2011 yılında, yani tam bundan 9 yıl önce, “Eskişehir’e fuar alanı yapmak anlamsız. Fuarcılık, birkaç ülke dışında bitiyor. Bizim buralarda ‘fuar’ dediklerimiz aslında ‘panayır’ niteliğinde. İzmir çok zorlanıyor, İstanbul biraz yapabiliyor. Almanya dışında fuarcılıktan para kazanabilen çok az, yakında hiç kalmayacak” demiştim bir yazımda ve hem olumlu hem de karşı görüşten çok fazla eleştiri almıştım…
Cemalettin Sarar ve Harun Karacan, Eskişehir Ticaret Odası başkanlıklarında, şu fuar işine bulaşmamıştı, ancak şimdiki başkan Metin Güler, “Ben fuar alanı yaparım kardeşim” dedi ve bir güzel de yaptı…
Pandemi sürecine kadar ben dâhil birçok karşıta “yanıt” diyebileceğimiz şekilde işledi de fuar alanı. Hatta Kitap Fuarı’na gittim, “Yoksa erken mi konuşmuşum” bile dedim…
“Eskişehir fuarcılıktan zengin olacak” diyenlere karşılık hâlâ haklı çıktığımı düşünüyor ve görüyorum, beri yandan, doğru düzgün organizasyon ile para kazanılamasa bile, fuarcılığın hâlâ geçer akçe olduğunu söyleyebiliriz…
Bu iş için bu kadar para harcanmasına gerek var mı?
Bu konudaki görüşüm değişmedi, bu organizasyon için bu kadar büyük yatırımlara gerek olmadığını düşünüyorum hâlâ…
Son 10 gündür şehrimizde yaşanan “TÜYAP gidiyor mu?” tartışmalarının bu görüşlerim ışığında değerlendirilmesini isterim…

Önce sosyal medyada sonra bazı internet sitelerinde haber okuduk: “Fuar alanındaki TÜYAP tabelası kaldırıldı. TÜYAP, Eskişehir’den gidiyor mu?”
Hiç ses seda çıkmadı…
Allah var, “Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler neden susuyor acaba? Bu iddialar doğru değilse çıkıp bir açıklama yapsa sonlanır, doğruysa, dünyanın sonu değil. Neden konuşmuyor ki?” dedim…
Ama Metin Güler’i tanıdığım için, “Arayıp da görüşünü sorayım. Sonra yazarım” diye düşünmedim, “Vardır bir bildiği” dedim. Haklı çıktım…
Bugün, Arif Anbar’ın köşesinde Başkan Metin Güler’in görüşlerini okuyup, sonra da bazı dostları arayınca, Metin Güler’in neden açıklama yapmadığını anladım…
Futbolu yakından takip edenler bilir…
Bir kulüp ile bir futbolcunun ilgilendiği haberleri çıkınca, kulüp yöneticileri hemen “Böyle bir futbolcuyla ilgilenmiyoruz” der. Bir hafta sonra da o kulüp ile futbolcu sözleşme imzalar…
Bizler de “Kardeşim niye yalan söylüyorsunuz, ilgileniyormuşsunuz ya” deriz…
Aslında bu iş bir pazarlık sürecidir ve kulüp tarafından yapılan açıklama imzalanan sözleşme bedelinin yükselmemesi içindir…
Kulüp yöneticileri “yalancı” yaftasının üstlerine yapışmasını göze alır, çünkü kulüplerinin para kaybetmesini istemiyordur…

Metin Güler, Kongre ve Fuar Merkezi’ni, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun da desteği ile tamamladıktan sonra Türkiye’nin en büyük “fuarcılık” markası olan TÜYAP ile yıllara dayanan bir sözleşme imzalamıştı; bir buçuk yıla varan bir sürecin ardından…
Pandemi süreci başlayınca, her şey gibi, bu anlaşma ve Eskişehir’deki fuarlar da askıya alındı biliyorsunuz…
Öğrendim ki, TÜYAP yetkilisi bu süreçte Metin Güler’e ulaşıp, Fuar Merkezi’nin kapalı kaldığı sürede ödemesi gereken kirayı ödememek istemiş…
Doğru yapmış, yanlış yapmış, ama Metin Güler de hafiften işi yokuşa sürerek alınacak kiradan, maksimum düzeyde pay almak için atraksiyonlar yapmış…
Firma biraz da Metin Güler’i zora sokup, kendilerinden istenen miktarları ödememek için Eskişehir’deki tabelasını kaldırıp, bir anlamda ‘rest’ demiş…
Başkan Metin Güler de imzalanan sözleşmeden güç alarak, bu durumu önemsemiyormuş gibi yapıp ‘reste rest’ demek istemiş…
Yani yapılan iş tamamen pazarlık…
Bu pazarlıktan TÜYAP zararlı çıkarsa kim kazanacak: Eskişehir…
Çünkü yaşanan ufak pazarlık sürecinden dolayı TÜYAP para kaybederse, Eskişehir Ticaret Odası ve Eskişehir kazanmış olacak, Metin Güler’in cebine giren para yok…
Ve nasıl anlaşılırsa anlaşılsın TÜYAP, Eskişehir’de olmaya devam edecek…
Zira ETO ve TÜYAP arasında imzalanan anlaşma, Metin Güler ile konuşup, ödenecek miktarı azaltmak isteyen yöneticiler arasında imzalanmadı zaten, konunun muhatapları daha, çok daha yükseklerde…

Diyeceğim şu…
Arif Anbar’ın yazısını okuyup, birkaç kişi ile konuştuktan sonra bir tweet attım:
“TÜYAP gidiyor” söylentisini kim çıkardı?
Arif Anbar’ın yazısından anlıyoruz ki, bu doğru olmayan söylentileri çıkaranlar, Eskişehir’i değil, anlaşma yaptığımız firmaları desteklemiş oluyor.

Birbirimize kötülük yapalım derken hepimizin parasını hiç ediyoruz. Çok yazık!”
Bu mesajımdan sonra birkaç tepki dolu mesaj aldım…
Bana tepki gösterenler, yukarıda yazdıklarımı okuyunca, bu tweet’imin altında, mesleki kıskançlık ya da bir ismi savunma refleksi olmadığını anlamıştır sanırım…
Metin Güler’in de dediği gibi, TÜYAP gitmedi, gitmeyecek zaten…
O yüzden, yapılan bu anlaşmanın iptali yüzünden para kaybedecek firmalar, para kaybetmeyecek…
Ancaaaak…
Bu süreçte TÜYAP’ın; elini güçlendirmek için, kamuoyu oluşturup, Ticaret Odası Başkanı Metin Güler’in elini zayıflatmak istemesi normal…
Normal olmayan, hem Eskişehirli olup hem de bu durumu ‘Metin Güler’i yıpratma fırsatı olarak gören’lerin TÜYAP’ın tezlerini yayarak, ETO aleyhinde kamuoyu oluşturmaya çalışması ya da alet olması…
Benim üzüldüğüm nokta burası…
Yoksa ben zaten, Eskişehir’de fuarcılığın bizleri zengin etmeyeceğini yıllardır söyleyen bir kişiyim…
Ve zaten Metin Güler kazandığı seçimi, bu merkezi yaptığı için kazanmadı…
Yoksa zaten TÜYAP ile yapılan anlaşma iptal edilirse Eskişehir batmayacak, TÜYAP zengin olmayacak, Metin Güler bir daha Ticaret Odası Başkanı olmazsa ölmeyecek!
Evet, bazı firmalar para kaybedecek…
Ancak, Metin Güler’in, Eskişehir daha az kaybetsin diye gösterdiği tavır, kendi içimizdeki muhalif tavır yüzünden zedelenirse; hem Eskişehir milliyetçiliği yıpranacak hem de anlaşmanın iptalinden dolayı zarar gören firmaların zararı daha da büyüyecek…
Kendi içimizde birbirimizi eleştirmek başka…
Rakibimi yıpratacağım derken, Eskişehir’e zarar vermek başka…