Borçluluk kavramı zannedildiğinden sanki biraz daha farklı gibi...
İlk düşündüğünüzde en çok borcun fakirlere ait olduğunu zannediyorsunuz...
Ama...
Ne borcun miktarı...
Ne de gelirine oranına baktığınızda...
Borçlu ülkeler sıralamasında en zengin ülkeler ilk sıraları aralarında paylaşıyor...
Fakirlerin bu sıralamada bile yeri yok...
Bu paradoksu zenginlerin ezik yancıları, zenginlerin paralı PR’cılarından ezberledikleri şekilde “itibarı olan ülkenin borcu olur, fakirlerin itibarı olmadığı için borçlanamazlar bile” diyerek açıklamaya çalışıyorlar.
Ekonomiyi kendi kafalarına göre kurgulayıp kuralları koyan zenginler fakir ülkelere yerleştirdikleri papağanlar sayesinde bilim diye yutturuyorlar...
Ezik yancılara “üretim, üretim, üretim" ezberini dayatıp, onların ülkesine yok pahasına ürettirip fahiş fiyatlarla sömürdükleri fakirlere tekrar satıyorlar.
En değerli üretim maddesi petrolü üreten Venezuela'da bir gofrete bir depo benzin sattırıyorlar...
Daha nice çelişkileri bilgi diye piyasaya sürüp sömürge aydınları vasıtası ile milletleri öğrenilmiş çaresizliğin pençesine düşürüyorlar...
Şu aşağıdaki bilgiler 2019 sonu global ekonomik verilerden...
Mesela Türkiye yüzde 3’lük oranla küresel borcun yaklaşık 233 milyar dolarına sahip. IMF veri tabanında yer alan devlet borçlarının gayri safi yurt içi hasıla oranları incelendiğinde ise 2000’li yılların başında yüzde 50’lik orana sahip Türkiye’nin 2015’te yüzde 27,6’ya kadar gerilediği göze çarptı. 2015’ten sonra tekrar artışa geçen kamu borç oranı 2019 yılında ise milli gelirin yüzde 30’una ulaşmış durumda...
Dünya genelinde devletlerin toplam kamu borç tablosuna bakıldığında ise toplam borç tutarı artışındaki en büyük pay ABD’ye ait. Küresel kamu borcunun üçte birine sahip olan ABD, 2019 sonunda 22 trilyon dolarlık kamu borcuna ulaşacak.
Yani üç katı civarında...
Toplam borç tutarında ABD’nin hemen ardında ise yüzde 17 ile Japonya ve yüzde 9,8 ile Çin Halk Cumhuriyeti yer alıyor. Çin Halk Cumhuriyeti 7 trilyon dolarlık devlet borcuyla en borçlu ülkeler arasında üçüncü sırada...
Ama paşalara göre bu ülkeler süper ekonomi, Türkiye batık...
İngiltere, İtalya gibi ülkeler pandemide sağlık personeline ekipman ve koruyucı malzeme sağlayamazken, adı geçen ülkelerde sağlık çalışanları çöp poşeti giyerek korunmaya çalışırken...
Ellidört ülkeye yardım eden, tüm vatandaşlarına ücretsiz tedavi ve ekipman sağlayan Türkiye batık ülke bu palyaçolara göre...
Bir bakkal dükkanını yönetecek birikime sahip olmayan yancı eziklere göre Türkiye hep batık...
Hem de yıllardır...
Her sene (itibarsızlıktan!!!) alamadığı borçları ödeyemeyecek olan Türkiye, bu eziklere göre yılda dört kere batar...
Batının ekonomi ezberleri ile ve sosyoloji şablonları ile Türkiye okumaya çalışan bu ezik eblehler her seferinde yanılır ama kösele kaplı suratları bir kez kızarmaz...
Pandeminin başından bu yana büyük hevesle bu sefer batacak diye...
Gene her zamanki gibi çok beklediler...
Beklediler de...
Bekledikleri gene olmayınca hırslarından çıldırdılar...
Hükümeti darbe ile tehdit etmeye kalkacak kadar sersemleştiler...
Milli Savunma ve Milli Teknoloji hamlelerinin gözbebeği Selçuk Bayraktar’a salyalarını püskürterek saldırmaya başladılar...
Lakin her hareketleri bu eziklerin çaresizliğini biraz daha ortaya çıkartmaktan başka bir işe yaramadı...
Ekonomi hiçbir zaman en iyi değildir...
İnsan ihtiraslarının ve isteklerinin sonu yoktur...
Ekonomik olarak ulaştığınız her noktanın hep daha iyisi vardır...
Ama ...
Mevcut durumuna şükretmeyi, kanaat etmeyi bilmeyen ne bireyler, ne de ülkeler huzuru yakalayamaz...
Bunu bilen çapsız papağanların amacı da zaten bu değirmene su taşımak...