Yılların mevzusu ya, bilmeyen gençler için kısa bir özet geçelim ve günümüze gelelim...
Eskişehir'in yıllardır bir mezbaha sorunu var. Yani diğer şehirlerdeki gibi yeterli sayıda kesimlerin sağlıklı yapılacağı et kombinaları, kesimhaneler yok...
2013 yılında büyükşehirlerde İl Özel İdareleri kapandığı zaman, onlara bağlı mezbahalar da büyükşehir belediyelerine devredildi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi de, Eskişehir'dekileri devraldı. Ancak o zaman AB uyum yasaları çerçevesinde mezbahaların modernleştirilmesi de gerekiyordu. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi bunu yapmadı ve 2014'te Eskişehir'deki o mezbahalar kapandı... Büyükşehir Belediyesi de onları açmak için sonra hiçbir şey yapmadı.
Eskişehir'de bir özel et kombinası ve bir mezbaha kaldı... 2016'da onlar da kapandı...
Eskişehir tümden mezbahasız kaldı...
Sonra Birlik Et Kombinası açıldı... Şu an sadece o var, özel işletme olarak... Ama o da yetersiz kalıyor.
Geçen bu süre zarfında diğer büyükşehir belediyelerinin hepsi devraldıkları mezbahaları gerekli düzenlemeleri yapıp yeniden açtı, hatta yenilerini de açanlar oldu...
Ama Eskişehir'de açılmadı...
Peki Eskişehir'de şu anki durum ne?
Eskişehir'de bu yıl itibariyle kayıtlı 20 binden fazla besi büyükbaş hayvanı, 77 binden fazla küçükbaş besi hayvanı var...
Eskişehir'deki şu an açık olan tek et kombinası, sadece kırmızı et kesimi yapıyor. Ve Eskişehir'deki tüm hayvanların kesimine yetişmesi mümkün değil...
Daha ilginç bir şey söyleyeyim...
Kanatlı hayvanların, yani tavukların kesilebileceği bir mezbaha yok... Kanatlı hayvanlar için ya İnegöl'e, ya da Sakarya'ya gitmek gerekiyor...
Eskişehir'deki besi hayvanlarının büyük çoğunluğu Eskişehir'deki mezbahalarda kesilmiyor. Ya başka şehirlerdeki mezbahalarda, ya da bilmediğimiz bir yerlerde, bilmediğimiz şekillerde kesiliyor...
Anladınız mı durumun neden "büyük bir sorun" olduğunu?
Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Mehmet Kızılinler, geçenlerde de "Eskişehir'de kesilen etlerin yüzde 40'ının kaçak olduğunu düşünüyoruz" demişti...
Bence iyimser bir tahmindi...
Büyükerşen ne dedi?
Şimdi gelelim asıl mevzuya... Yılmaz Büyükerşen'e...
Büyükerşen, yıllar sonra ilk defa suskunluğunu bozdu ve bu mezbaha sorunu konusunda bir konuşma yaptı. Birkaç gün önce ESTV'de canlı yayına bağlandı...
Dediklerini özet geçeceğim...
Büyükerşen, Büyükşehir Belediyesi'nin tek başına mezbaha açamayacağını savunuyor. AB standartlarında bir mezbaha açmanın çok zor olduğunu düşünüyor. Bu konuda, Beylikova'da yıllar önce, AK Parti'den de önce gündeme gelip bugüne ulaşan projeden Besi Organize Sanayi Bölgesi'nden bahsediyor. Benim anladığım, illa orayla entegre bir proje gerektiğini savunuyor. Belediyenin ayrıca mezbaha açmasının pratik olmayacağını düşünüyor... "Beylikova’da yapıldığını düşünelim, Han’dan köylü bir koyunu kesecek oraya kadar ne kadar nakliye masrafı ödeyecek? Mihalıççık’tan oraya kadar nasıl ödeyecek? Dolayısıyla pratik değil öyle olsaydı şimdiye kadar biz yapardık" demiş... "Hakikaten şimdi bu marketler, satış merkezleri, AVM’lerde gıda ürünleri satanlar sağlıklı bir şekilde paket ve çok ince ince cins ayrımları yapmak suretiyle satış yapıyorlar. Pek çok hayvancılıkla uğraşan büyük firmalar kendileri veteriner kullanarak çeşitli yerlerde kesimleri yapıyorlar ama bizde olmaz" diyor...
