Unutulmaz zaferler, kahramanlıklar ve başarılarla dolu şanlı tarihimiz, çocuğundan, gencine ve yaşlısına kadar Türk milletine gurur vermektedir. 23 Nisan 1920 günü de, tarihimizdeki parlak başarılardan biridir. Bu tarihte Türkiye Büyük Millet Meclisi açılarak, Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmıştır.

Her türlü imkânsızlık içerisinde verdiğimiz Kurtuluş Savaşımızın devam ettiği süreçte,  TBMM’nin açılışı, milletimizin özgürlük ve bağımsızlık iradesinin kararlı bir şekilde ilan edilmesidir. Bu kararlılık, istiklal mücadelemizin zafere ulaşmasını da sağlamıştır.

Asma gaz lambası, tahta sıralar…

23 Nisan 1920’de Ankara’da Hacı Bayram Veli Camii’nde kılınan Cuma namazının ardından, dualarla ve tekbirlerle açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, belki dünyanın en mütevazi, ancak en heyecanlı, vatan kurtaran parlamentosuydu…

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, ‘’Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’’ ilkesinin benimsendiği, yeni Türk devletinin temellerinin atıldığı, işgalci emperyalizme rağmen kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış yıl dönümüdür. 

‘’Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’’ ilkesi, ülkemizi ilgilendiren siyasal, ekonomik, sosyal, iç ve dış her türlü karar verme ve yönetme yetkisinin, sadece Türk milletine ait olduğunu ifade eder. Bu yönetme yetkisi hiçbir sınıfa, kişiye, aileye ya da topluluğa bırakılamaz. Millet kendi kendini yönetmek suretiyle, bu hakkını Türkiye Büyük Millet Meclisi vasıtasıyla kullanır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle; ’’Egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanağı, ulusal egemenliktir. Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.’’

Atatürk’ün önderliğinde kurtuluş ve kuruluşumuzu gerçekleştiren, Türk milletinin onurlu ve modern bir yaşam sürmesinde önemli roller üstlenen gazi meclis, aynı zamanda, özgürlüğü kısıtlanmış, işgal altındaki mazlum milletlere de ilham kaynağı  olmuştur.

Milli bayramlarımızın bir anlamı daha vardır ki, bu bayramlar Türk milletinin, millet olma ve  varlık bilincinin, heyecanının tazelendiği günlerdir. Öyle ise, canları pahasına bu ülkeyi bize emanet eden atalarımızın emanetine sahip çıkalım. Senlik-benlik kaygısına düşmeyelim…Birbirimizi ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, düşmanlaştırmadan, birlik, bütünlük ve kardeşliğimizi canlı tutalım…

Unutmayalım!

‘’Pencereden baktığımızda güneşi esirgemiyorsa gök yüzü, birileri bedelini ödemiştir yaşadığımız günlerin.’’ Aynı ruh ve inançla, birlik-beraberlik içinde, akıl ve bilimle hareket ettiğimiz takdirde, yine sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz. Başardık, yine başarabiliriz…

23 Nisan 1920, bir taraftan Türk Milletinin milli iradesini temsil eden TBMM’nin açıldığı ve Milli Egemenliğin ilan edildiği anlamlı bir gün, diğer taraftan, ’’yarınımızın büyükleri, geleceğimizin güvencesi’’ çocuklarımız için de bir şenliktir. Dünya’da kutlanan ilk çocuk bayramıdır. 

Atatürk, başta Türk çocukları olmak üzere, tüm dünya çocuklarına armağan etmiştir bu bayramı. Bu vesileyle, dünya çocukları arasında sevgi ve dostluk bağlarının geliştirilmesi ve tüm insanların barış ve huzur içerisinde yaşayacakları bir dünyanın oluşmasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır.

Yazımızı Atatürk’ün çocuklarımıza, sevgi ve güvenini gösteren şu hitabıyla bitirelim;’’

‘’Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.’’

Bu vesileyle devletimizin kurucu önderi gazi M. Kemal Atatürk ve özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz aziz şehitlerimizi, rahmetle anıyoruz.

Sevginin, kardeşliğin, barışın, hâkim olduğu bir dünyada el ele yaşamak umuduyla, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hepimize kutlu olsun…