“Time never comes again.”
“Zaman asla geri gelmez.”
Anlam yitirmeden, dakikada okunan sözcük sayısını arttırmak amacıyla geliştirilmiş psikolojik beceri, yaklaşım ya da sanattır ,“Hızlı Okuma”.
Hızlı okumaya, iş yaşamında ve endüstride ihtiyaç duyuldu önce. Bu alanda denenirken algılamayı geliştirdiği görülünce öğrencilere uygulanmasının algılama becerilerinin gelişmesi ve başarı açısından çok yararlı olacağı düşünüldü.
Hızlı okumayı anlayabilmek için “yavaş okuma”yı değerlendirmek çok önemli.
Yavaş okumak, sanıldığı gibi daha iyi okuyup anlamak değildir.
Okuma yapıyor da olsak, boş boş bakıyor da olsak beynimiz çalışmaya ve düşünmeye devam eden bir organ.
Siz, mükemmeliyetçi birisiniz diyelim. Yavaş okuyorsunuz, amacınız tane tane okumak ve okuduklarınızı sindirmek. Okumaya başladınız her boşluğa beyniniz sizinle ilgili farklı düşünceleri yerleştirecek bundan emin olun. Parçanın sonuna geldiniz, silkindiniz. Ne anladım, diye sordunuz kendinize… Yanıt:”Hiçbir şey…” Çünkü araya giren düşünceler sizin konuya odaklanmanıza engel oldu. Ve siz, geri dönüşler yapmak tekrar tekrar okumak zorundasınız.
Unutmamamız gereken bir gerçek var: Bizim zamanımız değerli…
Yavaş okuduğunuz için okuma eylemini zevksiz bir sürece sokacağınızı hatta nefrete dönüştüreceğinizi de unutmamalısınız.
Bir de rakiplerimiz var unutmamamız gereken, biz yavaş okumaya çalışırken onlar yol alacaklar, aramız iyice açılacak ve onlara yetişmekte zorlanacağız.
Yavaş okuyan öğrenci, hızlı okuma becerilerini geliştirdikçe daha çok okuyacak, okudukça hızı artacak, algılama ve anımsama güzü gelişecek ve zevk için okur konuma gelecektir.
Zevk olan her şey hafiftir. Dersler de hafifleyecek beynimizde