Benim bildiğim Büyükerşen gayet de yapabilir...
Yılmaz Büyükerşen'in bu son açıklamasından anladığım kadarıyla onu bir "umutsuzluğa" düşmüş gibi de gördüm... Bu konuda biraz yılmış durumda galiba... Oysa bizim bildiğimiz Büyükerşen öyle kolay kolay "yılmaz"...
Büyükerşen acaba fazla mükemmelliyetçi mi düşünüyor? Tamam, elbette AB standartlarına uygun mezbahalar kurulması lazım... Ama zaten bunu yapabilecek yegane isim Büyükerşen değil de kim?
Pekala yıllardır, diğer CHP'li Büyükşehir Belediyeleri'nin de yaptığı gibi mezbahalar kurabilir, mobil mezbahalar da yapabilirdi... İzmir'in eski Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun "Mezbaha yapılmayacak bir nane değil" sözleri halen akıllarımızda...
Ben bu konudaki yılgınlığına kesinlikle katılmıyorum... Ki Büyükerşen böyle bir adım atsa, belki bahsettiği ölçekte başka adımlar da onun peşi sıra gelecektir...
Bir vejeteryan olarak söylüyorum... Artık vakti geldi...
Şimdi size daha enteresan bir şeyi açıklayayım...
Yıllardır bu mezbaha sorunu konusunda Eskişehir'de belki en çok haber yapan, yazı yazan ben... Vejeteryan oldum...
Evet, evet... Neredeyse bir yıl olacak, kırmızı et ve tavuk eti yemiyorum... Sen yıllardır şu şehre mezbaha yapılsın, mezbaha lazım de dur... Sonra vejeteryan ol... -)
Vallahi "neden" diye sorarsanız, onu ayrı bir yazıda konuşuruz elbet... Ama herhalde Eskişehir'deki durumun da bir payı vardır...
Lakin şu anekdotu aktarmam gerek...
Bu yazıyı yazacağım zaman Genel Yayın Yönetmenimiz Hakkı Kutlu'ya, "Ağbi mezbaha konusunda böyle bir yazı yazacağım, ama vejeteryan olduğum için çelişki yaşar mıyım diye de düşünüyorum" diye danıştım...
Bana tek bir şey söyledi...
"Gazetecilik asıl 'olmadığın' şeylerde insanların hakkını korumaktır" dedi...
Yine zihnimi açtı, sağ olsun...
Benim artık "kaçak ve nasıl kesildiği bilinmeyen et mi yiyorum, bu etlerde hastalık var mı" diye bir derdim yok...
Ama Eskişehir'in böyle bir derdi var...
Ben nasıl, yıllarca bir gazeteci olarak bu şehrin bu derdine ortak olduysam, ve bir vejeteryan olarak ortak olmaya devam ediyorsam...
Büyükerşen de, Eskişehir'de yaptığı onca şey gibi, isterse bu derdi de çözebilir...
Haydi ama...
Artık insanlara "Diğer şehirlerde büyükşehir belediyelerinin modern mezbahaları var, Eskişehir'de neden yok?" sorusunu sordurtmayalım..
Tersine, "Tüm büyükşehirlerin mezbahası var, ama Eskişehir'deki kadar modern ve örnek olanını görmedik. Bu şehirde gönül rahatlığıyla et yiyebilirsiniz" dedirtmenin ve bu sorunu bu şehrin gündeminden tamamen atmanın vakti gelmedi mi?