Bazı  herşeyi bildiğini zanneden, hayatı ve bakış açısı tamamen paraya endeksli hödükler zaten başlıktan sonrasını okumayacağı için devamını şöyle rahatça yazalım...

Yetmiş küsür millet, ikiyüzden fazla devlet görüntüde var olsa da bunun aslı pekala böyle değil...

Şu anki somut ispatlı verilerle yirmibin yıllık günümüz insanının geçmişi var ki bana sorsanız bu milyon yılın da ötesine gider...

Bu tarihin de olaylar ve akışı konusunda en fazla üç- dörtbin yıl öncesine gidebiliyoruz...

Şöyle bir ikiyüz yıl geriye gidince ABD ve Amerikan kavramı kayboluyor.

Beşyüz yıl geriye gidince Rus kelimesinin hacmi ve etki alanı küçülüyor...

Şöyle kabaca doğudan batıya bir tarama yaparsak, o bilinen tarihin aktörleri aslında epeyce az...

En doğuda Çinliler hep vardı...

Bu tarafa doğru gelince İranlılar hep vardı...

Mezopotamya da ise hep var olan Araplar ve İsrailoğulları...

Diğerleri belirli dönemlerde varolan, sonra yerine gelenlerle harman olan Mezopotamya halkları...

Afrikada Mısırlılar...

Avrupada Frenkler, Germenler ve Anglosaksonlar...

Ve bu bahsettiğim her yerde Türkler...

Mesela Alman İktisatçı Fritz Neumark der ki;” Türkler pek farkında değil ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındadır. Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz.”

Bunlar tarihte hep var olanlar...

Kaç oldu?...

On bile olmadı değil mi?..

Bu tarihin ana aktörleri dışında zaman zaman sahne alan onlarcası olmuşsa da tarih ve insanlık bunların etrafında dönmüştür...

Almanya ve Almanlar bunların arasındalar elbette ama son yüzyılın ezik, yenilmiş, itilmiş kötü adam rolündeki başrol oyuncusu...

İyi adam rolündeki sığır çobanı boynuna kemendi takmış ve diğer oyunculara onun adına kefalet veriyor...

Size zarar veremez, benim kontrolümde diyor...

Tabi ki etraftaki diğer çiftlik sahiplerine veriyor bu güvenceyi...

Yirminci yüzyılın ilk yarısında dünyayı ateşe veren Almanya bugün görüntüde yaptıklarından çok pişman, çalışkan, abisinin kontrolünde çok para kazanan ama abisinin sözünden çıkamayan eski sabıkalı bir ülke...

2020'de Almanya hala fiilen bir Amerikan mandası...

Bu durumu bir Alman’ın yorumuyla okuyalım.

Dr. Wolfgang Bittner yorumda şöyle diyor:
“Seçim manipülasyonları, partilere yapılan yasadışı bağışlar, anayasa ihlali, müttefik güçlerin, özellikle ABD’nin beyin yıkaması ve artan etkisi ile, Federal Almanya Cumhuriyeti, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından sistematik olarak ABD’nin nüfuzuna terkedilmiş ve Sovyetler Birliği’ne karşı konuşlandırılmıştır. 
Farklı hükümetler döneminde farklı boyutları olan ABD’nin Alman siyaseti ve kamuoyu oluşturan medya üzerindeki bu müdahalesi günümüze dek sürmektedir.
Özellikle Angela Merkel’in başbakanlığı ABD’nden gelecek direktifleri yerine getirmek için oldukça büyük bir isteklilik sergilemektedir. 
Dolayısıyla Almanya’nın bağımsızlığına ilişkin sürekli bir şüphe dile getirilmiştir ve getirilmeye devam ediyor. 
1952 tarihli Almanya Antlaşması ve de 1990 tarihli İki Artı Dört Anlaşması ve Almanya’daki NATO Birlikleri Statüsüne Dair Ek Sözleşme bu yönde bilgi sunuyor.
Aslında Almanya Antlaşması’nın Alman bağımsızlığına dair sınırlamaları İki Artı Dört Anlaşması ile kaldırılmıştır, ama müttefik güçlerle 1993’te yapılan yeni pazarlıklar sonucunda, ABD’nin küresel rolü gözetilecek biçimde yeniden bağımsızlığı sınırlandıran hükümler, Almanya’daki NATO Birlikleri Statüsüne Dair Ek Sözleşme kapsamına alınmıştır. 
Bu, Federal Almanya’da konuşlu yabancı birliklerin yasal statülerini ve onların kendi güvenlikleri için gerekli önlemleri belirleme yetkisini konu almaktadır, zira iletişim ağlarına ve adli kovuşturma sistemlerine müdahale de bu önlemlere dahildir. 

