Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, “Alperen gençlerimiz; bizim için vazgeçilmez olan iki bayrağı ellerinde tutuyorlar. Sağımdaki, ay yıldızlı al bayrağımız… Sol tarafımdaki gençlerimizin elinde tuttuğu da tevhid bayrağıdır… Bu hadiseden inşallah güzel bir ders çıkaracağız. İnşallah bir uyanışa vesile olacak. İnşallah Müslüman Türk gençliğinin tamamına, tevhidi de tevhid anlayışını da tevhid bayrağının ne olduğunu da öğreteceğiz… Biz ne ay yıldızlı al bayrağımızdan vazgeçeriz, ne de tevhid bayrağımızdan geçeriz” dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, parti genel merkezinde bugün basın toplantısı düzenledi. Destici, şunları söyledi:
“İki gündür İstanbul’da, 150 sivil toplum örgütünün Filistin’e, Gazze’ye destek, şehitlerimize saygı yürüyüşünden dönen ve elinde tevhid bayrağı olan bir vatandaşımıza yapılan yumruklu saldırı üzerinden bir algı operasyonu yürütülmeye çalışılıyor.
Ve elinde tevhid bayrağı olduğu için saldırıya uğrayan kardeşimize geçmiş olsun diyor, saldırıyı da şiddetle lanetliyorum. Saldırının gerekçesinden bağımsız olarak; toplumu şiddetin övülmesine, şiddetin yöntem olarak benimsenmesine yönlendiren siyasetçileri ve basın mensupları da başta olmak üzere, herkesi kınıyorum.
Şu anda bu gençlerimiz, Alperen gençlerimiz; bizim için vazgeçilmez olan iki bayrağı ellerinde tutuyorlar. Sağımdaki, ay yıldızlı al bayrağımız. Şehitlerimizin kanları sulanmış bu vatanın, bu devletin bağımsızlığını, bu milletin özgürlüğünü temsil ediyor. Kırmızını şehitlerimizin kanından alıyor. Ortasındaki hilal ve yıldız; hilal İslam’ı temsil ediyor. Asla vazgeçmeyeceğimiz, geçmişte nasıl şehitlerimiz kanlarını akıtarak ay yıldızlı al bayrağımız gönderden inmesin diye mücadele etmişse; bizler de aynı mücadeleyi vermeye hazırız. Bugün de şehitlerimiz; kahpe, hain, emperyalistlerin uşağı teröristlere karşı aynı mücadeleyi vermektedir.
Sol tarafımdaki gençlerimizin elinde tuttuğu da tevhid bayrağıdır. Bu bayrak da bizim için vazgeçilmezdir ve inancımızı temsil etmektedir. Üzerinde ‘Kelime-i Tevhid’ yazmaktadır. Bunu başka anlamlara çekmeye çalışanlar, buna başka sıfatlar ya da isimler bulma gayreti içinde olanlar ya gafildir ya haindir ya da emperyalistlerin uşağıdır. Bunun başka bir yolu yok.
Biz ‘La İlahe İllallah’ demeyeceğiz de ‘La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah’ demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Demeyen birisi Müslüman olur mu? Ben o yumruklu saldırıyı yapan gencimizi değil, o gencimizi yetiştiren bu sisteme karşı çıkıyorum. O gencimiz, bu bayrağın anlamını bilmiyor, üzerindeki sözlerin anlamını bilmiyor. Çünkü okuyamıyor, bunu bilmiyor, yetiştirilmemiş; onu Suudi Arabistan bayrağı sanıyor. Bir Arap ülkesi bayrağı sanıyor. Maalesef, hem de en güzel üniversitelerden birisinde okumasına rağmen maalesef bunu bilmiyor. İşte bu büyük bir eksiklik. Bu bizim devletimizin eksikliği, eğitim sistemimizin eksikliğidir. Onun için o yumruğu atan gençten önce, biz işin buralarına bakmak zorundayız. Maalesef, gençlerimize değerlerimizi öğretememişiz. Maalesef milyonlarca gencimiz bu değerlerimizden bihaber olarak yetişmektedir.
Bu hadiseden inşallah güzel bir ders çıkaracağız. İnşallah bir uyanışa vesile olacak. İnşallah Müslüman Türk gençliğinin tamamına, tevhidi de tevhid anlayışını da tevhid bayrağının ne olduğunu da öğreteceğiz.
Bu hadisenin üzerinden bir kamplaşma meydana getiriliyor. Maalesef birtakım siyasetçilerimiz saldırıyı yapan gencin yalnız olmadığını söylüyor. Onu söyleyenlerin hepsi, eğer ufacık kendilerinde cesaret varsa, azıcık delikanlı iseler; o zaman onlar da aslında tevhid bayrağını tanımadıklarını, ona saygılarının olmadığını, onu sahiplenmediklerini söylemek istiyorlar. Çıksınlar bunu yürekli bir şekilde söylesinler. Lafı dolandırmaya gerek yok. Bir gencin üzerinden kendi siyasi emellerini dışa vurmalarına gerek yok. Yürekleri varsa, çıksınlar açıkça bunu ifade etsinler. Bu hadise üzerinden milleti ayrıştırmanın, milleti birbirine düşürmenin kendilerine bir yol olarak seçmesinler.
Biz bunları tanıyoruz. Bir gazeteci, ki yıllarca bu ülkenin en önemli gazetecilerinden, televizyoncularından birisi olarak nam yapmış birisi ‘eline sağlık’ diyor. Bu ülkede kim kime vurursa, hiçbirisinin eline sağlık olmasın. Vurulacak olan bellidir; haindir, teröristtir. Onun dışında niye millet birbirine vursun? Niye birbirine vuranlara eline sağlık denilsin? Eğer birisi birisine vurduğunda, diğeri de ona ‘eline sağlık’ diyorsa; işte o devlete, millete, gençliğimize en büyük kötülüğü yapıyor demektir. Biz buradan açıkça ilan ediyoruz. Biz ne ay yıldızlı al bayrağımızdan vazgeçeriz, ne de tevhid bayrağımızdan geçeriz. Yani biz ‘tam bağımsız, hür, müstakil Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olsun’ demeye de devam edeceğiz; ‘La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah’ demeye de devam edeceğiz. Çünkü biz Türk’üz, Müslümanız, milliyetçiyiz, Alpereniz.”