İslamiyetin önemle üzerinde durduğu temel kavramlardan birisi olan ihlas;samimiyet,içtenlik demektir.İnsanın sözlerinde,tutum ve davranışlarında yalnızca Allah’ın rızasını gözetmesi,başka çıkar hesaplarından,gösteriş arzusundan,isteğinden kalbini,nefsini temizleyerek,uzak tutmasını ifade eder.
İbadet,dua ve iyiliğe yönelik davranışlarımızın makbul oluşu;niyetimizin samimi,içten oluşuna,o konudaki irademizin sağlamlığına bağlıdır.
Peygamberimiz Hz.Muhammed:’’Din Samimiyettir’’diye buyurmuştur.Samimiyetin zıddı olan,aldatma,kandırma,ikiyüzlülük,riya gibi duygu,düşünce ve davranışlar,İslam ahlakıyla asla bağdaşmayan özelliklerdir. İhlas ve samimiyet,Müslümanlığın temelini,özünü meydana getirmektedir.
Çünkü ’’Ameller niyetlere göredir.’’(Buhari:İman)Bir kimse hangi niyetle bir davranışta bulunmuşsa,hangi iradeyle bir amel işlemişse, Allah yanlızca onun karşılığını verir.Kişinin kalbindeki niyetin temizliğini,samimiyetini ise sadece Allah bilir.
Yalnızca Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik olmayan,ibadet ve işlerin Allah yanında bir değeri yoktur.Yaptığımız hayır hasenat ve iyiliklerde de ihlas,samimiyet olmalıdır.Falanca kişi ne kadar dindar,cömert,iyiliksever desinler diye yapılan amellerin/işlerin yapana uhrevi bir faydası olmadığı gibi,onun davranışlarında olumlu bir değişikliğe,kalp güzelliğine de neden olmaz.
Demek ki;namaz Allah için kılınacak,oruç Allah için tutulacak,zekat-sadaka Allah için verilecek,hac Allah için yapılacak.Yaptığımız ibadetler sözlerimizi,davranışlarımızı güzelleştirecek,bizi daha iyi, daha erdemli bir insan yapacak,böyle insanları görenler;’’Bu ne güzel insan diyecekler.’’
Mesela;ramazan ayında belediyenin iftar çadırının kapısına:’’Bu akşam ki iftar,beldemiz eşrafından,falan oğullarından filanca kişi,bey tarafından verilmektedir’’diye afiş asılması hiç uygun olmayan bir davranıştır.
Müşterilere,seçmenlere,amirine,memuruna,kısaca içinde yaşadığımız topluma hoş,şirin gözükmek ,onların takdirini kazanmak için yapılan ibadet ve ameller, ihlas ve samimiyetten uzak davranışlardır.
K.Kerim’de her türlü şirk ve gösterişten uzak durup,ibadet ve diğer amellerimizi yalnızca Allah için samimiyetle yapmamızın gerekliliği emredilmiştir.Peygamberimiz de yaratılmışlardan takdir ve çıkar beklentisi olmadan,kulluk sorumluluğu içinde,ibadet ve davranışlarında sadece Allah rızasını gözetmiştir.
‘’Biz bu kitabı sana gerçeğin bilgisi olarak indirdik.Öyleyse samimi bir inanç ve bağlılık göstererek,sadece Allah’a kulluk et.’’(Zümer:2)
Elbette nefis sahibi bir insan için,ihlaslı olmak kolay değildir.Ancak halis niyetle bu yolda yürüme,kendimizi bu yönde değiştirme istek ve gayretinde olmalıyız.Başta ibadetlerimiz,ahlaki,insani görevlerimiz olmak üzere,gündelik yaptığımız işlerimizde,insanlarla ilişkilerimizde’’ samimiyet’’ ilkemiz olmalıdır.Öğretmen dersini anlatırken,öğrenci dinlerken,amir-memur işini yaparken,işçi fabrikada çalışırken,ihtiyaç sahibine yardım ederken,aile bireyleri görevlerini yaparken,kısaca ‘’salih amel’’dediğimiz,insanlığa yararlı her türlü iyilik ve işlerde samimiyet,içtenlik ön planda olmalıdır.
İnsanın yaptığı her işi,daima Yaratan’ın huzurundaymış gibi yapması,her türlü kötülükten,hıyanetten,kaytarmaktan,kul/kamu hakkından,hileden uzak durması,kaçınması hem insani,hem de islami bir görevdir.
