Hani demiştik ya en son “Mutluluk sadece en basit şekilde yaşanarak elde edilebilir. Basit ve beklentisiz yaşarsanız mutlu olursunuz” diye. Sinop’tan Samsun’a doğru giderken hem çok sevdiğim denizi izliyor hem de aslında ne kadar basit ve bir o kadar karmaşık yaşadığımı düşünüyordum.
Evet, mutlu olmak için basit yaşamam gerektiğini biliyorum ama benim hedeflerim, kararlarım ve çizgilerim o kadar net ki. Hayatım boyunca hep böyle biri oldum. Kendime bir hedef koydum ve onu elde edinceye kadar deliler gibi çalıştım. Ve bu halimden hiçbir zaman şikâyetçi olmadım.
Hayatta hep çalışarak ve yazarak var olduğuna inandım. İnandığım değerlerden ne pahasına olursa olsun asla ödün vermedim. Hayatıma bir şekilde dokunan bütün insanlar benim hep şahsına münhasır bir insan olduğumu düşündü, beni farklı gördü hatta biraz korktu. Ama ben kendimi her zaman çok iyi tanıdım ve bana bahşedilen yeteneği hep başımın üzerinde taşıdım.
Yol Samsun’a doğru ilerlerken, sol tarafımda masmavi Karadeniz, fonda Karadeniz türküleri ve ben olmadık bir zamanda yine hayatı sorguluyorum. Ne yapalım yapacak bir şey yok ki, zihnim bir tık farklı çalışıyor.
Neyse ki ben yine hayatı sorgularken rehberimiz Emrah Özal, alıyor eline mikrofonunu ve tarih bilgisiyle bizi aydınlatmaya devam ediyor. Hayatta en önem verdiğim şeylerden biri bilgili birini dinlemektir. Çünkü hep söylerim, öğrenmenin sonu yoktur ve birinci kural bilgili birini dinlemektir. Ve ben Emrah Bey’in alanında gayet bilgili biri olduğunu düşünüyorum.
Gezimize geri dönecek olursak.
Samsun’a vardığımızda ilk durağımız Samsun’un simgelerinden biri olan Onur Anıtı oldu. Kurtuluş Savaşının en önemli simgelerinden biri olan Onur Anıtı, Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapılmış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ilk çıktığı noktaya dikilmiştir. Grup olarak orada hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra yine Samsun’un en önemli tarihi yerlerinden biri olan Kurtuluş Yolu ve İlk Adım İskelesini ziyaret ettik. Orada da önemli tarihi bilgileri aldıktan sonra benim en çok merak ettiğim yerlerden biri olan Bandırma Vapuruna geçtik.
Bandırma Vapurunun önemini bilmeyen sanırım yoktur. Kurtuluş Savaşının başlangıcının en önemli simgesi olan Bandırma Vapuru hurdaya ayrıldıktan sonra, 1933 yılında Samsun’da bire bir orijinali yapılarak müze olarak halka açılmıştır.
Bandırma Vapurunu ziyaretimizden sonra ilk günümüzü bitirmiştik. Yorgun ama bir kadar da keyifli ve mutlu bir şekilde ilk konaklama yerimiz Ordu’ya ulaştık ve ilk günümüzü tamamladık.
Akşam kahvemi içerken yine bu tura katılmanın hayatımda verdiğim kararlardan biri olduğunu düşünüyordum. Daha ilk günden yaşadıklarım, gördüklerim ve öğrendiklerimden o kadar tatmin olmuş bir şekilde ilk günü tamamlamıştım ki, diğer günleri tabii ki heyecanla bekliyordum.
Karadeniz Turumun ilk gününü sizlerle paylaştığım yazı dizimizin bu haftada sonuna geldik. Tabii ki diğer bütün gördüklerimi ve öğrendiklerimi paylaşacağım sizinle.
Şimdilik Sevgiyle