24 Haziran ile beraber Cumhuriyet’imiz yeni bir evreye girdi.1950 ‘de çok partili sisteme geçiş ile başlayan ikinci evresi , başkanlık sistemine fiili geçiş ile üçüncü evreye dönüştü.
Bu süreç başlarken geçmişte var olan vesayetler de nispeten çözülmeye, taşlar yerine oturmaya başladı.Askeri vesayet yerini yavaş yavaş ordu millet kavramına bırakmaya başladı. Bürokratik oligarşinin yıkılması için adımlar atıldı. Zaman içersinde aksayan yönler mutlaka olacak ve düzeltilecektir.Devlet ve karar mekanizmaları hızlı hareket edebilme yeteneği kazandı.
Ehliyet ve liyakat sahibi liderler ve ekipler olduğu sürece sistem kendisini geliştirerek devam edecektir.
Hızlıca revize edilmesi gereken konuların başında ise siyasi partiler yasası en başta gelmektedir.Geçmişin çok parçalı siyasi sisteminde belki bir tür zorunlu olan merkezci anlayış mevcut sistemde şimdiden arıza sinyalleri vermeye başlamıştır.
Delege yapısını organize eden merkez yapılar değişimin ve tabandan gelen sesin önüne büyük bir set çekiyor.
Ana muhalefet partisi CHP bunun net sancılarını yaşıyor. Ak Parti için ise Cumhurbaşkanı’mızın “ mesaj alındı” diye işaret ettiği sorunlu teşkilat yapılanmaları var.
Tabandan ve teşkilatlardan güçlü bir şekilde merkeze gidebilecek yapılar maalesef söz konusu değil. Bu da siyasetin taban ve teşkilat değil, genel merkez odaklı yapılmasına yol açıyor.
Bürokratik oligarşiyi eleştirirken atanmışların seçilmişler üzerindeki tahakkümü ve vesayetine dikkat çekiyorduk.
Bu konuda hızlıca düzenlemeler yapılmaz ise bu sefer de atanmış siyasetçiler vesayeti oluşmaya başlayacaktır.Taban, teşkilat ve seçmenden kopuk, yönetim ile onlar arasında temsil ve iletişim köprüsü olacak olan siyasetçiler seçimle değil atamayla gelir hale gelecektir.
Seçmenin önüne sizin için bizim seçip önünüze koyduklarınızı seçme hakkı ile giderse sistem gene bir kopuş süreci başlayacaktır. Tüm partiler için belirli grupların vesayetleri ve çekişmeleri ortaya çıkacaktır.
Dar bölge seçim sistemi, tercihli oy, delege seçimlerinin tabana yayılması,çeşitliliğe destek verilmesi,olumlu rekabetin ve yarışmanın önünün açılması, süreçlere sivil toplum kuruluşlarının daha çok dahil edilmesi, sivil toplum kuruluşlarının da demokratikleşme ve yarışmacılıkta desteklenmesi gibi bir çok konu değerlendirilip hızlıca hayata geçirilmelidir.
Çok hızlı hareket etmemiz gereken bu yüzyılda yeni prangalar, yeni vesayetler oluşmaması için öngörülü olup sorunlar daha çıkmadan çözülmelidir.