Eskişehir Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi’nde bulunan Matematik Noktası, 300’den fazla materyalle misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Yaklaşık 13 yıldır hizmet veren müze niteliğindeki Matematik Noktası, matematiği nesne ve modellerle anlatarak misafirlerine sevdirmeyi hedefliyor. Matematik Noktası’nda tarihi kitaplar, yüzyıllar önce kullanılan çeşitli objelerin tasvirleri ve matematiğin sevdirilmesi için çeşitli oyunlar barındıran ‘ispat masası’ sergilenirken, Latin harfleriyle yapılan ilk rubu tahtası ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. İslam dünyasında namaz vakitlerinin hesaplanmasında ve çeşitli matematiksel hesapların yapılmasında kullanılan rubu tahtası, Eskişehir koordinatlarına göre hazırlanması ve Latin harfleriyle yapılan ilk rubu tahtası olma özelliğiyle ziyaretçiler tarafından ilgi görüyor.

Eskişehir'de Hava Nasıl? 21 Aralık Cumartesi Hava Durumu Eskişehir'de Hava Nasıl? 21 Aralık Cumartesi Hava Durumu

Dönemin Fen Fakültesi öğretim üyeleri Nevin Mahir, Nezahat Çetin, Bünyamin Demir, Taner Büyükköroğlu, Serkan Ali Düzce ve Ali Deniz ile birlikte Matematik Noktası'nın altyapı projesini oluşturan Mehmet Üreyen, ziyaretçilerin sıklıkla merak ettiği rubu tahtası hakkında bilgi verdi. Kökeni 14’üncü yüzyıla dayanan ve 1900’lü yıllara kadar aktif olarak kullanılan rubu tahtalarının özelliklerinden bahseden Üreyen, bu tahtayla hem matematiksel hesaplamaların yapıldığını hem de namaz ve oruç gibi ibadetlerin zaman hesaplamalarının yapıldığını söyledi. Rubu tahtasının güneşe tutularak çeşitli hesapların yapılabildiğini belirten Üreyen, güneşin farklı enlem ve boylamlardaki konumlarına göre hesaplamalar değiştiği için her tahtanın belli bir konumda işlev gösterebileceğini söyledi.

Matematik Noktası’nda sergilenen rubu tahtasının Eskişehir koordinatlarına göre yapıldığını ve Latin harfleriyle yapılan ilk rubu tahtası olma özelliğini taşıdığını belirten Mehmet Üreyen, şunları söyledi:

“Rubu tahtası İslam dünyasında namaz vakitlerini hesaplamak amacıyla kullanılan bir araçtır. Rubu tahtasının iki yüzü var, bir yüzü rubul-mukantarat, diğer yüzü ise rubul-müceyyeb olarak biliniyor. Mukantarat yüzünde belli bir seviyede erbabı bilir, güneşe tutuyorlar. Şunu söyleyeyim, bu belli enlemlere göre yapılıyor. Mesela biz bunu Eskişehir'e göre yaptırdık. Latin alfabesiyle yazılan, yapılan ilk rubu tahtası budur, daha önce hiç görmedik. Daha önce Osmanlı'da hep Arap alfabesi ile olanlar var. Şimdi güneşe bakılıyor, bununla güneşin yüksekliğini rubul-mukantarat yüzüyle ölçüyorlar. Rubul-müceyyeb yüzü de hesap makinesi kısmıdır. Orada iki sayının çarpımını yapabiliyorsunuz. Bir sayının karesini, karekökünü, küpünü ve küp kökünü yaklaşık olarak hesaplayabiliyorsunuz. Ayrıca bir açının sinüs ve kosinüsünü hesaplayabilirsiniz. Galiba 20’nci yüzyılın başlarına kadar kullanılmış. Hatta ben İnegöl'de bir saatçinin vitrininde gördüm, rica ettim ‘Bunu bana satın, müzeye koyacağım’ dedim ama ‘Vermem‘ dedi. ‘Ne olursun ver, ücreti neyse vereceğim’ dedim, ‘Vallahi vermem, benim babam bununla namaz vakti hesaplardı’ dedi. Yani onun babası bununla namaz vakti hesapladığına göre demek ki 20’nci yüzyılda 50-100 yıl önce bu kullanılmış. Bunu biz yaptırdık, bunları uzmanı çizebiliyor. Latin alfabesiyle bastırdık, daha öncekiler Arap alfabesiyle basıldı. Hatta hangi şehre göre ve hangi ustanın yaptığı üstünde yazıyor.”