Bu hafta esnafın, öğrencinin, velinin, işletme sahiplerinin, dükkânı kapalı kiracıların, dükkân sahibi olanların merakla beklediği soru üzerine yazıyorum. Çünkü herkesin yorulduğu bir dönemden geçtik. Kimler 2020’yi hatırlıyor dersek film sezonu gibi kapalı geçti. Herkesin belleğinde yasaklar, hafta sonu ve hafta içi evde erkekler için ıstırap, kadınlar için eğlence oldu. Küçük esnaf 5 ayı kapalı, 3 ayı gece erken kapatma, 8 ay darboğazdan geçti.
Normale nasıl dönmeliyiz?
Ekonomik ağır yükü herkesin malumu… Bunu anlatmak benim işim değil, esnaf ve meslek odaların işi. Ben sağlık sistemi üzerine yazmak istiyorum. ‘’Aç kapa, aç kapa, Artema.’’ reklamı gibi… Vatandaş da, siyaset de, sağlıkçı da yoruldu. Bu işin en zor tarafı hükümette tabi! Açmasa ekonomi zora giriyor, kapatmasa sağlık elden gidiyor… Kimse kural tanımıyor! Devlet ölümlere yol açıyor diye gündem yapan bir muhalefet var! Hal böyle olunca en zor iş hükümete düşüyor.
Sağlık açısından sıkıntı ne?
11 Mart’ta başlayan etkin mücadele, psikolojik ve bedensel yorgunluk, kafa dinleyecek zaman olmaması, ağır iş yükü, idareci baskısı, ekonomik çöküntü, sağlığın bakanlık bürokratları tarafından acil serviste bile böl parçala Covid ve Covid olmayan alanı ilan edilmesi gibi birçok sebep var. Eğer sağlıkta ağır iş yükü, mobbing, idare ve bakanlık yükü varken, birde ekonomik olarak alın teri karşılığı yok ise ikinci bir savaş nasıl olacak?
Türkiye olarak Covid iki kez birinci dalgada tavan yaptı. Biz birinci grubu bitiriyoruz gibi gözükürken, Almanya başta olmak üzere 2. dalga başladı. Allah sonumuzu hayır eylesin demekten başka ne diyebiliriz? Sevgili okurlar işin düğümü burada başlıyor; gece sokağa çıkmak yasak, eğlence mekanları kapalı, hafta sonları her şeye rağmen sokağa çıkma yasağı var, temas olmadığı için sayı düşük. Kurban bayramında tüm Türkiye giriş çıkışlar ve sıfır yasaklar ile girince başta İstanbul’dan dağılan halk, tüm Türkiye’ ye dağılınca Ekim ayı ile başlayan, 15 Aralık’a kadar süren büyük bir mücadele başladı. Yoğun bakımlar doldu, hasta kayıpları yükseldi, servis açmakta zorluklar yaşandı. Çok kayıplar verdik, her gün Sağlık Çalışanları Görev Şehitlerimiz olmaya devam ediyor, birçoğumuzun annesi, babası kardeşi, yakını akrabası, arkadaşı vefat etti. Birçok kişi korkulu rüya ile birebir hastalığı yaşayarak tanık oldu.
Sağlık çalışanları ve Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı çalışanlar ailesinden, çocukluklarından, sosyal hayatından ödün verdi. Şimdi izinler açıklandı, idareler normal servis yoğun bakım çalışmasına yoğunlaşıp fatura peşine düşecekler. Sağlık çalışanlarının aylık gelirini hastaneye endeksler iseniz işletme işçi, robot çalışan mantığı tavan yapar. Gel gelelim nasıl normale dönmeliyiz?
Aşı için öncelik ile elimizde yeteri kadar aşı temini yapılmalı. Biz sağlık çalışanları fedakârca bütün Eskişehir’i bir ay gibi sürede aşılama yaparız, yeter ki elimizde aşı olsun. Çünkü yeterli altyapı ve fedakâr bir sağlık ordusu var.
Hafta sonu yasakları akşamları 21 modeline bağlı kalmak şartı ile aşılamada 10 milyonu bulmadan normale dönmemeliyiz.
Okullar açılmalı mı?
Buna bir öğrenci velisi mi sağlıkçı olarak cevap versem acaba diyesim geliyor. Öğretmenlerimizi aşılamak İçin 1 aylık süreye ihtiyaç var, birinci aşı ve 28 günlük ikinci aşı boşluğu… Öğrencilerin de aşılanıp okullara acil kodu ile dönmeleri en büyük hayalimiz.
Süreç uzadıkça çocuklarımızı bilgisayar ve teknolojiye kaptırdık. Özel okullar para tahsilatı, devlet okulları eba derken bir nesli kaybedeceğiz! Psikiyatri ve psikologların işi açılacak demedi demeyin. Birçok şehrin esnafı öğrenci endeksli olduğu için bizim de Bağlar ve Bahçelievler, Eczacılık ve Şirintepe bölgesi esnafı kan ağlıyor haliyle. Apartlar boş, öğrenci mekanları kan ağlıyor.
Üniversiteler için risk ne?
Aşılamada yol almadan, bu sene okula yeni yerleşecek öğrencilerin velilerini hesaba katar isek 10 milyon kişinin bir ay gibi sürede yer değiştirmesi, nüfus hareketliliği, kötü bir dalgaya sebep verir mi verir? Evet eğitimde koca bir yıl kaybettik. Telafisi zor ve meşakkatli olacak ama birçok sebep varken toplu yasaklarda 2. ayı doldurmuşken bir daha aç kapa yaparak dalga geldi, sayılar uçuyor, yasaklar gelsin denirse buna ne esnaf ne öğrenciler, nede sağlık çalışanları dayanır!
Hele hele son 20 yılın sahada taban ile (sağlık çalışanları ve sistemi) tavan (Bakan Bey ve A Takımı Temsilcileri) arasında uçurum varken, sağlık çalışanlarının hakları bu kadar görmezden gelinip yok sayılırken, almadığı paralar yüzünden paragöz olmuşken, rakam ve istatistik üzerinden ve sosyal medyadan algı yaparak bir ikinci salgın ile savaş yapılmaz!
Bence yürekli bir siyasetçi, yürekli bir amir, yürekli bir devlet temsilcisi var ise; Türkiye’nin en başarılı, en iyi hizmetini sunan, başarılı idarecilerinin olduğu yerde anket yapsınlar. Belki sonuca göre sağlık çalışanlarının durumunu anlarız. Belli mi olur belki sendikacılar yalan söylüyordur!