Öncelikle şunu baştan söyleyeyim ki bu bir pandemi inkar yazısı değildir...
Tedbir alınmasın, önemsenmesin yazısı hiç değildir...
Ancak aklı başında insanların da sorgulaması gereken bir konu olduğu da çok açıktır...
Yaşamak zaten riskin kendisidir...

Şimdi yaşadığımız 21. yüzyıl dünyasından bazı bilgiler paylaşmak istiyorum...

1950'de dünyada ortalama ömür 46 yıl iken 2015'te bu 71 yıla çıktı...

2017'de dünyada toplam 56 milyon kişi öldü.

Belki en çok "terör saldırılarından", savaştan ve doğal afetlerden , salgınlardan korktuk, ama bunların yol açtığı ölümlerin toplam içindeki oranı sadece yüzde 0,5 düzeyinde...
Ölümlerin yüzde 70'ten fazlası bulaşıcı olmayan ve yavaş yavaş ilerleyen kronik hastalıklardan kaynaklanıyor...
Kalp ve damar hastalıkları en büyük ölüm nedeni olarak görülüyor. Yüzde 32,3 ile toplam ölümlerin üçte biri bundan kaynaklanıyor.
İkinci sırada ise kanser geliyor. Kanserden ölümler yüzde 16,3 ile toplamın altıda birini oluşturuyor.
Diyabet, solunum yolları hastalıkları ve demans (bunama) diğer bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölüm nedenleri arasında yer alıyor...

En şaşırtıcı verilerden biri de hala çok sayıda insanın önlenebilir hastalıklardan ölmesi...
2017'de 1,6 milyon kişinin ölümü ishale yol açan hastalıklardan oldu. İshal ölüm nedenleri arasında hala ilk 10'da bulunuyor. Bazı ülkelerde ise ilk sırada geliyor...

Aynı yıl yenidoğan (doğumdan sonraki ilk dört hafta) ölümlerin sayısı 1,8 milyon oldu.
Trafik kazalarına bağlı ölümler hem en zengin hem de en yoksul ülkelerde üst sıralarda yer alıyor. 2017'de 1,2 milyon kişi bu nedenle hayatını kaybetti.
Dünyada intihara bağlı ölümlerin sayısı cinayete kurban gidenlerin sayısının iki katı iken İngiltere'de bu oran 16 katı düzeyinde ve 20-40 yaş arası erkek ölümleri bakımından ilk sırada yer alıyor...

Eğitim ve tedavi yöntemlerinin gelişmesi sayesinde bulaşma hızı koronaya göre katbekat düşük olan bir başka virüs enfeksiyonu  AIDS'e bağlı ölümlerin sayısı son on yılda yıllık 2 milyondan 1 milyona düşerek yarı yarıya azaldı...
Bu bilgiler 2019 yılında BBC nin bir dosyasından alınma bilgiler...
Peki korona ve pandemi verileri neler?..
Dört milyon civarında vaka sayısı ki neredeyse altı aylık sonuç bu...
Ve üçyüzbin civarında ölüm...
Ölümlerin çoğu da risk grubundaki hastalar...
2020 yılında dünyada beklenen toplam ölüm sayısının binde bilmem ne kadarı korona kaynaklı...
Peki korona ile ilgili estirilen algı fırtınasına bakarsanız sanki insanlığın sonunu getirecek kadar büyük bir afet...
Sizce de büyük bir çelişki yok mu burada?...
Ya da buyrun bir ilginç haber daha...
Missing Children Europe (Avrupa’nın Kayıp Çocukları) tarafından yapılan açıklamada, Avrupa Birliği ülkelerinde her iki dakikada bir çocuğun, her yıl 250 bin çocuğun kaybolduğu açıklandı...
Şimdi bu rakam, hele ki herşeyin dijital takipte olduğu 21. Yüzyıl AB’sinde korkunç bir rakam değil mi?..

Buna mukabil bugün BBC yine BBC kaynaklı bu gün Sözcü’de yayınlanan şu habere bir bakalım...
“Corona bağlantılı yeni hastalıkla ilgili korkutan iddia: 230 çocuk öldü!..
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) tarafından hazırlanan bir raporda, yıl başından bu yana Avrupa genelinde 230 çocuğun, nadir görülen hastalık nedeniyle öldüğü ileri sürüldü.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre, genellikle ateş, karın ağrısı ve kalp sorunlarıyla ortaya çıkan ve “Pediatrik Multisistem Inflamatuar Sendromu” (PMIS) olarak adlandırılan hastalık nedeniyle geçen hafta İngiltere'de 14 yaşında bir çocuk hayatını kaybetmişti.
Birkaç gün sonra ise Fransa'nın Marsilya kentinde 9 yaşındaki bir çocuk da bu hastalık nedeniyle yaşamını yitirmişti...”
Başlık pandemi korkusunu tetiklemek için birebir...
İçerik...
Bir iddia ve bilimsel hiç bir geçerliliği henüz yok...
Yıllık 250 bin kayıp çocuk ve iki örnekli ama 230 rakamlı bir pandemi haberi...
Çelişkinin yorumunu size bırakıyorum...

Bir başka konu daha var...
Pandemi algısının rüzgarına kendini kaptırmış bir sürü sorumlunun, sorumsuz sözleri...
Mesela...
Yine bir haber size...
“Corona virüsüne yakalanıp tedavisinin tamamlanmasının ardından sağlığına kavuşan Kırklareli Valisi Osman Bilgin, kentte virüsten ölen 28 vatandaşın 10'unda D vitamini eksikliği olduğunu söyledi. Bilgin, "Dolayısıyla D vitamini eksikliği Türk milletinde önemli bir sorun ve burada D vitamini alarak, güneşte çok çok duralım. Bu sorunu çözmemiz gerekiyor" dedi.”
Devamı da var...
“Bence hastalığın psikolojik tarafı hastalığın yüzde 70’ini oluşturuyor. Yüzde 30’u ise biyolojik sorun. Çünkü bir aslında gripten çok farklı bir şey değil yaşadığınız. Ama virüs olarak sıkıntılı bir virüs olduğu için akciğerlerinizde sıkıntı yaratabiliyor. Zatürre oluşturabiliyor.”

Sayın Vali doktorlardan yarım kulak dinlediği bazıları sadece varsayım olan bilgileri kendi kafasında harman yapmış bilgi aktarıyor...
Yaşadığının çok korkunç bir şey olmadığının farkında lakin, genel geçer pandemi rüzgarına da karşı durmak istemiyor...
Çelişkileri çözememiş olduğu net bir şekilde yansıyor...
Altı aylık süreç nerdeyse dolmuş olmasına rağmen korona dünyada ölüm nedenleri arasında henüz ilk 25 e bile girememiş durumda...
Bu büyük resim durum tespitini belki de yapan Trump bile hem ülkesinde hem dünyada adeta linç yiyor...

Neredeyse Ortaçağda gibiyiz düşünsel anlamda...

Genel geçer kabule aykırı fikir ifade edenleri neredeyse yakarak öldürecekler...

Bu bir ciddiyetsizleştirme yazısı değil demiştim...

Bu bir komplo teorisi yazısı da değil...

Gevşemeyip, tedbirli olalım...

Ancak farklı bakabilmeyi de bilmekte fayda var..