Mahallemizde sevilen abilerimizdendi. Askeri Lise sonrası Harp Okulu'ndan mezun olduğu yıl Türkiye'nin PKK terörü ile tanıştığı yıllardı. Gençliği Hakkari, Tunceli, Gabar, Cudi ve Irak'ın kuzeyinde geçti.
Bir ara evlendi, fakat bir hafta sonra, Hozat'da terörist kovalamaya geri dönmek zorunda kaldı. Her sene Eskişehir'e mutlaka gelirdi. İki evladı vardı, kızı Ankara'da başladığı okulunu 6 farklı şehirde okuyarak tamamladı.
Çocukları babalarının ne iş yaptığını söylemezlerdi. Çocuklarının yıllarca babalarını kaybetme korkusundan geceleri uyuyamadıklarını anlatırdı. AKP ile Fettullacıların kan kardeşi olduğu yıllarda, FETÖ'cülerin iftiralarından yıldığı için ordudan ayrılarak Eskişehir'e geldi. Uzun zamandır görüşemiyorduk, çocukluğumuzun kahramanı ağabeyimizle.
Dağda, ovada ölümle burun buruna yaşadığı zamanlarda hiçbir zaman yorgun ve umutsuz görmediğimiz o dağ gitmiş, yerine yaşamın ağırlığı altında yorulmuş ve umutsuz bir adam gelmiş. Kızı üniversiteyi bitirmiş üç yıldır iş bulamıyormuş. O dağı kızının işsizliği yıkmamış, evladının yaşadığı hayal kırıklığı karşısında çaresiz kalmak tarumar etmiş. Çaresiz, çünkü ne kadar iyi yetişmiş olsa da kendi evladı için bir şey talep etmeyi onursuzluk ve ar kabul ediyor çünkü asil bir duygu haline gelen utanma duygusu var. Bu namuslu ve haysiyetli adamlara yıllarca dinsiz diyerek iftira attılar. Bu adamları harcayıp yerlerine 15 Temmuz'da kendi milletine silah sıkan adamlarla doldurdular, neymiş alınları secdeye değiyormuş, sonra biz kandırıldık, hadi oradan......
Bu harcadığınız adamların alnı kadar herkesin alnı temiz olsa keşke...
Türkiye'de genç işsiz sayısı en az 5 milyon, her iki haneden birinde çaresiz babalar ve ülkeden umudunu kesen bir yavrumuz var.
Kölelik sisteminin yaygın olduğu dönemlerde devleti idare eden örgütleri soydan gelen asiller, statü sahipleri ve çocukları yönetirdi. Şimdi farklı mı sizce??
İktidar Partisi AKP'nin uygulamalarından küçük bir resital geçeyim. Kavakçı ailesinin, biri milletvekili, kocası genel müdür, diğeri Büyükelçi, iki çocuğu Saray'da danışman. Bu memleket iki kız kardeşin Bakanlık yaptığını gördü, Cumhurbaşkanı ve Omdusmanın damatları Bakan.
Halk seni seçmedi mi sorun yok, hemen müdür atayalım, gasilhanede cenaze mi yıkıyorsun, mutlaka değerlendirilmelisin, seni de şuraya müdür yapalım... Daha ihalelere gelemedik bile.
Bunlar asil kan taşıyorlar, seçilmiş elitler. Ezildik, ezildik diye geldiler, üstümüzden silindir gibi geçtiler. Bir ülkede çocukların yüzü gülmüyorsa, gençler umudunu ve hayalini kaybetmişse bunun sorumluları sandık geldiği gün hesabını öderler.
Eskişehir'de de babası milletvekili olan, asil kan taşıyan bir delikanlıya 4'üncü ünvanını takdim ettiler. Bu delikanlının yaşı kadar dağlarda it, çakal kovalayan adam evladı için çaresizlikten çökerken.
Allah aşkına gelin anlatın anlatabiliyorsanız bu babalara, çocuklara adaleti, eşitliği.
Bence artık herşeyin şirazesi kaymış vaziyette iktidar ben yaptım oldu diyor...
Cumhurbaşkanı bir kararname çıkarsın, bu delikanlıyı Eskişehir'e Vali atasın da hepimiz rahatlayalım.