Panellerin açılışında konuşan ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, “ESO olarak komite toplantılarında, meclis toplantılarımızda yaptığımız değerlendirmeler ve analizlerin sonuçlarıyla ilgili raporlarımızı hazırlamıştık. Her değerlendirme toplantısı sonuna bu raporlarımızı güncelliyoruz. Her mecrada sanayicilerimizin sesi olmaya çalışıyoruz. Bugün özellikle Türkiye’nin kıymetli gazetecilerin olduğu bir ortamda konuşalım ki kamuoyu oluşturalım istedik. Güncel iş hayatımızda birçok problemimiz var ve bunların dillendirilmesi son derece önemli diye düşünüyoruz. Bu nedenle diyoruz ki; daha hızlı gelişen ve daha problemsiz Türkiye için yılmak yok, yola devam.” dedi.
Ekonomi, alt yapı, ihracatın artırılması, finansmana erişim, vize problemleri gibi sanayici çok zorlayan sıkıntılar olduğuna vurgu yapan Kesikbaş, “Hepimiz çalışıyoruz, üretiyoruz, ar-ge ve ihracat yapmaya çalışıyoruz, dertlerimiz maksimum seviyede. Karşılaştığımız problemler hepimizin ortak sorunları. Bu sorunlarımızı çözmek için hep birlikte hareket etmeliyiz.” diye konuştu.
Panelde konuşan Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı, Köşe Yazarı Hakan Güldağ imalat sanayinde değişim olacağını belirterek, şunları kaydetti;
“Türkiye bölgedeki imalat sanayi ihracatının üçte birini tek başına yapıyor. Önümüzdeki dönemde olacak şey bu imalat sanayindeki gücümüzü yeni zamanın ruhuna uygun olarak dönüşmesi. Yeniden şekillenmekte olan bütün dünyaya ayak uydurmalıyız. Sanayi dünyasının içinden geçtiği bu zor zamanlardan kurtulması için inovasyon olmazsa olmaz. Kısa vadede yapılması gerekenler ise şirketlerimizin varlıklarının yüzde 63’ü dönen varlıklardır. Bunun yüzde 40’ı alacaklar ve stoklardan oluşur. İlk aşamada buralarda iyileşme yapmaya çalışacaksınız. İkincisi duran varlıklar tarafında mümkün olduğunca aktif temizliği yapılacak. Bunlar satılıp sermayeye eklenecek.”
Ekonomi Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı, Köşe Yazarı Şeref Oğuz, Eskişehir’de rekabetçiliğe ihtiyaç olduğunu dile getirerek, şunları söyledi;
“Eskişehir’e baktığımızda yerel kabiliyetler anlamında bir şeyin eksik olduğunu düşünüyorum. O da iyiler ittifakı yeterli değil bu kentte. Herkesin aynı sayfadan konuşması gerekiyor. Rekabetçiliğe ihtiyacı olan bir kent. Burayı zıplatacak olan kabiliyetleri bir arada davranması. Eksiği budur Eskişehir’in. Fazlalığı inanılmaz bir şekilde kafasını yukarıya doğru vermiş bir kent. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde 2026 - 2027 yıllarında ekonominin daha yukarıya doğru çıkacağını öngörüyorum. Doğası gereği daha aşağı gitme ihtimali kalmadığı için. Şahsi kanaatim 2028 yılına bu enflasyonla halkın verdiği sinyalle beraber gidilecek gibi değil.”
Ekonomist, Köşe Yazarı Ali Ağaoğlu panelde yaptığı değerlendirmede ülkemize para girişi olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti;
“Türkiye yabancı para cinsinden kamu ve özel sektör borçları toplamı itibarıyla dünyanın en düşük borçlu ülkelerinden biridir. Gelişmiş ülkelerde bu rakamlar çok yüksek. Kamu net borcu toplam yüzde 152 ile dünyanın en borçlu ülkesi Japonya. Almanya yüzde 115, ABD yüzde 121. Türkiye'de toplam dış borç kamu borcu artı özel sektör borcu yüzde 70’lerdeyiz. Kamu borcu yüzde 37. Son bir yıldır yavaş yavaş Türkiye'ye bir para girişi var. Nedeni güven. Bu güveni tesis ettiğinizde çok rahat ülkeye para girişini sağlayabilirsiniz. Kısa vadede yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 42. Kurun da 40’ın altında olması yönünde. Kurun baskılayarak yavaş yavaş enflasyonun kontrol altına alınacağını düşünüyorum.”
Açılış konuşmalarının ardından ekonominin güncel durumu değerlendirildi, iş dünyasında yaşanan son gelişmeler, sektörel büyüme ve ekonomideki yeni trendler konuşuldu. Katılımcıların ekonomi ve iş dünyasıyla ilgili merak ettikleri panelistler tarafından yanıtlandı.