Önce bir itirafta bulunayım; Seçimler öncesinde Millet İttifakı'nın bu kadar başarılı olabileceğini öngöremedim. Şimdi, Millet İttifakı ile başarılan şeyin neredeyse bir mucize olduğunu düşünüyorum. Aldıkları oy oranı, kazandıkları Büyükşehir belediyeleri falan değil benim sözünü ettiğim. Bence asıl başarıları, çok farklı sosyolojik yelpazeyi aynı yönde kanalize edebilme becerileri...
CHP'de az olmadığını düşündüğüm Ulusalcı kanada, İyi Parti seçmenine, Saadet partisi seçmenine HDP seçmeni ile aynı yönde oy verdirmeyi başardılar. “ Ama HDP ittifakta adıyla sanıyla bulunmuyordu ki ” demesin hiç kimse. Siyasetle azıcık ilgisi olan herkes ittifakta ismen bulunmasa da aslında HDP'nin ittifakın tam ortasında olduğunu biliyordu. İttifak içerisindeki partiler sanki HDP yokmuş gibi yaptılar ama aynı şekilde oy kullanan Millet İttifakı'nın çoğu seçmeni de ittifak içerisinde HDP yokmuş gibi yaptı. Seçmene böyle davrandırabilen siyasi akıl da müthiş bir akıldır...
Peki bu sonuç nasıl alındı? Ben dahil bir çok kişiyi yanıltan durum neydi? Bence o cephede birikmiş Ak Parti ve Tayyip Erdoğan nefretininin büyüklüğünü tam olarak anlayamadık. Bu derece devasa bir nefret oluşturulabileceğini düşünemedik. Bunu şunun için söylüyorum; CHP'nin Ulusalcıları ile yakın zamanlara kadar MHP disiplini altında bulunmuş İyi Parti seçmenin HDP ile ortak adaya oy verdirmeyi başarmanın başka açıklaması olamaz. Ak Parti ve Tayyip Erdoğan tepkisi o kadar yüksekti ki bu seçmen HDP olayını görmezden geldi.
Bu ittifaktaki İyi Parti ile İttifakın görünmeyen ortağı HDP arasında son günlerde bazı tartışmalar yaşanıyor. Bu süreci ilk başlatan Sayın Meral Akşener oldu. Bir televizyon röportajında gayet net olarak, HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırdığını söyledi. Bundan birkaç gün sonra HDP eş genel başkanı Sayın Mithat Sancar ilginç açıklamalarda bulundu. Belki sonradan Sırrı Süreyya Önder'in bomba etkisi yaratan sözlerinden daha önemli şeylerdi söyledikleri ama nedense basında pek ilgi görmedi. Sayın Sancar, söyleşide bundan sonra HDP'nin herhangi bir ittifak içerisinde eskisi gibi yer almayacağını, açık olarak, ismen ve kabul görür şekilde yer alacaklarını şart olarak koştu. Yani, Millet İttifakının bundan böyle şimdiki haliyle yürüyemeyeceğini ilan etti. Kendileri açısından aslında son derece anlaşılabilir bir durum bu. Millet İttifakı HDP'ye ailenin utanılan çocuğu muamelesi yaptı bugüne kadar. Konu komşudan saklamaya kalktılar. Üstelik saklamaya kalktıkları o aile üyesi belki de aileyi ayakta tutan asıl üyeydi. O olmasa aile ayakta kalamazdı... Fakat ailenin konu komşudan sakladıkları çocuğu artık duruma itiraz edeceğini söylüyor...
Mithat Sancar'ın açıklamaları gerekli etkiyi oluşturmadı ama Sırrı Süreyya Önder'in açıklamaları bomba etkisi yarattı. Sayın Önder, İyi Parti'nin kendilerine adamlar gönderip görüş sorduğunu,görüşlerine itibar edildiğini iddia etti. Yani bir anlamda “ Biz görünmez değildik, İyi Parti ittifak içerisinde olduğumuzu biliyordu ve bize karşı ittifak hukuku içerisinde davranıyordu” demeye getirdi... İyi Parti'den Sayın Önder'e de elbet cılız tepkiler geldi...
Bu yaşananlar şayet bir danışıklı dövüşse CHP ve HDP'yi bir ittifakta, İyi Parti, Saadet, Gelecek Partisi, Deva Partisi'ni başka bir ittifakta toplama projesidir. HDP'den ürken Ulusalcı-Milliyetçi seçmeni Cumhur İttifakı karşısında daha kolay konumlandırabilmenin yollarını oluşturma projesidir... Onlara ikinci bir seçenek oluşturulabilir bu hamlelerle... İyi Parti, Saadet, Deva Partisi, Gelecek Partisi ile oluşacak yeni bir ittifak seçeneği...
Eğer danışıklı dövüş değilse, Millet İttifakı'nın çatırdama sesleri olabilir...
Fakat bana danışıklı dövüş olma ihtimali daha yüksek gibi geliyor...