Devlet Bahçeli, Türk Tabipler Birliği için "Çağrım şudur: Türk Tabipler Birliği, bugünkü hassas dönemde, insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklemektedir. Bu nedenle sadece adında Türk bulunan Tabipler Birliği derhal ve gecikmeksizin kapatılmalıdır. Yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmalıdır” açıklamasını yaptı.
TTB’nin 21 yıllık zorunlu üyesi olarak tepkisini destekliyorum.
Ancak kapatılmasından ziyade barolarda olduğu gibi; çoklu oda düzenlemesine dönülmesini ve üyelik zorunluluğunun kaldırılmasını tercih ettiğimi söylemek isterim.
Bu zorunlu üyelik sürecimde, Tabip odalarının halk sağlığı adına, hekimlik adına, özlük haklarımız adına dişe dokunur bir çabasını görmedim.
Öncelikle hangi hükümet olursa olsun hep siyasi idiler, muhalif ve radikal uçlarda idiler.
Tüm radikal sol örgütler ile mütemadiyen aynı platformda yer aldılar...
Hiçbirinin eylemlerini açıkça kınayamadılar.
F tipi cezaevleri hekimlerden ve halk sağlığından çok daha öncelikli oldu hep onların gözünde...
Açık bir sivil darbe girişimi olan gezi kalkışmasında hükümete açık tavır aldılar.
Her dakika Berkin Elvan dediler ama hiç Yasin Börü ismini ağızlarına almadılar.
Devletimizin Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki operasyonlarına karşı açık tavır aldılar...
Pkk'nın hiçbir eylemini açıkça , isim vererek kınamadılar...
Bugün de pandemiyi kullanarak halkta korku, endişe yaratmak adına iyi niyetli olmayan bir çaba içinde oldukları çok açık...
Yıllardır bu konularda yaptıkları eylemlere onbinlerce üyesi olan bu oda, sadece onlarca doktor toplayabiliyor.
Ama buna rağmen iflah olmaz marjinal tavrını şiddetlendirerek devam ettiriyor.
Bunun baş sebebi üyeliğin devlet memuru dışındaki hekimlere kanunen zorunlu olması...
Odalar birer siyasi oluşum değildir...
Odalar birer meslek kuruluşudur..
Toplum sağlığını ilgilendiren konularda sosyal tavır alabilirler.
Ama asla siyasi tavır alamazlar.
Üyelerinin homojen bir siyasi profili yoktur.
Olsa da meslek odası bunun yeri değildir, olamaz.
Klasik aptal bir argümanları var; “o zaman katılımcı olun”.
Bu kadar gerizekalı, aptal bir argüman olamaz.
Mesela ben!...
Açıkça siyasi kimliği olan ve siyaset yapan bir insanım.
Ama bunun yeri siyasi partidir ve ben bir AK Parti üyesiyim.
Ve meslek odasında siyaset yapmak filan istemiyorum.
Sırf radikallere, marjinallere engel olmak için odaya ben de bir siyasi mücadele için dahil olmak istemiyorum.
Benimle aynı siyasi görüşe sahip olmayan birçok hekimin de aynı düşünceleri paylaştığını biliyorum.
Alın size güncel bir örnek...
Eskişehir’de Kalabak Suyu krizi...
Tarihi geçmiş damacanalar ile su dağıtılması...
Vidanjör görünümlü tankerlerin su dağıtımında kullanılması...
Giderek artan ve çözülemeyen bir sağlıklı içme suyu sağlanamaması sorunu var ortada...
Peki Eskişehir-Bilecik Tabip Odası’ndan bu açık Halk Sağlığı sorunu ve krizi hakkında tek satır açıklama duydunuz mu?
Elbette Hayır...
Çünkü onların gündemi ve görevi bu değil...
Suriye’de yaptığımız operasyona halk sağlığı sorunu (!) diyenler için, Eskişehir’deki içme suyu ve sağlığa zararlı damacanalar bir Halk Sağlığı sorunu değil...
Onların derdi hükümete muhalefet etmek...
Buyurun...
Görüşünüz ne ise o siyasi parti zemininde yapın istediğinizi...
Ama yooook...
Çünkü bu marjinal jakobenlerin halkta hiç ama hiç karşılığı yok...
O yüzden saygın kurumları bir virüs gibi enfekte edip, orada bir yaşam alanı oluşturmak belki de varlıklarını sürdürebilmenin tek yolu...
Evet...
Aynı virüs gibiler...
O zaman...
Devlet zorunlu üyeliği kaldırsa...
Ya da...
Çoklu odalara ya da meslek derneklerine yol verse...
Sorun ortadan kalkar...
Bu arada bu sorun aynı zamanda mühendis ve mimar odalarının da sorunudur...
Özellikle akademik odalar denilenlerin çoğu neredeyse işlevlerini kaybetmiş durumdalar.
Belki Eczacı Odasını ayrıştırabiliriz bu işlevsizlik konusunda ama...
Durum fecaat...
Beni temsil etmeyen, benim için çalışmayan, asli amaçlarının dışında olan bir odaya benim tabip olarak ihtiyacım da, desteğim de yok...
Sayın Bahçeli’nin bu konudaki çıkışı çok haklı ve yerinde bir çıkıştır.