Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Nicel Taşdemir, üremeye yardımcı olan tekniklerden tüp bebek tedavisinde genetik tanının faydaları hakkında anne baba adaylarına önemli bilgiler verdi. Genetik tanının, tüp bebek aşamalarında oluşan embriyoların arasından genetik olarak en sağlıklı olanı seçmek için kullanılan bir yöntem olduğunu belirten Doç. Dr. Taşdemir “Embriyologlar normal tedavide oluşan embriyoları hücre yapısı, hücrelerin sayısı, hücrelerin birbirine eşit olması ve buna benzer kriterlere göre seçer. Seçilen bu embriyonun genetik yapısı bilinemez. Bir takım başarısız denemeler sonrası, tekrarlayan düşükler veya bilinen herhangi bir genetik hastalık varsa o zaman genetik tarama yöntemine başvurulur. Tüp bebekte transfer yapmadan önce her bir embriyodan bir veya birkaç tane hücre alınır ve embriyonun genetik yapısı incelenir. Bundan sonraki işlem ise sağlıklı embriyonun tespit ve transfer edilmesidir” diyerek süreci anlattı.
Halk arasında kısırlık denilen infertilite durumunun kadın ya da erkek kaynaklı olabileceğine değinen Doç. Dr. Taşdemir tüp bebek tedavisinden önce muhtemel genetik nedenlerin dışlanması ya da varsa nedenin belirlenmesi için çiftlerin bir genetik tanı merkezine başvurarak danışma almaları ve kromozomlarının incelenmesini tavsiye etti.
En sık karşılaşılan genetik sorunun kromozom bozuklukları olduğunu belirten Doç. Dr. Taşdemir “Çocuk sahibi olamayan erkeklerin en az yüzde 5’inde cinsiyet kromozomlarının sayısal bozukluğu tespit edilmiştir. Sperm sayısının az olması ya da hiç olmaması ile ilişkili diğer bir durum Y kromozomu üzerinde sperm üretiminden sorumlu genlerin kaybıdır. Nadir olmakla birlikte translokasyon gibi daha karmaşık kromozom yeniden düzenlemeleri de görülebilir. Kadın hastalar için ise Turner Sendromu gibi sayısal kromozom bozukluğu ve nadir yapısal kromozom bozuklukları söz konusu olabilir” diye konuştu.
Kendiliğinden düşükle sonuçlanan gebeliklerin yaklaşık yüzde 50’sinde, şeklen normal olarak değerlendirilen ve gelişim gösteren embriyoların ise yine yüzde 50’sinde kromozom bozukluğu bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Taşdemir bu veriler doğrultusunda aslında her yeni gebeliğin risk taşıdığını anlattı. Bütün bunlara ek olarak 35 yaş ve üzerindeki kadınların gebeliklerinde artmış sayısal kromozom anomalisi riski bulunduğu için, anne yaşının ileri olması veya tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı gibi durumlarda, genetik bozukluk taşımayan çiftlerin de kromozom sayı bozuklukları açısından incelenmesini tavsiye etti. Bu tür genetik testlerin implantasyon öncesi genetik tarama (PGS) olarak adlandırıldığını belirtti.
Son dönemlerde gelişen teknolojilerin başarısına işaret eden Doç. Dr. Taşdemir “Genetik olarak sağlıklı bir embriyo seçildiği zaman düşük oranı da azalmış olur. Tüp bebekte sadece gebelik elde etmek değil bu gebeliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesi ve eve sağlıklı bebek götürme oranının arttırılmasını amaçlıyoruz” dedi.