Bu ülkede rasyonalite kaybolmuş. Rasyonalite kaybolursa, bazı uzuvlarını hala yaprakla kapatan Afrika ülkelerinin karşısında bile, paranız pul olsa dahi mutlu mesut olarak 'İşimiz Almanya'dan iyi' der, gezersiniz.
Ayasofya'yı açarak kendinizi Fatih Sultan Mehmed hissedebilirsiniz.
Kısaca rasyonelitesi kaybettirilmiş kitlelere herşeyi kitleyebilirsiniz.
Kimi kafası bozuk kişiler geçen hafta, kahraman bir babanın, adaletsizlik ve kayırmacılık karşısında çöküşünü anlayamamışlar. Bu adamların fedakarlıkları para ve pul ile ölçülemez. Bu işler "Reis bizi Afrin'e gönder' diye pankart açıp paralı askerlik yapmaya veya lümpenlerin lüks evlerinde viski içerken yahut rakı sofralarında devrim yapmalarına benzemez.
Ben kimseden ayrıcalık ve üstünlük talep etmiyorum. Laçkalaşmış, şirazeden çıkmış, partizanlık batağına dönüşen sisteme isyan ediyorum.
Her gün başka bir rezalet.
Denizli'de Rektörün karısı için özel tahsisli kadro açmasına AKP milletvekillerinden biri "Kamuda yaşanan arsızlıkların bedelini biz ödüyoruz" demiş. Kendi milletvekillerinin deyimi ile bu arsızlıkları kim yapıyor, ben mi yapıyorum.
Bu ülkede AKP milletvekillerinden, teşkilatlarından habersiz kamuda sinek uçamaz sinek.
Milletvekillerin çocukları ve eşlerinin aleni kayrıldığı, makamların, payelerin ayaklarının altına serildiği, seçim kaybedenlerin makam sahibi olduğu, Vakıf'ta hocalarının dizinin dibine oturanların yükseltildiği, partili oldukları için müdür yapılanların olduğu bir sistemde bir Rektör de karısını, diğeri damadını, kızını her şey yapabilir.
Çünkü tuz kokmuş, daha ötesi yok.
Türkiye'de yaşanan bu kokuşmuşluk utanç verici bir haldir. İnsanlık hasletlerinden olan utanma duygusu artık asil bir duyguya dönüşmüşse bizim bittiğimiz noktadır.
AKP iktidarı böyle de CHP'li Belediyelerimiz çok mu farklı.
Eskişehir'de AKP milletvekilinin çocuğunun yeni ünvanlar almasına karşı ortalık yıkılırken CHP'li büyüklerimizin suskunluğu karşısında köşe komşum Hakkı Kutlu çok güzel bir soru sordu... "CHP tabanı isyan halinde iken CHP yönetiminden niye ses çıkmıyor" dedi. Cevabı amiyane tabirle tencere dibin kara, seninki benden kara olabilir mi...
Utanma duygusu deyince aklıma bir husus geldi. Yıllar önce Satılmışoğlu Köyü'nün imara açılması konusu çok tantanalı geçmişti. Meraktan soruyorum, ufku ve vizyonu açık olduğu için
Tepebaşı'nın imara açılacak bölgelerinde daha tarla vasfı taşırken mülk edinen meclis üyeleri oldu mu???
Tevfik Fikret'in Han-ı şiirini çok severim. Tevfik Fikret sanki bugünü anlatır şiirinde:
"Verir zavallı memleket, verir ne varsa malını,
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayâlini,
Olanca rahatını, gönlünün tüm dileğini,
Hemen yutun, düşünmeyin harâmını, helâlini...
Yiyin efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin"