Öğretmenlik tarih boyunca yaşayan ve aktif olan bir meskektir. Ülkemizin gençlerini geleceğe taşıyan bir fidan gibi yetiştirilmesini sağlayan yine öğretmenlerimizdir. Herkes tarafından kabul edilir ki eğitim öğretim bir toplumun kültürünün gelecek kuşaklara aktarılmasında, o toplumun veya devletin bilimde sanatta gelişmesinde hatta devletin kuruluş felsefesinin gençlere aktarılmasında çok önemli bir role sahiptir.
Eğitim öğretim süreçlerinin ana aktörlerinden biri de öğretmenlerdir. Bu perspektifte öğretmenlerin toplumsal itibarı iyi düzeyde olmalı ki öğretmenler öğretmenlik fazifesini ifa edebilsin. Daha yakın bir zamanda İzmir Ödemiş'te bir okul müdürü öğrenci veya öğrenciler tarafından vurulmak suretiyle hayatını kaybetti.
Modern eğitim sistemlerinde şiddet, eğitim öğretim süreçlerinin hiçbir aşamasında hiçbir noktasında yoktur, olmamalıdır da... Ne öğretmenin öğrenciye uyguladığı şiddet ne de öğrencinin öğretmene uyguladığı şiddet tasvip edilebilir bir durum değildir. Öğretmenin öğrenciye uyguladığı fiziksel veya pisikolojik şiddetinde savunulabilir bir tarafı yoktur. Zatan böyle bir durumla karşılaşıldığında yargıda bu durum karşılığını bulmakta... Ancak son yaşanan olayda bir okul müdürünün öğrenci veya öğrencileri tarafından vurularak öldürülmesi, eğitici rolündeki öğretmenin toplum nazarındaki itibarını kaybetmeye başladığının da göstergesidir. Mustafa Kemal Atatürk: Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacak demiştir. Ozaman bu eseri oluşturan öğretmenlerin de toplum nazarında saygınlığının ve itibarının olması gerekir. Nitekim hepimizin defalarca duyduğu Hz Alinin bir sözü var. Bana bir harf öğretenin kırk yıl kırk yıl kölesi olurum demiştir Hz Ali. Aslında bu kısa cümleden sayısız makale çıkar çünki anlam derinliği üst düzey olan bir sözdür bu... Bu sözde, eğiticiye yani öğretmene ve eğitime verilmesi gereken değeri ve önem vurgulanmıştır. Bu açıdan geçmişten gelen sevgi ve saygı kültürünün değerler eğitimi yoluyla derinlemesine incelenmesi ve geleceğimiz olan gençlerimize aktarılması ve yaşamalarının sağlanması gerekir. Böyle konulara duyarlı olmalıyız ki bir daha bu tarz olumsuz davranışlarla karşılaşmayalım. Bahsettiğim gibi bir öğretmenin öğrencisi veya öğrencileri tarafından öldurülmesi olayı bir öğretmenin öğrencisinin kulağını çekmesi kadar gündem oluşturmadı. Tabi ki ögrenciye uygulanan şiddete sonuna kadar karşıyız.
Aslında bu durumla ilgili toplumun geneline, yetki sahiplerine önemli görevler düşmekte ve konuyla ilgili önlemlerin artırılması gerekmektedir. Öğretmene şiddete hayır diyor ve bu olumsuz durumların tekerrür etmemesi dileklerimle görevi başında öldürülen öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum.