On bir ayın sultanı olarak adlandırılan RAMAZAN AYI bütün Türk ve İslam ülkelerinde karşılandığı gibi, Emirdağ'da hasret ve heyecanla beklenir.
Zengin- fakir her Emirdağlı aile bu mübarek ayı dolu ve güzel yaşamak ve bol ibadetle geçirmek için üç ayların girmesi ile birlikte hazırlıklara başlarlar. 'Kuru – diri' yiyecekler hazırlanır, telaşla ramazanın girmesini beklerlerdi.
Çocukluğumuzun ve gençlik günlerimizin geçtiği Emirdağ günlerinde Ramazan Ayının girdiği ve Arife günü İkindi namazından sonra atılan üç adet topla ilan edilirdi. Çarşı Camisinin şadırvanına Ramazan ayının ilk 15 günü için 'Merhaba Ya Şehri Ramazan' ve son 15 günü içinde 'Elveda Ya Şehri Ramazan 'isimli ışıklı mahya asılırdı. Arife günü akşam ezanı ile birlikte bütün camilerin minarelerinin ışıkları Ramazan boyunca sabahlara kadar yanar, yatsı ezanından önce selâ verilir ve halk ezanla birlikte teravih namazına davet edilirdi.
''ORUÇ TUTMA''
Emirdağlılar Ramazan ayının feyiz ve bereketinden ziyade oruç tutmaya önem verilirdi. On bir ay boyunca alkol kullananların bile çoğu oruç tutar, beş vakit namaz kılmaya çalışırdı. Zorunlu esnafın dışında esnaf genelde dükkânı açmaz, bilhassa terzi gibi el sanatlarına dayanan esnaflar, iftardan sahura kadar çalışırlar. İkindin namazından sonra hemen her camide yine 'Mukabele' okunur. Kadın – erkek pek çok Emirdağlı bilhassa bu 'Mukabeleyi' takip ederdi. Oruçlar; İncili Mahallesinde su deposunu yanında 'Topçu dayı', akşam ezanı okunurken gürültülü bir şekilde 'Top' u patlatarak oruçlar açılmasını sağlar. Emirdağ'da davulcular, sabaha karşı geceleyin mahalleleri dolaşarak ve davullarını çalarak halkı oruç tutmaya çağırırdı.