Eskişehir  Ahşap Eserler Galerisinde 5'incisi düzenlenen Ulusal Lüle taşı Festivali devam ediyor.

Her festivalde olduğu gibi, bu festivalde de Beyazaltın Mahallesi'nde bulunan lüle taşı ocağına gezi düzenlendi. Geziye fotoğraf dernekleri, toplulukları ve Fotoğraf Bölümü öğrencisi 100 fotoğrafçı da katıldı.

Lüle taşı ustaları, fotoğrafçılar ve lüle taşı meraklıları lüle taşı ocağına indi. Madende incelemelerde bulunan katılımcılar, lüle taşının nereden ve nasıl çıkarıldığını gördü. Fotoğrafçılar ise bu gezini her anını fotoğraflayarak, geziyi kayıt altına aldı.

Yerin 65 Metre Altında Lületaşını Anlattılar

Fotoğraf bölümü öğrencilerinin, gezi boyunca çektikleri fotoğraflar 2 Kasım'da yani festivalin son günü sergilenecek. Lüle taşı ocağını gezen sanatçılar ve ocakta çalışan madenciler gezi, lüle taşı ve maden ocağı üzerine konuştu.

Lüle taşı Festivali'ne katılan sanatçılarından Nurdan Unus, gezi sayesinde ocaklardan çıkan lüle taşlarını inceleme fırsatı bulduklarını söyledi. Çok heyecanlı olduğunu belirten Unus, “Buradan çıkan lületaşları ile kura sonucu bize materyaller dağıtılacak ve yarışmamız başlayacak. Çok heyecanlıyız. Bakalım bugün bizi neler bekliyor” dedi.

Lüle taşı emekçilerinden Şenol Kara, maden ocağı ile ilgili bilgi verdi.

Büyük bir maden ocağı olduğunu belirten Kara, “Gezmeye kalksanız 2 saat sürüyor” diye konuştu. Lüle taşı maden ocağının 65 metre yerin altında olduğunu belirten Kara, “Burası Beyazaltın Mahallesi'nde bir lületaşı ocağı. Dünyada bilinen lüle taşının büyük rezervinin burada oluştuğunu biliyoruz. En kaliteli lüle taşının da buradan çıktığını biliyoruz. Lüle taşı çok farklı şeylerde kullanılıyor. Ancak genel olarak teşbih, pipo, ağızlık, kolye, küpe yapımında kullanılıyor. Lüle taşının çok özelliği var. Lüle taşı emici bir maden. Yüzde 90 emici özelliği var. Bu özelliğinden dolayı da tütün ürünlerinde kullanılıyor. Lüle taşını oksijen kaynağı kesmiyor. Ateşe dayanıklı oluyor. Suya attığımız zaman, tekrar yumuşuyor. Sabuna benzeyen bir madde. Lüle taşını işlemesi de çok kolay. Örneğin oltu taşını işlemesi çok zordur. Lüle taşı öyle değil, usta bıçağı dediğimiz bıçaklarla işlemesi çok kolay. Ateşe koyduğunuz zaman kor haline gelir, ancak taşa bir şey olmaz. Daha sonra suya attığımızda lüle taşı aynı halini alır” dedi.


 Madenciliğin zor bir iş olduğunu vurgulayan Kara, şöyle devam etti:

Eskişehir'de Fırtınadan Dükkanın Çatısı Uçtu: Trafik Durma Noktasına Geldi Eskişehir'de Fırtınadan Dükkanın Çatısı Uçtu: Trafik Durma Noktasına Geldi

“Başka galerilerde var, ama 12 seneden beri biz burdayız. Benim babam, amcam usta. Hem köyümüzde hem de merkezde atölyemiz var. Biz burada hammaddeyi temin ediyoruz. Onlar da orada lüle taşı pipo işlemesi yapıyorlar. Şu anda bizim çalıştığımız kuyu, yaklaşık 30 yıllık. Daha önce bu kuyuyu açıyorlar, maden yok sanıp bırakıyorlar. Sonra bizim yaptığımız aramalarda maden olduğu ortaya çıktı. Şu anda biz de jeneratör var. Eskiden kürek sistemiyle çalışıyorlarmış. Karpit tozu ile yanan karpit lambası ile birlikte kürekle çalışılıyormuş. Şimdi öyle değil. Yukarıda bir jeneratörümüz var. Aşağıda elektrikli hiltimiz var. Eskiye göre insan gücü çok kullanılmıyor. Buradan çıkan toprağı önceden insanlar makaralarla çekiyormuş, şimdi vinç sistemi var. İnsan gücüyle bir şey kalmadı, her şey teknolojiye döndü. İleriye doğru daha iyi şeyler olacak. Burası 65 metre derinlikte ileri ağızlık 80 metre. 80 metreden sonra sağa ve sola ağızlığımız var. Kömür ocakları gibi, galeri şeklinde sokuluyoruz. Toplam yaklaşık 400 metre. 2-3 kuyu birbirine aşağıdan delik. Fay hatları ile de aşağıdan gidimi var.”

Ulusal Lületaşı Festivali'nde Lületaşı Ocağına Gezi Düzenlendi

 45 yıldır lüle taşı madenciliği yapan Süleyman Özsak, madenden çıkan lüle taşları ile ilgili bilgi verdi.

Yazları çiftçilik yapan Özsak, kış aylarında ise lüle taşı madeninde çalışıyor. Özsak, taşın yapısının takip edilmesi gerektiğini söyledi. Özsak, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
 
"Dikey olarak ineriz. Damarı bulduğumuz zaman da sağa sola gideriz. Duvarlara baktığınızda, yukarıya kadar harici duvar. Doğal sütunlar. Burada ağaç falan yok. Diğer madencilik sistemlerinde hafriyat derler, ağaç dikerler. Biz zeminin sağlamlığına bakarız. Kazarken de zeminin sağlam olup olmadığını biliriz. Ustalık bunu gerektiriyor. Az ileriye gittiğiniz de fay kırıkları var, onları takip ederiz, örneğin. Damar, aşağı atar, yukarı çeker. O damarı takip etmek gerek.”

Maden ocağında hilti ile toprağı kazan Süleyman Kara, 2000 yılından beri madencilik yaptığını anlattı. Daha aranacak çok yer olduğunu vurgulayan Kara, “Şu anda yeni bir damar arıyoruz. Çok geniş kazmayacaksın. Geniş kazdığında altına direk koymazsan tehlike olur, ağaç kasa koyman gerekir. El arabası ile yürünebilecek bir alan olması bize yetiyor” ifadelerini kullandı.