Ergenlik döneminde ortaya çıkan sorunlara ilişkin Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen değerlendirmelerde bulundu.Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, bu dönemde pek çok sorunla baş etmeye çalışan ergen bireylerin en çok anlaşılmaya ihtiyaç duyduğunu ve ebeveynlerin ergen bireyleri yavaş yavaş yetişkinler dünyasına kabul etmesi gerektiğini belirtti.
Ergenlik döneminde pek çok önemli değişikliğin yaşandığını belirten Prof. Dr. Çelen, “En önemlisi biyolojik yapılarında çok büyük değişiklikler oluyor. Onun farkında değiller. Beyin yeniden reorganize oluyor. Nasıl ki bir yeri değiştirmek istediğinizde her şey birbirine karışır ve sonra oturur, beynin de her köşesinde bir değişiklik oluyor. Beyin ve merkezi sinir sisteminde yeniden bir örgütlenme söz konusu. O değişikliğe ayak uydurmak gerçekten çok zor. Bu yüzden de bu öfke tepkileri, duygularını kontrol edememe gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Belirli bir zaman diliminden her şey yerine oturduktan sonra daha akıllanmış diyorsunuz bu da beynin yerine oturmasından kaynaklanıyor” diye konuştu.
Ergenlik döneminde duygu kontrollerinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Çelen, “Çocukları zaman zaman zorluyoruz. Çocuk özellikle okul başarısızlığından etkileniyor. Ergenler çok daha fazla etkileniyorlar. Çünkü duygu kontrolleri çok sınırlı. Eğer ergenlikten önce duygu kontrolünü kazanmadılarsa öfke duygularını çok yoğun yaşıyorlar. Hatta bu öfke sonucu bazen eşyalara zarar verme, okulda arkadaşlarına ya da onların eşyalarına zarar verme şeklinde davranışlar ortaya çıkabiliyor. Bazen bu zarar verme kendine yönelik olabiliyor ve intihar vakalarını görebiliyoruz. İntihar vakalarının en çok görüldüğü dönem de ergenlik dönemidir. Kendine zarar verme ya da başkalarına zarar verme davranışı öfke kontrolünü yapamadıkları zaman ortaya çıkıyor. Buna fırsat verilmemesi gerekiyor” uyarısında bulundu.
Ergenlik döneminde ebeveynlerinin ergenlere karşı daha anlayışlı olunmasını gerektiğini ve iletişimin önemini vurgulayan Prof. Dr. Çelen, “İyi iletişim kurmak çok önemli. Bizim toplumun büyük bölümünde gerçek anlamda bir iletişim yok. Gerçek iletişim olması için biri bir şey söylerken karşıdan geri bildirim alması gerekiyor. Bizde hep tek taraflı monolog var. Çocuk bir şey söylemek istiyor. Babasıyla pazar günü deniz kıyısına gidip yürüdüler ve ekmek alıp geldiler. Eve gelince çocuk ‘Anne' diye sesleniyor. Annesi ‘Ne var?' demiyor. Çocuk ‘Bak ne gördüm' diyor anne ‘Ayakkabılarını çıkar' diyor. Çocuk yine ‘Anne' diyor, annesi ‘Hadi sofra hazır' diyor. Yani orada iletişim yok” diye konuştu.
Ergenlerin en önemli sorunlarının yalnızlık duygusu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çelen, “İnsanların en doğal ihtiyacı birine kendini anlatabilmek ve önemsendiğini fark etmek. Ergenlik döneminin bir sorunu daha var: Ergenler kendilerini ifade edemiyorlar. Yetişkinlerle bir iletişim ve diyalog kuramadıkları için yalnızlık dediğimiz bir duygusal sorun yaşıyorlar. Yalnızlık duygusu evde yalnız olmak değil. Yalnız, anlatamıyor çünkü dinlemiyorlar. Bu bir ergenlik döneminde bir de yaşlılık döneminde görünüyor” dedi.