Bu düşüncemi PKK'ya yakın yayın organlarından, genele yansıyan iç tartışmalarından hareketle yazmıyorum. Beni böyle düşünmeye yönelten asıl sebep PKK'ya ilişkin değil HDP'ye ilişkin yapılan tartışmalar.
Son zamanlarda HDP cephesinden, "kapalı ittifak" olarak tariflenen müttefik CHP'ye karşı ciddi eleştiriler seslendirilmeye başlandı. Eleştirilerdeki ana tema, aralarındaki ittifakın kapalı olarak sürdürülmesinin doğru olmadığı, söz konusu ittifakın açık hale getirilmesinin gerektiği. Bu sözler CHP'yi çok zorlayacak sözler. HDP temsilcilerinin sitemlerine hangi cevabı verecek olurlarsa olsunlar kaybedecek olanın CHP olacağını herhalde ilgili herkes görebiliyordur.
"Peki, mevcut ittifakımızı açık hale getirelim" dese de, "Hayır, günümüz konjonktüründe bu talebiniz yanlış. İttifakımızı açık hale getiremeyiz" dese de kaybedecek olan taraf CHP...
Bu konunun yoğun olarak tartışıldığı bir programda Sayın Hakan Bayrakçı CHP'nin HDP sitemlerine karşı ne cevap vermesi gerektiğini ifade etti. Dedi ki, " CHP, HDP'ye PKK ile bütün bağlantını kes, ondan sonra konuşalım diyebilir..." Hakan Bayrakçı sadece bir anket firması sahibi isim değil. Türkiye siyasetinde çok önemli bir isim. Geçmişte birçok siyasi lidere, başbakanlara, siyasi partilere danışmanlık yapmış bir isim... Eğer ortaya siyasi bir formül atıyorsa o sözler o an orada aklına gelmiş şeyler değildir. Ben inanıyorum ki Sayın Bayrakçı bu çözümü hem CHP kanadıyla hem HDP kanadıyla öncesinde bir şekilde paylaşmıştır. Bu konunun PKK'da da masada olduğunu düşünüyorum.
Peki, HDP PKK ile ilişkisini sonlandırabilir mi? Bu konuda en ufak tereddüt içermeden vereceğim cevap " Hayır" dır... HDP, PKK'dan bağımsız parmağını kımıldatamaz. Öyleyse Bayrakçı'nın önerdiği gibi yol açıcı bir değişim nasıl olabilir? Şöyle; PKK ve HDP oturup bir karar alırlar. Artık o karar zamanının geldiğini düşünürlerse bu durum oluşur...Peki o zaman geldi mi?
PKK 70'lerden beri Türkiye' den toprak parçası koparma hayalleri görüyor. 80'ler ortalarından beri yoğun silahlı çatışmalar yarattı. Binlerce cinayet işledi. Binlerce adamını kaybetti. Fakat Türkiye özelinde en ufak bir başarı sağlayamadı. Irak ve Suriye'de çok daha önemli kazanımlar elde etti. Türkiye'den toprak koparmanın imkansız olduğunu 50 yıllık pratikleri öğretmiştir diye tahmin ediyorum. Türkiye ile ilgili müdahaleleri artık intihar girişiminden farksız. Türkiye'de uğradıkları hezimeti Süriye'deki kazanımlarıyla dengeleyebiliyorlar. Ve o kazanıma razı olacaklar gibi geliyor bana...
PKK'nın siyasi uzantısı denilen HDP ise son süreçte asıl hedefini Millet İttifakı'na eklemlenerek "Ak Parti'den, Tayyip Erdoğan'dan, Cumhur ittifakı'ndan kurtulmak" olarak belirledi. Bu amaç doğrultusunda epey de katkı sağladı. HDP'nin katkısıyla Cumhur İttifakı karşısındaki oylar yüzde 50'ye yaklaştı...
Fakat HDP'nin PKK bağlantısı problem yaratıyor. CHP seçmeninin bir kısmı bu bağlantıdan rahatsız. HDP seçmeni de kendilerine CHP tarafından cüzzamlı muamelesi yapılmasından rahatsız. HDP'ye şu söyleniyor "Bakınız, Ak Parti iktidarını yıkmaya çok yaklaştık. PKK pürüzünü halledebilirseniz birlikte - demokratik bir iktidarı- kurmaya çok yakınız."
Peki, PKK pürüzü nasıl halledilir? Bence şöyle halledilir; zaten artık silahlı mücadelenin yenilgi olduğunu kabullenmiş PKK'ya HDP aracılığı ile Türkiye içerisinde silah bıraktırılır. Bu durum HDP'nin ve CHP'nin büyük başarısı olarak sunulur. HDP, PKK'ya silah bıraktırmış muteber ve meşru bir ortak olarak ala ile vala ile Millet İttifakı'nın açık ortağı yapılır ve ilk seçimde "Ak Parti ve Erdoğan' dan kurtulunur..."
O cenahta herkes mutlu olur...