BM 75. Genel Kurul Başkanı Türkiye’nin adayı Volkan Bozkır seçildi...
193 üyenin 178'inin oyunu alarak seçildi...
Bu oy sayısı ile Volkan Bozkır’ın seçilmesi Türkiye’nin “dünya beşten büyüktür” tezine en büyük destektir.
Yirminci yüzyılın en sembol ama en köhne kurumunda, Türkiye’nin “yeni dünya tezi”nin tescillenmesidir...
21. yüzyılın en büyük güncel krizini , “pandemiyi” belki de en iyi yöneten Büyük Türkiye’nin belki sessiz ama ezici mutabakatla kabuludür...
Sincar’da, Kandil’de, Libya'da, Suriye’de, Doğu Akdeniz’de fiilen askeri operasyonda olan Türkiye’nin tezlerinin kabulüdür...
Yeni Dünya’nın en büyük denge unsuru Türkiye’nin büyüklüğünün geniş mutabakatıdır...
Myanmar’dan Somali’ye, Sırbistan’dan Kırım’a, Çad’dan Brezilya'ya her yerde aktif varlığını hissettiren Türkiye’nin tescilidir.
Bayrağında ayyıldız taşıyan onlarca ülkenin doğal lideri Türkiye’nin başlangıç adımıdır...
Açılışı beklenen Ayasofya Camii’nin ve gönüller fetheden Yeni Büyük Türkiye’nin saygın kabulüdür...
Tek başına Türkiye’nin seslendirdiği alternatif dünya tezine gösterilen teveccühtür...
İçerdeki muhalefetin gördüğü, gördükçe çıldırdığı “büyük güç Türkiye’nin” tezahürüdür...
Fetret dönemini geride bırakmış, yeniden siyaseten fetih dönemine geçmiş Türkiye’nin BM kürsüsüne diktiği bayraktır bu seçim...
Fransa’nın gemimi taciz ediyor diye şikayet ettiği ülkem...
İtalya’nın arabulucunuz olalım diye can attığı Türkiye’m...
Bütün bu gelişmeleri biri bize yirminci yüzyılın son günlerinde anlatsa idi...
Çok güzel şeyler ama hayalden de öte derdik...
Füturistlerin bile yirminci yüzyılda aklına gelmeyen günlerin içinde yaşıyoruz...
Huntington medeniyetler çatışmasını kurgularken bugünleri böyle öngörememişti...
Haklarını yememek adına ,rahmetli Başbuğ ve Özal dışında inanarak yirmibirinci asır Türk asrı olacaktır diyebilen yoktu...
Bugün...
Ülkemin, devletimin çizdiği tabloyu eksik bulup daha fazlasını istiyor gönül...
Sincar’da olmak yetmez, Sincan’da da olmak gerek diye eleştiriyoruz devletimizi...
Bize bugünleri gösteren Yaradan’a şükürler olsun...
Yalnızlık bu ise...
Bizim davamızda...
Zirvede olmanın yalnızlığıdır ancak...
Bayrağı taşıyan yalnızdır elbet...
Ama artık o bayrağın peşine düşenler gitgide çoğalıyor...
Ülkemin taşıdığı o bayrak zalimlerin karşısında bütün mazlumları kendi gölgesinde topluyor...
İşte Türkiye’nin yalnızlığının tarifi budur...
Çünkü ABD gibi çakallar zirvede diğer çakallar ve sırtlanlar ile birlikte bir fazla lokma yiyebilmek adına birbirlerini ezdikleri bir kalabalıkta idiler...
Hem aşağıdakilere hem birbirlerine hırlamaktan öte bir şey olmadı hiç...
Türkiye mazlum kalabalıkların içindeki asil ve yalnız lider...
Sessiz yığınların, sessiz ama güçlü desteğine tek başına sahip olma yolunda hızla yükseliyor...
Ve...
Bu kadar büyük yolalışı...
Bu kadar dünyada ses getiren yükselişi...
Gerçek bir mütevazılıkla...
Gerçek bir asalet ike...
Neredeyse üzerinde durmayıp, sıradan bir olaymış, sıradan bir habermiş gibi geçiştiriyor...
Bu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın da Büyük Devlet, Cihan Devleti kavramını ne kadar özümseyip, rayına oturttuğunu da gösteriyor...
Güçlü...
Gücünün farkında...
Mütevazı ama asla ezilmeyen...
Kibirden arınmış...
Yeni Dünya kurulurken eski Dünya’ya tek alternatif üretebilen Cihanşümul devletin kodları bunlar...