Aslında üç harfin (A,B,O) biraraya gelip, gündelik hayatımızda bir şaşırma ünlemi olarak kullandığımız, basit bir kavram değildir ABO. Ama bu yazıyı okudukça, yazının sonunda birçok kişinin ABO diyebileceğini şimdiden tahmin edebiliyorum.
Aylık Bağlanma Oranı mağduriyetini bahsetmeden önce, nedir bu ABO; onu açmam lazım. ABO: Sigorta çatısı altında işe başlayan kişilerin, aylık kazançları üzerinden belli bir oran uygulanarak, emekli olunduğunda bu oran üzerinden maaş bağlanma prosedürüdür.
Ülkemizde emeklilik maaşı için uygulanan bu oranların uygulandığı zaman dilimi 3 farklı zaman dilimidir. 2000 öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 ile günümüz
Emekli maaşına yansıyacak bu oranlar, 2000 öncesi %78'lerde iken 2000-2008 arası önce %48'e, 2008 sonrası ise %28'lere düşürülmüştür. Yapilan bu değişiklikler sonrası,25 yıllık sigortalı çalışma mecburiyeti bitse bile yasanın mecbur kıldığı emekli maaşı alacağımız yılları (2 ila17)arası beklerken evimizin geçimi için mecburen çalışıyoruz ve çalıştığımız için emekli olduğumuzda alacağımız maaş (eğer maaşımız Asgari Ücretten yatıyorsa) her ay 3 TL. düşmektedir.
Maaş Bağlanma Oranlarının bu denli düşürülmesi, 1 Ekim 2008'de çıkarılan 5510 Sayılı Kanun ile alakalıdır. Eğer verilen tarihte bu yasa çıkarılmasa, emekli olduğumuzda alacağımız maaş daha yüksek olacaktı.
Çalışan kesimin, emekliliğinde Can Simidi olan maaşları eridikçe, ülkemiz insanlarının yarınlarına umut ile bakması, hatta planlaması daha da zor bir hal almaktadır.
Hükümetimiz hazır "Reform Paketi" adı altında, bazı düzenleme hazırlama girişimleri varken; En büyük Reformu Aylık Bağlanma Oranlarını acilen ilk sıraya koymalıdır. TÜM ÇALIŞAN KESİM OLARAK, HÜKÜMETİMİZDEN KANAYAN BU YARAYI DURDURMASI, EN BÜYÜK BEKLENTİMİZDİR.