Çok eski bir dostum bundan bir yıl önce bir AKP’linin benim hakkımda “o Fetöcü” şeklinde çirkin bir isnatta bulunduğunu söylediğinde pek de ciddiye almamıştım. Ne dediğini bilmeyen, dünyadan bi haber yaşayan bir cahildir, beni bilen bilir deyip üzerinde durmamıştım.
12 yıl önceki Fetö aleyhine verdiğim konferanslara ait video kayıtlarım sosyal medyada halen duruyor ve yine geçmişte yaptığım basın açıklamaları ve yapılan bir çok haber ortada ve bunları araştırmak beş dakika alır sadece.
Lakin bu sefer de bir hafta önce, sanırım bir yıl önce AKP üyeliğinden istifa eden ve samimiyetine inandığım başka bir dostum, AKP’lilerle birlikte olduğu bir ortamda iken orada olan AKP’lilerin duyduklarına istinaden Fetö’cü olduğum yönünde iddiada bulunduklarını, bunun üzerine benim 12 sene önce FETÖ ile mücadele etmek için konferanslar verdiğimi , Türkçe Olimpiyatlarının yasaklanması için de yasal girişimlerde bulunduğumu anlattığını, gerçekleri ispatlamak ve bu algılarını yıkmak için yoğun bir çaba sarf ettiğini anlattı.
Bu olay basit bir dedikodu değil Eskişehir’i üs olarak seçen Fetö’nün ciddi bir algı operasyonudur.12 yıl önce konferanslarla başlayıp Türkçe olimpiyatlarını yasaklatmaya kadar ileri giden şahsıma karşı her alanda etkisizleştirme, değersizleştirme çalışmasıdır.
Son zamanlarda gün geçmiyor ki üst düzey bir Fetö’cü Eskişehir’de yakalanmasın. Eskişehir’i kendilerine saklanabilecekleri ve rahat çalışacakları bir üs olarak seçtikleri aşikar. Tüm ülkede mahrem imamlar ve Gaybubet evleri gece gündüz çalışmaya devam ediyor. Burada Emniyet dışında kimse onlarla ilgilenmiyor nasılsa. Siyasi partilerin böyle bir gündemi zaten yok bu şehirde.
Gerçek Fetö’cüler kamuflaj elbiselerini giyip kendilerini gizleyerek kim canlarını sıkıyorsa o Fetö’cü bu da Fetö’cü şeklinde iftiralarla siyaset ve toplum mühendisliği yapıyor. AKP veya başka siyasi partilerdeki bir çok isimde bu algıyı hemen satın alıyor. Bazıları cehaletinden bazıları ise işlerine geldiği için bilerek ve isteyerek.
CHP ve MHP gibi muhalefet liderleri başta olmak üzere pek çok insan da Fetö’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması ve mücadelenin siyasi yönden de yapılması gerektiğini söylemişlerdi. Ancak AKP yönetimi bu söylemlere kulağını tıkayıp duymazlıktan gelmiş, bizde Fetö’cü yok demişti hep. Demeye demişlerdi ancak vicdanlar kani olmamış halkın önemli bir kesimi de de buna pek inanamamıştı.
Devletin neredeyse her kurumundan binlerce memur işten atıldı bir çoğu da tutuklandı. Peki ya AKP disiplin kurulu kararı ile kaç kişi ihraç edildi ? Ben bu şehir de duymadım hiç.
“Ne istediniz de vermedik” şeklinde açıklanan bir itirafın perde arkasında neler olduğunu, kimlere nelerin verildiğini, o Fetö’cülerin devlet kadrolarına kimlerin eliyle nasıl yerleştiğini anlamak için alim olmaya gerek yok.
İşlerine son verilen Fetö’cüler sanki tesadüfen o görevlere gelmişti. Yada dış güçlerin işiydi bu da. Belki de Yunanistan Başbakanı Çipras’ın partisi, Ermenistan’daki Sarkisyan’ın partisi, ABD’deki Cumhuriyetçiler, CIA belki de Alman Hristiyan Demokratlar açmıştır devletin tüm kapılarını bunlara !
Millet AKP içinde hiç mi Fetöcü yoktu diye tartışırken bazı AKP’liler içlerindeki Fetö’cüyü bulmuş kulaktan kulağa fısıltı yoluyla ismini de her yere yaymış. Meğerse o Fetö’cü benmişim !
Sorsam şimdi kim bu içinizdeki müfteriler diye, “kim demiş, ne zaman demiş, biz duymadık diyecekler” !
Tam 12 yıl oldu, milyonlarca insanın Fetö’ye muhterem hoca efendi, mübarek insan, mehdi, büyük adam gözüyle baktığı, Fetö’nün devletle iç içe olduğu dönemde, önce Eskişehir sonra Bursa’da Fetö aleyhine “İsimsiz Hristiyanlar ve görünmeyen kilise “ başlığı altında konferanslar vereli.
Bununla da kalmadı, yine milyonların zenci çocuklar ne güzel Türkçe şarkı söylüyor diye izlerken salya sümük ağladığı ve uluslararası hale gelen olimpiyatlarda küçük çocukların, Türk Bayrağının ve Türkçemizin istismar edilmesini önlemek için, Türkçe Olimpiyatları yasaklansın diye Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, Unıcef ve Almanya makamları olmak üzere bir çok yere resmi başvuru yaptım. Olimpiyatlarda birinci ilan edilen ve istismar edilen 13 yaşındaki kız çocuğu benim müvekkilimdi ve hiçbir ücret talep etmeden bu mücadeleyi verdim.
Sn. Süleyman Soylu’ya da o dönemde bilgi vermiştim olimpiyatlarla ilgi başlattığım girişimler hakkında .Geri dönüp ne oldu sonucu diye sordular mı ? Hayır. Peki destek oldular mı ? Yine hayır !
Bu çirkin iftirayı ortaya atanlar ;
1- Ya, milyonlarca insan Fetö’ye toz kondurmazken ve Fetö’nün hızla devleti ele geçirmeye çalıştığı bir dönemde, 12 sene öncesinden itibaren çıkıp tek başıma konferanslar verip Fetö’ye ve yandaşlarına meydan okuyan şahsımdan intikam almak ve siyasi hayatımı bitirmek isteyen Fetö’cülerdir.
2- Veya, yaşadığı şehri, ülkeyi ve şahsımı tanımayan, internette ve sosyal medyada dahi araştırma yapamayacak kadar müfteri, ucuz, cahil ve kötü niyetli zavallılardır.
Tüm dünya üzerime gelse yine de inandığım doğruları söylemekten korkmadım, korkmuyorum !
Allah’tan başka kimsenin önünde eğilmedik, kimseye kul olmadık diyenlerin iktidara gelmek veya iktidarı kaybetmemek için kimlere ne tavizler verdiğine, kimlerle masaya oturduğuna milletçe şahit olduk. Yahudi lobisi, Avrupa Birliği, Kıbrıs Rum Kesimi, ABD, Arap ülkeleri, Fetö, Pkk …
Doğruları tebliğ etmesine rağmen tek bir ümmeti bile olmayan bazı Peygamberlerin hayatı size ders olmadı mı. Onlar amaçlarına ulaşmak, iktidara gelmek veya insanların takdirini toplamak için ne yolundan döndü ne de doğruları söylemekten vazgeçti.
Her zaman söylemişimdir. Yıkılırsan bile doğruluktan yıkıl ! Bırak kalabalıklar kazansın, bırak güçlü olanlar kazansın, bırak makamlar,iktidar, dünya onların olsun. Sen değerlerinden, inandığın doğrularından ve yolundan dönme , sapma ! Yalnız kalmaktan korkma ! Allah sana yeter !
O konferanslarda koskoca Avrupa’da başka mekan kalmamış gibi Türk düşmanı olan Papa 10. İnnocenzu’nun büyük heykelinin önüne konulan masaya oturup imza atan Sn.Abdullah Gül ve Sn.Recep Tayyip Erdoğan’ı da ağır bir dille eleştirmiştim. AKP taraftarları o imzalar atıldıktan sonra fetih kazanan muzaffer bir komutan gibi karşıladı Türkiye’ye döndüklerinde bu liderleri.
Aradan geçen zaman yine beni haklı çıkardı. Şimdi sürekli “Eyy Avrupa” diye başlayan cümleler moda oldu tekrar.
Ama hakkını yememek lazım Fetö ile mücadele ediyorlar mı derseniz tabi ki evet. Atılan onca bomba ve kurşun, yüzlerce şehit ve gaziden sonra geçte olsa eski dostlukları bitti artık ve gerçekleri anladılar. En azından Ankara’da ve üst düzey yönetim de durum bu.
Peki ya yerel de durum nedir ? Mesela Eskişehir de AKP’liler mücadele verdi mi Fetö konusunda ?
Tabi ki verdiler. Oradaydım. Gözlerimle şahit oldum.15 Temmuz sonrası kurulan demokrasi meydanına son model lüks araçlarıyla geldiler her akşam. Hatta arada Valiliğin önüne gelip platforma çıkarak kahramanca bayrak bile salladı bazıları.
Ama aralarında hiç Fetö’cü yok muydu ? Varmış tabi, aramış bulmuşlar. O Fetö’cü benmişim anlaşılan. Yakında siz de duyarsınız dedikoduları.
Fatır suresi 5. Ayette “Aldatan sizi Allah’ın adı ile aldatmasın” buyrulmuştur. Aldatanlar ise hep Allah’ın adı ile Peygamber efendimizin söylediği iddia edilen sahte hadislerle aldattı ve uyuttu bu milleti.
15 Temmuz’dan sonra herkes Fetö’yü eleştirmek için bazı ayetler ve hadisler ışığında dini beyanatlar verdi.
Merak ediyorum bu zevat Kur’an-ı Kerimi o tarihe kadar hiç okumamış mıydı, İslam dininden yeni mi haberleri oldu yoksa. Madem bu ülkede bu kadar ehli takva ve din alimi vardı da Fetö 40 yıldır örümcek gibi ilmek ilmek ağlarını örerken neredeydi bunlar, neden mücadele etmediler, neden uyarmadılar insanları !
Belki dünyevi menfaatleri ağır bastı, belki İslam’dan bi haberdiler belki de işlerine öyle geldi.
Son yıllarda kim güçlü ise onun yanında olmak gibi bir alışkanlık hızla yayılmaya başladı bu ülkede. Haklının ve doğrunun değil güçlünün yanında olma hastalığı ve zavallılığı sirayet etti İslam toplumunun belli bir kesimine.
Firavun ve Nemrut’ta kendi dönemlerinde çok güçlü idi unutmayın. Ama küçük bir sinek tüm dengeleri değiştirdi .
Allah’tan başka güçlü olan yoktur, Allah doğruların yardımcısıdır ve zafer inanlarındır !