Hayat rutini devam ederken bir şey olur ve her şey değişir. Öyle anlarda küçük dünyamızdaki rutinin kıymetini anlarız. “Ateş düştüğü yeri yakar" misali, yeryüzünde başından bu yana bazılarının rutinleri bozuluyordu ama ateş bize ulaşmadığı için tam olarak da hissedemiyorduk yaşananları... Yeryüzünde onlarca büyüklü küçüklü savaşlar oldu ve olmakta... Deprem, fırtına, sel, orman yangınları milyonlarca insanın hayatlarını cehenneme çeviriveriyor...
Hayat dediğimiz şey çok büyük beklentileri gerektirmeyen bir şey aslında. Öncelikle ailemiz olmak üzere sevdiklerimizin ve kendimizin sağlıklı ve mutlu olmamız, güvenli bir barınağımızın olması, karnımızı doyurabilmemiz, mutlu olabileceğimiz hobilerimize ayırabileceğimiz vaktimiz ve maddi durumumuzun olması yeterli. Azami 80-90 yıla sığabileceklerin bir ölçüsü var.
Bugünlerde televizyonda bir reklam var. “Sen iste” diyor. Uçaktayken bile İnternet'e bağlanabilmenin mümkün olduğunu, daha fazlasını da isteyebileceğimizi söylüyor. Aslında son yılların yaşam tarzlarımızı anlatıyor. İste, sahip ol, tüket... Daha fazlasını iste, sahip ol, tüket... Ondan da fazlasını iste, sahip ol, tüket...
Herkes bu duyguyu kendi maddi gücü oranında yaşıyordu ama duygu pek değişmiyordu. Temel davranışımız “İste, sahip ol, tüket...” şeklindeydi... Ve ruhları saran bu duygu asıl mutsuzluk kaynağıydı ama kimse pek farkında değildi... Tabii, asıl önemli olansa istisnasız hangi siyasi görüşe sahip olursak olalım bu sarmala çoğumuzun kendimizi kaptırmış olduğumuz. Siyasi görüşlerimiz vs. sebebiyle birbirimizden farklı olduğumuzu sanırken bu doymama duygusunda eşitlenmiştik aslında... Marka özlemleri pek de siyasi görüşe göre fark etmiyordu...
Sevdiklerimizle buluşup sohbet edebilmek, dışarıya çıkabilmek, okula gidebilmek, işimizi yaparken ölüm korkusu yaşamamak, sevdiklerimizin sağlığı için an be an kaygılanmamak vs. meğer ne kadar da değerliymiş... Hiçbir markaya sahip olmak bunların değeriyle karşılaştırılamazmış meğer...
Allah o basit rutinli küçük hayatlarımıza dönmeyi nasip etsin ve biz de kıymetini bilelim...