Eskişehirspor’un emektar otobüs şoförü Mesut Akış uzun bir süredir takım otobüsünü kullanıyor. Önce 1997-2004 yılları arasında, daha sonra ise 2016 yılından günümüze varıncaya kadar Eskişehirspor takım otobüs şoförü olan 63 yaşındaki ‘kaptan’ Mesut Akış, “Eskişehirspor'un en güzel günlerini de gördüm, en kötü günlerini de. Kesinlikle yarı yolda bırakmam. Ölmeden inşallah bir gün olsun otobüsümü Süper Lig'e de sürerim” diye temennide bulundu.
1997 yılından 2004 yılına kadar Eskişehirspor’u taşıyan kaptan şoför, 2004 yılında görevinden ayrıldı. Halil Ünal’ın başkan seçilmesiyle eski görevine geri çağrılan Mesut Akış, 2016 yılından günümüze kadar olan süreçte takımını yollarda hiç yalnız bırakmadı. Akış, ‘fırtına’ ve ‘kaptan’ lakaplarıyla kulüpte biliniyor.
Akış, sık sık da belirttiği gibi takımı tekrar Süper Lig’de görmek ve otobüsü oraya sürmek istiyor. Akış’ın Eskişehirspor’la ilgili en hüzün duyduğu anısı ise, Eskişehirspor ve Göztepe ikilisinin oynadığı 1. Lig play-off finali olduğu belirtiyor. Eskişehirspor’un en güzel günlerini de en kötü günlerini de gören Akış için Eskişehirspor’a arkasına dönmek bile düşünülemez geliyor ve takımının hep yanında olduğunu belirtiyor.
Efsane isimlerle çalıştığı söyleyen Akış, “1997 yılında beni Eskişehirspor'un kırmızı-siyah bir 302'sine verdiler. Bu serüven orada başladı. 1997-1998 sezonundan 2004 yılına kadar Eskişehirspor'u taşıdım, 2004 yılında bıraktım. 2016'da Süper Lig'den düşünce Halil başkanımız çağırdı, geri geldim. O günden bu yana Eskişehirspor'u taşımaya devam ediyorum. Semih Şentürk ve kaptan Hürriyet Gücer gibi oyuncularla birlikte çalıştık. Alpay Özalan, Mustafa Denizli, Sergen Yalçın ve Yılmaz Vural geldiğinde onlarla da hep çalıştık. Oyuncular bana, 'Mesut abi' derler. Bazen de 'Fırtına' diye seslenirler. Öyle devam ediyoruz. Eskişehirspor'un gittiği her yere gittim. Kötü zamanlarda hep üzülüyoruz. Yani Eskişehirspor bizim canımız, ciğerimiz. İyi zamanlarını da çok yaşadık, kötü zamanlarını da gördük” diye de sözlerine devam etti.
En üzücü anısını ise şöyle anlatıyor, “Mesela beni en çok üzen 2016 yılında Göztepe ile yaptığımız Süper Lig'e çıkma maçımızdı. O gün onu kaybedince öyle ağrıdı ki.. Başımı kesseler farkında olmayacağım. Yatmaya gittiğim otelde uykudan kalktığımda beyaz yastık kıpkırmızı kan olmuştu. Burnum kanamasa belki beyin kanaması geçireceğim, o kadar stresliydim. Ağladık tabii, ağlamaz mıyız? Amatör kümedeyiz ama daha aşağıya da düşse yine devam ederim. Ben Eskişehirspor'u seviyorum, bu benim işim. Eskişehirspor ile yatıp kalkıyoruz. Evden, işimden çok Eskişehirspor'la ilgileniyorum. Allah kaza bela vermezse elimden geldiği kadar devam edeceğim. Eskişehirspor'un en güzel günlerini de gördüm, en kötü günlerini de. Kesinlikle yarı yolda bırakmam.”
Mesut Akış, Eskişehirspor’un sadece Eskişehirlilerin değil tüm Türkiye’deki insanların tekrar Süper Lig’de görmek istediği bir takım olduğunu ise şöyle belirtiyor, “Bizim Eskişehirspor sevdamız veya taraftarımız sadece burada yok, Türkiye'nin her yerinde var. Gittiğimiz deplasmanlarda beni tanıyan tanımayan herkes korna çalıyor, el sallıyorlar ve otobüsün fotoğraflarını çekiyorlar. Yani böyle bir hastalık. Türkiye'nin her yerinde bu var. Şehir dışındaki taraftarlar, 'Koskoca Eskişehir nasıl bu hale düşer? Niye kimse tutup kaldırmıyor, destek olmuyor? Biz kesinlikle Süper Lig'de görmek istiyoruz' diyorlar. Mesela deplasmanda yenildiğimiz zaman kimsenin ağzını bıçak açmaz, herkes üzgün şekilde sessizce kendi halinde olur. Buna ben de dahilim. O zaman yol bitmiyor ama yendiğimiz ve takımın iyi olduğu zamanlar otobüsün içinde kulakları patlatacak şekilde tezahürat yapıyoruz. Hepimiz seviniyoruz, ben de sevinip direksiyona vuruyorum. Oyuncular da yanlara vuruyorlar, böyle mutlu günlerimiz çok oldu ve oluyor. Ölmeden inşallah bir gün olsun otobüsümü Süper Lig'e de sürerim.”