Öte yandan ABD’nin gizli baskı ve şantaj yapmak için nüfuz etme olanaklarına da sahip olduğu hesaba katılmalıdır. 

Çünkü. Almanya’nın aslında teorik olarak hukuken bağımsız, pratikte ise salt sınırlı bir bağımsızlığa sahip olduğunu saptamak mümkündür.”

Tarihin büyük aktörlerinden birisin...

Ama kaybettiğin son savaşta özgürlüğünü de kaybetmişsin...

Millet olarak nefsine ağır gelecek herşey yapılmış.

Gururunu ezmişler...

Almanlardan ayırıp Nazi diye bir günah keçisine yüklemeye çalışsalar da, o Almanların geçmişi idi...

Bugün ekonomik olarak güçlü görünümlü ama kontrolde ve himaye altında bir devlete sahipler...

Ya Türkiye?..

Çokça eza, cefa, yoksunluk çekti...

Ona da prangalar vurulmaya çalışıldı ve hala devam etmekte bu çabalar...

Ama...

Ele avuca sığmadı bir türlü...

En güçsüz halde olduğunu düşündükleri süreçte Anadolu’yu temizledi...

En bağımlı olduğunu zannettikleri anda Kıbrıs’ta kükredi...

Bugün Akdeniz’de, Afrika’da, Balkanlarda bağımsız Türkiye ‘nin varlığı net hissediliyor.

BM'de kürsüye çıkıp mevcut sömürü ve güçlülerin hukukuna itiraz edebilen Türkiye ‘ye Almanlar elbette gıpta ile bakıyorlar...

İkinci Dünya savaşının mağlup ve ezik ülkesi BM ye bile sonradan abisinin himayesi ile alındı...

Türkiye ise kurucu ülke...

Keza Nato...

Almanya’yı ABD kefaleti Nato’ya aldı...

Kendisi sınırlı silahlanabiliyor ama kırkbin Amerikan askeri topraklarında konuşlu...

Ekonomik büyüklüğünün görüntüsü BM den karar alıcı mekanizmada yer istemesine bile izin vermiyor...

Sesini çıkaramıyor...

Güya daha fakir Fransa güvenlik konseyinde ama Almanya yok hükmünde...

Daha o kadar çok şey var ki...

Ve elbette tekrar büyük Roma- Germen imparatorluğu hayalini kuruyor ama yutkunmaktan başka şey gelmiyor elinden...

Ve bizdeki jöntürk kalıntıları...

Almanların kuşsütü eksik bir sofrada oturduğunu görüp ona öykünüyorlar...

Bu sofrada prangalarınla yiyip içmek mi?...

Yoksa kendi hür iradenle ekmek soğan mı?...

Bu sorunun cevabını biz millet olarak yüzyıl önce vermiştik...

Bu cevaba o gün de katılmayıp İngiliz ya da Amerikan mandası isteyen...

Boynundaki zinciri kabul edip efendilerinin sofrasına oturmak isteyenler o gün de vardı...

O günün mandacılarının bu günkü karşılığı imfseverler ve benzerleridir.

Dün de kaybettiler Milli İrade karşısında, bugün de kaybediyorlar...

Almanya bizi kıskanır mı?...

Siz karar verin...