık huzmesinin sızması gibi.
En yüksek tepesini bekler bir eren baba
Kızgın güneş altında bir serin rüzgârdır hikayesi
Mezarı başında yaban eriği
Ağustos ovasında kavruk ekinlere bakar
Bir hasrettir uzu ve acılı
Yörük gezerken dağdan dağa çoban garipliği
Üç uyuz keçi bir topal eşek
Türküler gururludur yine de ak alınlarda
Yorgun bir hayatın taze adı kuzular
Yükselterek seslerini karlı koyaklardan
Gün gelir gün geçer Türkistan zamanlarından
Bir uzun yolculuktur biter ve başlar
Sarı çiçek gök çimen
Rengini almıştır hayatın tutkusundan
Şavkını düşürür mehtabın bu yayla akşamına
Yanık bir kaval nağmesinde ümit ve sabır
Senin yağmurların gelmeyecek mi dağın üstüne
Yokluk üstüne gelmeyecek mi güzel zamanların
Asırlık bekleyiştedir yüreklerdeki kasırga
Çık artık mağaralardan bir sabah vakti
Dağ rüzgârları kekik, yavşan, yarpuz ve türlü dağ çiçeklerin kokularını usulca alıp ovaya doğru dağıtır. Bu koku aynı zamanda dağın bir çağrısıdır. Yürekleri binlerce yıllık bir göç hikâyesi sarar. Türkmen ruhu, yaylasına bir an önce kavuşmak dileğiyle derin iç çekişleri ile özlemini ifade etmeye çalışır.
Bütün bu güzellikler altın bulmak için darmadağın edilecek, siyanür zehri dağı-taşı, kurdu-kuşu ortadan kaldıracaktır.
Altın şirketi, 35 bin dönüm vasıflı merayı talan ederek her yıl 1 katrilyon kazanıp devlete 45 milyon Türk lirası verecektir.3 milyon 500 bin metre küp (200 bin kamyon) toprağın siyanürle zehirlenecek bu zehirli toprak yaylalara gömülecek hava, su, iklim, bitki örtüsü olumsuz yönde etkilenecektir. Tez, Balcam, Dereköy, Çatallı, Çaykışla, Kemerkaya ve Yapraklı köylerinin içme ve sulama kaynakları siyanür sızıntısına maruz kalacaktır.
Emir dağlarında yeniden oluşmaya başlayan doğal hayat, yılkı atları toplu ölümlerle karşı karşıya kalacaktır. 2019 yılı verilere göre 145 bin koyun, geri kalanı ise keçi olmak üzere 154 bin 935 küçükbaş hayvan varlığı tarihe karışacaktır. Yüzyıllardır yöre halkının geçim kaynağı olan koyunculuk bitecektir. Binlerce insan işsiz kalacaktır.
Emirdağ yaylaları yeni projelerle hayvancılık konusunda daha zenginleştirilebilir. Bu durum altından elde edilecek meblağın çok daha üzerindedir.
Sosyal ve kitlesel tepki duygusallığın çok ötesindedir. Emirdağ halkı kendi iradesi dışında oluşan gelişmelere karşı kararlıdır. Dileğimiz güzelliklerin bozulmamasıdır.