Eskişehir Kıymetlidir Platformu tarafından şu açıklama yapıldı;
"Şehrimizin geleceğini tehdit edecek havamızı, suyumuzu, toprağımızı zehirleyerek sağlığımızı bozacak tüm faaliyetlere karşı şehrimizin ortak aklı ve ortak sesi olan Eskişehir Kıymetlidir Platformu çatısı altındaki Sivil Toplum Kuruluşları (STK), Kent Konseyleri, şehrimizin Tabipler, Diş Hekimleri ve Veteriner Hekimleri Odaları, Eskişehir Barosu, TEMA Vakfı Eskişehir İl Temsilciliği, TMMOB'a bağlı Ziraat, Elektrik, İnşaat, Makine, Jeoloji Mühendisleri Odaları, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Tepebaşı Belediyesi ve Odunpazarı Belediyesi olarak daha önce teknik gerekçelerini belirterek yaptığımız açıklama ile ETİ Bakır Madenin, verimli toprağı ve iklim özellikleriyle İç Anadolu'nun Akdeniz'i olarak anılan Tepebaşı ilçemize bağlı mahallelerimiz ve Mihalgazi ilçemizin Alpagut Mahallesinde 672 hektarlık, yani yaklaşık 900 futbol sahası büyüklüğündeki ormanlık alanda, altın-gümüş maden ocağı zenginleştirme tesisi, hazır beton tesisi ve su temin göleti yapılmasına kesinlikle karşı olduğumuzu net bir şekilde ifade etmiştik.
Yakından takip ettiğimiz süreç içerisinde de ETİ Bakır Madenin, güzel şehrimizde yapılmasına kesinlikle karşı olduğumuz projesi için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yaptığı Çevresel Değerlendirme Raporu (ÇED) başvurusu sürecinin sonlandırıldığı duyurusunun yapılmasını,aldığımız bilgiler neticesinde yaklaşan yerel seçimlere borçlu olduğumuzu düşünüyoruz.
Bizler doğru alanda ve kurallara uygun olarak, doğamıza zarar vermeden yapılan madenciliğe elbette karşı değiliz. Ancak, bu gibi proje örnekleri ülkemizin birçok bölgesinde çevre felaketlerine yol açmış, telafisi mümkün olmayan kalıcı zararlara neden olmuştur. Özellikle Çanakkale Kaz Dağları, Erzincan İliç, Ordu Fatsa bölgelerinde açılan maden ocaklarının nelere mal olduğu ortadadır. Binlerce ağaç kesilmiş, siyanür kullanımı nedeniyle su ve toprak zehirlenmiş, tarım alanları büyük zarar görmüş ve biyolojik çeşitlilik de yok olmuştur. Güzel şehrimizde yapılmaya çalışılan altın madeninin rutin faaliyetleri sebebi ile projenin yapılacağı bölgeyi tekil değil, bütünsel değerlendirmek zorundayız.
Sakarya Vadisi,ülkemizin narenciye ihtiyacının yüzde 20'sini, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerimizin sebze ihtiyacının ise yüzde 90'ını karşılamaktadır. Mihalgazi, Sarıcakaya ilçelerimiz ve mahallelerinde seracılığın gelişmesi için yeni teşvikler yapılırken, bu proje hem Sakarya Nehrini hem de bölgedeki tarımsal üretimi bitirecektir. Bölgede hayvancılık faaliyetleri de zarar görecektir. Toprağın, bitkilerin kaldırılması ve toprağın taşınması sırasında oluşacak toz partikülleri insanlar kadar hayvanlarda da solunum yolu ile ilgili hastalıklarda önemli artışa sebep olacaktır. Yani üreticinin et ve süt verimindeki azalmanın yanında, altın madeninin ayrıştırılması için kullanılacak siyanürün hayvanlarda kalıntı bırakma durumunda insan sağlığı için ayrı bir risk oluşturacaktır. Ayrıca Liç yönteminde kullanılacak siyanürün ve altının yanında çıkacak ağır metallerin bölgedeki kullanma ve içme sularına karışma ihtimali, insan sağlığına çok büyük kalıcı hasarlar vererek bu hasarlar gelecek nesillere aktarılacaktır. Daha birkaç yıl önce yaşadığımız ülkemizin en verimli ovası Alpu'da kömürlü termik santrali kurulması ve bölgede kömür madeni çıkarılması konusunda yapılan toplumsal ve hukuksal mücadele henüz hafızalarıdır.
Bizler, ülkemizdeki tüm doğa severlerden, Eskişehirlilerden aldığımız güçle, o mücadeleyi nasıl yürütmüş ve kazanmışsak, Eskişehirliler olarak aynı kararlılığı Sakarya Vadisini yok edecek bu projede de göstermeye devam edeceğiz. Mücadelemizi yılmadan sürdürecek, sürecin takipçisi olacağız. Doğamızı, çevremizi, havamızı, suyumuzu ve toprağımızı gözümüz gibi koruyacak, güzel şehrimizin savunuculuğunu yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz."