Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik operasyonun ardından tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılması için Adalet Bakanlığı önünde “özgürlük ve adalet nöbeti” başlattı. Tanal, gece boyunca sürdürdüğü nöbetin ardından açıklamalarda bulundu.

“Özgürlük ve adalet nöbetini tutmamızın gerekçesi, şu anda Türkiye’de tutuklu bulunan öğrenciler. Bu öğrencilerin vizeleri başladı. Cezaevinde bulunan öğrenciler sınavlarına giremiyor, online eğitim alamıyorlar. Cezaevindeki öğrenciler dışında ev hapsiyle evde bulunan öğrenciler de sınavlara giremiyor ve online eğitim sisteminden yararlanamıyorlar. Peki öğrenciler cezaevinde olduğu için bu haktan mahrum bırakılabilir mi? Anayasamızın 42. maddesi uyarınca cezaevinde bulunan bir kişi eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Ceza İnfaz Kanunu'nun 75. maddesi uyarınca, yine cezaevinde bulunan kişi eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Bu öğrencilerin ya cezaevinden üniversiteye götürülüp sınavlara girmesinin sağlanması lazım ya da üniversiteden cezaevlerine öğretim üyeleri görevlendirerek sınavlarının cezaevinde yapılması lazım. Ama gördüğümüz kadarıyla, her iki olayda da bu öğrenciler sınava tabi tutulmuyor. Mazereti kabul edilmiyor. Edilmeyince de dönem kaybına sebebiyet veriyor.”

“Öğrencilerin Tahliyesi Sağlanmalı”

Tanal, tutuklu ya da ev hapsindeki öğrencilerin burs kaybı riskiyle de karşı karşıya kaldığını belirtti.

“Burs kaybı söz konusu olunca da eğer o öğrencilerin ekonomik durumları iyi değilse bir dahaki dönem eğitim hakkından mahrum bırakılıyor. Bu, eğitim hakkından mahrum bırakılmak büyük bir mağduriyet yaratıyor. Bu anayasal anlamda da suç teşkil ediyor, ceza kanunu anlamında da suç teşkil ediyor. Bu öğrencilerin derhal tahliyesi sağlanmalı. Derhal tahliyesi sağlanmıyorsa, o zaman eğitim hakkından, sınavlarından mahrum bırakılmaması lazım. Bu mağduriyetin giderilmesi lazım.”

“Burası Polis Devleti Değil”

Nöbet sırasında karşılaştığı müdahalelere dikkat çeken Tanal, yaşananları şu ifadelerle aktardı:

“Ayrıca anayasa kitaplarını, ceza kanunlarını, ceza infaz kanunlarını getirdik. Şu anda kamerayla kayda alan emniyet mensupları burada Anayasa kitaplarının bulundurulmasının yasak olduğunu, ceza kanunu kitaplarının bulundurulmasının yasak olduğunu, buraya çadır kuramayacağımı söylediler. Çadırı onlar çekti, ben çektim çadır kırıldı. Yani netice itibarıyla, ANKA Haber Ajansı burada benimle haber yapmak isterken, maalesef ANKA Haber Ajansı’nın çalışma ve basın özgürlüğünü engelleyerek Anayasadaki sansür olan olay, emniyet mensupları tarafından gerçekleştirildi.

Sağlık Bakanlığı’ndan Normal Doğuma İlişkin Açıklama Sağlık Bakanlığı’ndan Normal Doğuma İlişkin Açıklama

Burası bir polis devleti değil ama maalesef fiili olarak polis devletinin uygulaması yapıldı. Basın mensubunun benimle röportaj yapması engellendi, benim siyasi çalışmam engellendi. Benim vatandaşa vereceğim mesaj, röportaj yapmam engellendi. Bir siyasi partinin milletvekilinin halka vereceği mesajları polis engelledi. Biz polis devleti istemiyoruz. Burası hukuk devletidir. Burası bir parti devleti değildir. Emniyet mensuplarının parti devleti anlayışından vazgeçmelerini istiyoruz. Bu yaptıkları suçtur. Bu suçlar zaman aşımına uğramaz. Günü gelince bunu yapan tüm emniyet mensupları tarafsız, bağımsız yargı önünde hesabını verecektir. Onun için bu eylemi şiddetle kınıyorum. İçişleri Bakanlığını, Cumhurbaşkanı’nı, Adalet Bakanlığını bu konuda göreve davet ediyorum. Böyle emniyet mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti’nin güzide emniyetini itibarsızlaştırmaya hakları yok.”

Destek Ziyaretleri ve Açıklamalar

Tanal’ın Adalet Bakanlığı önündeki nöbetine çeşitli isimlerden destek geldi. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin ve mülakat mağduru öğretmenler nöbete katılarak destek açıklamalarında bulundu.

Ayşe Ateş: “Halk, hukuk, adalet istiyoruz. Kişiye özel hukuk olmaz. Sana ayrı bana ayrı hukuk olmaz. Adalet hukuk tektir, birdir. Doğru tektir ve biz doğruların uygulanmasını, herkes için adalet istiyoruz.”

İdris Şahin: “Başta Sayın Erdoğan olmak kaydıyla tüm iktidar yetkililerinin bu sese, bu çığlığa kulak vermesini diliyoruz.”

Öğretmenler adına yapılan açıklamada ise, “Bizler de mülakat mağduru öğretmenler olarak bugün hak ve hukuk için buraya geldik.” denildi.