Tarih 25 Mart 2009… Mevsim bahar olsa da havalar soğuk dağlarda kar vardı. O yıl ben de Hakkâri İl Jandarma Komutanlığın’ yedek Subay olarak görev yapıyordum. Kar lı ve soğuk günde duyduk Muhsin Başkanın ve beraberindeki taşıyan helikopterin düştüğünü… Televizyonlar son dakika haberleri geçti. Anadolu’nun Yiğit evladını aramaya koyuldu güvenlik güçleri. Anacak bir türlü bulunamadı helikopter. Yine o arada iha muhabiri İsmail Güneş’in sesiyle yandı yürekler. İsmail Güneş kazadan bir süre sonra 112 ‘yi aradı ve ses kaydı düştü yanan yüreklere. İha Muhabiri İsmail Güneş’in defalarca aramasına rağmen kaza yeri, aradan günler geçtikten sonra bulunabildi. İha muhabiri İsmail güneş bir ağacın altında ölü bulunmuştu. Ve sonuçta Muhsin Başkan ve beraberindekiler hakka yürüdü.
Hayatı bitmek bilmeyen mücadelelerle dolu bir duygu düşünce ve dava adamıydı Yazıcıoğlu. Onunla aynı görüşü paylaşsın ya da paylaşmasın herkesin insanlığını beyefendiliğini takdir ettiği kişiydi. Anadolu’nun bağrında yetişen milyonlarca vatan aşığından biri olarak yaşadı. Anadolu’nun diyoruz çünkü. Anadolu’nun sıcaklığını vatan sevgisini ve cefa kârlığını hayatında ilmek ilmek barındırıyordu.
Huzur Dolu İçimde, ben sonsuzluğu düşünüyorum. Durun Kapanmayın pencerelerim, Güneşimi Kapatmayın Beton çok soğuk üşüyorum.. Böyle anlatıyordu hislerini üşüyorum diyordu. Ne o bilebilirdi hayata veda edeceği yerin yıllar önce yazdığı şiirdeki kadar soğuk olacağını ne de bir başkası. Mamak ceza evinin kırık taşları üzerinde yazılanlar bir anlamda Yazıcıoğlu’nun yazgısının da satırlarıydı.
Ölümle ilgili ölümüne yakın zamanlarda bir konuşması var; “ Şimdi yoldan geliyoruz ve yine yola gideceğiz hiçbirimizin garantisi yok bu hayatta. Ruh bir saniyeliktir. Ölülümün nerde nasıl geleceği belli değil. Bir saniyenize bile hakim değilsiniz. Bir saniyesine bile hakim olamadığınız hükmedemediğiniz bir hayat için bu kadar fırıldak olmanın anlamı yok.” Bu durumu hepimiz biliyoruz aslında. Fakat mesele idrak( anlama, algılama) ve ihtiyar ( davranışları yönlendirme yeteneği) yeteneğinde… Gerek var mı üç günlük dünya için yalpalamalara, el etek öpmelere
Bir deyim var hepimiz biliriz aslında… Zaman zaman iliklerimize kadar da yaşarız o deyimi. Deyimler yaşantılar tecrübeler sonucunda meydana gelir. Anadolu İnsanı da bu deyimi iyi bilir. Bu acı zulüm yapmak deyimidir. Muhsin Yazıcıoğlu da son konuşmasında “ Acı zulüm bir helikopter kiraladık” diyor. Bu söylem aslında içinde neleri barındırıyor neleri… Başarabilmek için zorlukları yenmek gerektiğini. Dava uğruna ne aşamalardan geçmek ne zorluklardan geçmek gerektiğini…
Ardından vatan ağladı Osman Öztunç’un dediği gibi :
Din ve devlet aşkına,
Yol başımız, öncümüz,
Şehit oldu bozkurdum,
Var olsun diye yurdum,
Dinmez yürek sancımız!
Ağlar, yüzümüz gülmez
Bu devran böyle sürmez
Muhsin’ler ölmez, ölmez!
Ardından vatan ağlar
Kefensiz yatan ağlar
Muhsin’ler ölmez, ölmez!
Güneş doğar ağarır,
Yağmur yağar, göğerir,
Bileylenir hıncımız!
Evliyalar, erenler,
Zemahşer Alperenler,
Çocuğumuz, gencimiz…
Ağlar, yüzümüz gülmez
Bu devran böyle sürmez
Muhsin’ler ölmez, ölmez!
Ardından vatan ağlar
Kefensiz yatan ağlar. / desek de kaybedilmişti Anadolu’nun Yiğit evladı. Sahip çıkılamadı…