Ayasofya fethin en mühim sembollerinden biridir.
“kılıç hakkı”dır...
Fetih esnasında yürürlükte bulunan İslâm Hukuku’nun, fethedilen şehrin fatihlerine camiye çevirme hakkı verdiği en büyük ibadethanedir...
Doğu Roma İmparatorluğu’nun da sembolüdür ve fetihten sonra Fatih kendini Doğu Roma İmparatoru ilan etmişti.
Artık Ayasofya Camii olarak anılacak olan tarihi yapı, fethin en büyük nişanı ve Fâtih Sultan Mehmet’in fetih ganimetiydi.
Fâtih, fetihten sonra kendisine sunulan Bizans servet ve hazinelerinin hepsini reddetmiş; ganimet olarak Ayasofya ile birlikte yedi kiliseyi kabul etmeye razı olmuştu.
Ayasofya ‘nın camiye çevrilmesi devletin cihanşümul devlet olduğunun en büyük nişanlarından birisi idi.
1 Haziran Cuma günü erkan-ı devletle Ayasofya’ya gelen Fâtih, ilk Cuma namazını kıldı. Minbere çıkan Hoca Akşemseddin de hutbe okudu.
Fatih konuya o kadar hassastı ki, fethin timsali olan Ayasofya’yı, kıyamete kadar cami olması şartıyla vakfetti.
Caminin vakfiyesine şu duasını da ekletti:“Benim bu mabedim, dünya durdukça cami olarak kalacaktır. Her kim benim bu mabedimi camilikten çıkarıp başka bir şeye çevirirse; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun! Onlar, hiç hafiflemeyen bir azabın içinde kalsınlar! Öyle ki, yüzlerine bakan ve kendilerine şefaat eden hiç kimse bulunmasın!..”
Müzeye neden dönüştürüldüğü ile ilgili - görünürdeki- en büyük hikaye Celal Bayar’ın anlattıklarıdır. 1934 yılı Türkiye’nin İtalyan tehdidine karşı Balkan ülkeleri ile birlikte bir pakt kurma çalışmalarının olduğu yıldır. Bu çerçevede Atina’ya giden Celal Bayar’a Yunan Başbakanı Türkiye’nin bu pakta dahil olması için bir jest yapmasının kamuoyunu ikna etmek için önemli bir fayda sağlayacağını ifade etmiştir. Bu jest ise Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi idi.
Nitekim 1934 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrildi.
Bugün Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesi ne anlam içerir diye düşünürsek...
Türkiye’nin yeniden Büyük Türkiye’yi ilan etmesidir...
Dünya beşten büyüktür söyleminin tescilidir.
Tam bağımsız Türkiye kavramının somutlaştırılmasıdır...
Bu eylem hem milletimiz hem de tüm dünya için aynı anlamları ifade edecektir...
O yüzdendir ki mesela bu konuda bir referandum yapılsa milletin kahir ekseriyeti açılması yönünde saf tutacaktır.
Sanırım pandemi süreci ile birlikte kurulumu devam eden yeni dünyada Türkiye ‘nin en anlamlı sembolik hareketi bu olacaktır.
Devletin de bu konuyu benzer şekilde değerlendirdiğinin emareleri de zaten görülüyor...