Böyle kimseler bütün gönlüyle, aklıyla Rabbine yönelmiş,dinin esasını,özünü kavramış,iyi insan olmanın zirvesine ulaşmıştır.Çünkü Allah iyilik yapanlarla beraberdir ve onları sever.Esasen dinin gayesi de,ayrışmaya,çatışmaya neden olmak değil, yapılan iyiliklerle insanları,mutlu, huzurlu kılmaktır.
Ancak yaptığımız iyiliklerin üzerine nefsani gaye ve riya(gösteriş)gölgesi düşmemeli,bu gibi manevi kirlerden,hastalıklardan kalbimizi,gönlümüzü arındırmalıyız.Çünkü bedenimiz için ruhumuz ne ise,amellerimiz için samimiyet,ihlas odur.
Bakınız bu konuda Efendimiz ne buyuruyor:’’Allah sizin suretlerinize(görünüşlerinize)ve mallarınıza bakmaz,ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.’’(Müslim:Birr)
Mü’min bir kimse,içinde yaşadığı toplumda erdemli bir hayatın,huzur ve mutluluğun,ahlak ve adaletin hakim olması için,gündelik hayatın her alanında hakkı,hukuku korur.Çevresinde bulunan insanlara,hayvanata ve nebatata karşı bir insan olarak sorumluluklarını, samimiyetle yerine getirir.
Sevgi,hoşgörü,yardımlaşma duygularının yoğunluk kazandığı ,içinde bulunduğumuz Ramazan ayında tuttuğumuz Oruç, riya(gösteriş)’nın en az karışabileceği,samimiyetle yapılan bir ibadettir.Bu nedenle sevabı da en fazla olan ibadetlerden sayılmıştır.Hz.Peygamber’den nakledildiğine göre bir kutsi hadiste Allah:’’Her bir iyilik için on mislinden yedi yüz misline kadar sevap olabilir,fakat oruç başkadır.Çünkü oruç benim içindir ve onun karşılığını(sevabını)ben vereceğim.’’(Müslim:Sıyam)buyurmuştur.
Oruç insanın kendi iradesiyle nefsinin isteklerinden uzak durması bakımından bir irade eğitimi,açlık ve susuzluğa karşı dayanma yönüyle bir sabır eğitimidir.Oruç bizleri yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, böylece onların sıkıntı ve ihtiyaçlarını giderme yönünde çaba sarf etmeye sevk etmelidir.’’Tok açın halinden anlamaz ‘’atasözümüz de bunu ifade etmektedir.
Bir toplumun üyeleri, birbirlerinin ihtiyaçlarını gözetme, giderme noktasında ne kadar fazla duyarlılık,dayanışma içerisine girerse,o kadar fazla merhamet,sevgi,hoşgörü üretecek ,bu değerlerin yayılmasına vesile olacaktır.
Ancak,bu tür yardımları yaparken,dayanışma örneği sergilerken insanların onurunu kırmadan,gösteriş yapmadan-özellikle son yıllarda çok yaygınlaştığı gibi-yapılan yardımları sosyal medyada sergilemeden,Allah rızası için yapılmalıdır.
‘’Oruç bir kalkandır.’’(Buhari:Savm)Yani tuttuğumuz oruçlar bizi -diğer ibadetlerde de olduğu gibi-kötü söz ve davranışlardan korumalı,çirkin ahlaklardan uzak tutmalıdır.Yemeden,içmeden kendimizi alıkoyarak,bedene oruç tutturmak belki kolay olabilir.Halbu ki zor olan;kin,nefret,intikam,hased,kibir,öfke ve şiddetten uzak durarak,ihlasla ruh’a da oruç tutturmaktır.Çünkü ibadetler,söz,davranış ve ahlak güzelliğidir.
Kısaca;yapılan ibadetler mü’minleri haksız kazançtan,çirkinliklerden,yalandan iftiradan,aldatmaktan,insanlara kötülük atfetmekten korur,sakındırır.Kardeşliğe,merhamete,doğruluğa,dürüstlüğe,adalete,iyiliğe,samimiyete,sevk eder, yönlendirir.Eğer pratikte böyle sonuçlar yeteri kadar ortaya çıkmıyorsa,bu dinden kaynaklanan bir durum değil,mü’minlerin ihlas ve samimiyet eksikliğinden,bilinç zafiyetindendir.
Ülkemiz,milletimiz,tüm inananlar ve insanlık için,hayırlı ramazanlar…