Çocukluk çağından itibaren güneş ışınlarına maruz kalmanın açık tenli bireylerde özellikle yüz, kol ve gövdede çillenmeye neden olabildiğini söyleyen Uz. Dr. Gürkan Yardımcı, "Gebelik döneminde ve hormonal ilaç kullanımı olan kişilerde ise özellikle yüz bölgesinde koyu kahverengi-siyahımsı renkte lekelenmelere yol açabiliyor. Uzun süreli ultraviyole ışınlarına maruziyet sonucu yüz, saçlı deri, alt dudak, kulak ve el sırtı derisinde sonradan oluşan ve iyileşmeyen yaralar yeni gelişen bir cilt kanserinin habercisi olabiliyor. Yaşantısının büyük bölümünü açık havada geçiren kişiler, (denizciler, tarım işçileri, balıkçılar vb.) geçmişinde çok sık güneş yanığı öyküsü olanlar (özellikle ikinci ve üçüncü derece güneş yanığı) risk altındaki grupta yer alıyor. Özellikle ultraviyole A ve B ışınlarının neden olduğu bu problemlerin başında güneş yanıkları, deride lekelenmeler, kırışıklıklar ve cilt kanserleri geliyor. Bu hastalıkların yanı sıra akne, rozasea (gül hastalığı), lupus hastalığı, vitiligo gibi dermatolojik rahatsızlıkların alevlenmesinde de güneş önemli rol oynayabiliyor." dedi.
"Yoğun güneş hasarı benleri kansere dönüştürebiliyor"
Yardımcı, genetik olarak melanom adı verilen cilt kanserine yatkınlığı olan bireylerin derideki benlerinin güneş ışınlarının etkisiyle değişim gösterebildiğini ve kanserleşebildiğini belirten Yardımcı, " Benlerde zaman içerisinde gelişebilecek asimetrik yapılar, renk değişimi, boyutta büyüme, benin sınırlarındaki ve yapısındaki değişiklikler yakından takip edilmeli, gerektiği takdirde bir dermatoloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir." diye konuştu.
"Güneş ışınlarının etkisiyle meydana gelebilecek bu sorunları engellemenin yolu ise güneşten doğru bir şekilde korunmaktan geçmektedir" diyen Uz. Dr. Gürkan Yardımcı, "Güneşten korunma seçenekleri arasında şapka ve şemsiye kullanımı, güneş gözlüğü gibi aksesuarları kullanmak, kolları ve bacakları koruyan, pamuklu ve açık renkli giysiler giymek en sık tercih edilen yöntemlerdendir. Ancak çok sık ihmal edilen ve çoğu kişi tarafından yanlış kullanılan güneş kreminin özellikle açıkta kalan deri alanlarında kullanımı oldukça önemlidir. Güneş kremi bilinenin aksine sadece yaz aylarında değil, her mevsim kullanılmalıdır. Kullanılan güneş kreminin SPF yani güneş koruma faktörü ise 30’un altında olmamalıdır." uyarısında bulundu.
"Yüz bölgesine yarım çay kaşığı kadar uygulanmalı"
Dışarıya çıkmadan 20-30 dk önce açıkta kalan tüm deri alanlarına en az SPF 30 özellikli bir güneş kremi sürülmeli ve bu işlem kapalı ortamlarda bulunulsa bile her 2-3 saatte bir tekrar edilmesi gerekiyor. Uz. Dr. Yardımcı, "Yüz bölgesi için gereken güneş kremi miktarı ise yaklaşık olarak yarım çay kaşığı kadar olmalıdır. Ancak kulaklar, boyun bölgesi ve dekolte bölgesine de güneş kreminin sürülmesi unutulmamalıdır. Güneş koruyucu kremlerin olarak çoğu suya dayanıklı üretilse de suyla temas sonrasında koruyuculuğu azalmaktadır. Bu nedenle denize ve/veya havuza girip çıktıktan hemen sonra cilt yıkanıp kurulanmalı ve güneş kremi hemen tekrar sürülmelidir." dedi.
Uz. Dr. Yardımcı, "Hem cilt tipine hem de sürülecek bölgeye uygun olan bir ürün seçilmeli" diyerek, güneş kremi seçerken dikkat edilmesi gerekenleri paylaştı:
"Güneş kremi seçimi uzman kontrolünde yapılmalıdır. Dermatoloji uzmanı cilt tipinize ve mevcut cilt problemlerinize göre önerilerde bulunacaktır. Gelişigüzel güneş kremi kullanımı cilde zarar verebilir. Her cilt tipi için farklı ürünler bulunmaktadır. Yüz bölgesi için cilt tipi yağlı olan kişiler su bazlı yapıda olan yağsız, komedojenik olmayan (siyah ve beyaz nokta oluşturmayan) güneş kremlerini tercih etmelidirler. Bu ürünler çoğunlukla jel, jel-krem veya losyon yapıdadırlar. Cildi kuru olan ve orta yaş üzeri kişiler ise nemlendirme özelliği olan ve antioksidan içeriğe sahip güneş kremlerini tercih edebilirler. Bu ürünler ise genellikle krem ve losyon formundadırlar. Rozasea hastalığı (gül hastalığı) olan ve cildi aşırı hassas kişiler ise mümkün olduğunda kimyasal içeriği azaltılmış, alerji riski düşük ürünleri kullanabilirler. Gebelerde ve emziren kadınlarda ise genellikle mineral filtreli olan, yani kimyasal filtre özelliğine sahip içerikleri içeremeyen güneş kremleri seçilmelidir. Güneş kremlerinin 6 aylıktan küçük bebeklerde kullanımı olası alerjik reaksiyonlardan dolayı önerilmemektedir. Bu yüzden 0-6 ay arası olan bebeklerin fiziksel koruyucu kıyafetlerle güneşten korunmaları gerekmektedir. Altı aydan daha büyük bebeklerde ise bebekler için özel üretilmiş güneş kremleri tercih edilebilir. Yüz harici vücut bölgeleri için kullanılacak olan güneş kremleri ise daha büyük boyutlarda olan losyonlar ve spreyler olarak kullanılabilir."