Eskişehir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Kazım Tırpan, Kırmızıtoprak Aile Sağlığı Merkezi'nde yaşanan olay e iki doktorun saldırıya uğradığı iddiası ile ilgili yaptığı açıklamada, "Şu yaşadığımız süreç şiddetin ne kadar toplumsal olarak içimize işlediğini şiddete bahane üretmenin ne kadar sıradanlaştığını gösteriyor, her şeyden önce bunu düşünmeliyiz. Ziraat fakültesinde bir doçentin, üniversitede gençlere bitkiyi ağacı sevdireceğini düşündüğümüz bir şahsın, girdiği kurumda uyguladığı şiddete aradığı kılıfları da görünce, “okumuştan” gördüğü şiddet insanı iki kez kahrediyor. Olayın topluma mal olmasının ardından birçok mecrada hekimleri hedef alan açıklamalar gördük. Bir kurumdan ya da yerden hizmet almaya gittiğinizde özellikle yüzlerce kişinin hizmet aldığı bir yerse, yaşadığınız uyumsuzluk sizle ilgilidir. Hizmet alamadığınız zamanda yapacağınız şey bunun nedenini sorup makulse geri dönmek makul değilse uygun silsile içinde şikayetçi olmaktır. Bu sıralama içinde yapılması gereken olay çıkarmak kavga etmek hele sözlü yada fiziksel şiddet uygulamak değildir. Olay mahkemeye intikal ettiği için bundan sonraki süreç mahkeme üzerinden yürüyecektir. Tekrarında fayda görüyoruz hizmeti alamadığınızda nedenini sorar aklınıza yatmazsa şikayet edersiniz , şiddet uygulamazsınız. Bu çerçevede bu olay derneğimiz nezrinde birçok şiddet olayı gibi öncelikle bir sağlık çalışanına yönelmiş şiddettir" dedi.
"Sözünü geri çekeceğini umuyoruz"
Kazım Tırpan, ayrıca, "Bu şiddet olayına öncelikle Eskişehir STK'larının birinin temsilcisinden başörtüsü vurgusu geldi, bir hekimin ayrımcılık yaptığı üzerinden yapılan bu çirkin ifadeyi kesin bir dille red ediyoruz. Bu açıklamayı yapan STK temsilcisinin bu sözünü geri çekeceğini umuyoruz" diye konuştu.
Kazım Tırpan, "Aile hekimliği uygulaması 2005 yılında Düzce ilinde başlayan, 2006 yılında ilimizin ilklerden olduğu uygulamalardan biridir. Aile hekimliğinin temel görevi kişiye dönük koruyucu , tanı ve tedavi edici hizmetlerdir. Raporlar genel itibari ile “Bilirkişi hizmeti” olduğu için aile hekimlerinin asli işi değildir. Ancak ülkemizdeki sağlık çalışanı sayısının azlığı nedeniyle bu konuda verilen görevler de aile hekimleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu konuda en büyük sıkıntı geçmişten gelen birçok rapor uygulamasının hukuki olarak yeniden düzenlenmemesi, Sağlık Bakanlığı dışındaki kurumların da bu geleneğe uyarak mevzuatlarına rapor talepleri eklemeleridir. Sivil Toplum Kuruluşları , meslek örgütleri özellikle hekimlik iş alanında , hekimlerin yoğun mesaileri içinde izlemeleri gereken bir çok bilimsel ve yasal değişikleri izleyip üyeleri ile paylaşır. Her hekim eğitimi ve deneyimi çerçevesinde kanaatler oluşturur ve bunları uygular. Derneğimiz 2006 yılında Aile hekimliği uygulaması içinde ilk kurulan derneklerden biri olup, 14 yıldır gerek kamu kurumları gerekse sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışarak, üyelerinin çalışma şartlarını geliştirmek için uğraşmaktadır. Bu 14 yılda mesleki gelişme dışında hiçbir siyasi görüşe yada partiye angaje olmamak konusunda aktif ilkeleri olan bir dernektir. Uğraştığımız önemli alanlardan bir tanesi raporlar konusudur. Derneğimiz 2013 yılından itibaren sağlık raporlarının aile hekimlerince verilmesi uygulaması ile beraber Rapor saha rehberi yayınlamış, sonrasında dernek resmi iletişim kanalları üzerinden güncellemeler yapmıştır. Üyesi olduğumuz Aile Hekimleri Dernekler Federasyonun raporlar çalıştayına ev sahipliği yapan derneğimiz , bu süreçte Sağlık Müdürlüğü ile koordineli bir şekilde raporlar konusunu ele almıştır. Vatandaşımız gözü görmeyen, kulağı duymayan kimseleri trafikte istemezken aile hekimliğine başvurduğunda görmeyen gözüne duymayan kulağına rağmen ehliyet raporu istemektedir. Aileler çocuklarının lisanslı sporcu olmasını istemekte , ancak kardiyolojik olarak değerlendirilmesi gerektiğinde buna itiraz etmektedir, aynı aileler çocuklarının başına sahada bir sağlık sorunu geldiğinde hekimlerden şikayetçi olmaktadırlar. Sağlık bakanlığı rapor genelgesinde yer almamakla birlikte , Sağlık Bakanlığına danışılmadan bir çok kurumun yetersiz sağlık bilgisi ve terminoloji ile önümüze attığı raporlar sorunu dağ gibi büyümektedir. Bunlardan en üzücüsü Türk Barolar Birliğinin rapor genelgesidir. Genelgede “Avukatlığı sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel vücut veya akılca malul olmadığına dair resmi (Değişik ibare:RG-14/12/2018-30625) tabipliklerin birinden alınacak sağlık raporu" ifadesi ile olabildiğince geniş bir tanımlama yapılmıştır, bu ifadeden başka da açıklayıcı herhangi bir metin bulunmamaktadır. Bu gün hangi sağlık koşullarının avukatlık yapmaya uygun hangilerinin engel olduğunu bilmiyorsak yapılacak şey fiziksel olarak değerlendirdiğiniz başvuranın Ruhsal değerlendirmesi için psikiatriye göndermektir. Aynı genelgede baro “Sağlık İncelemesi Madde 6 — Bu Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin (g) bendinde belirtilen rapora rağmen, Baro, stajyer adayının görevini sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel, vücutça ve akılca malullüğü bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla sağlık incelemesine başvurabilir. Sağlık incelemesi resmi bir hastanenin sağlık kurulu tarafından yapılır.” ifadesi ile sağlık kuruluna gönderme inisiyatifini yine sağlık bilgisi olmadan ve gerekçe koymadan kendi eline almıştır. Aslında kendi genelgesinde işin ne kadar ciddi olduğunu beyan etmektedir" dedi.
Tırpan, "Hukukçuların işine karışmak istemeyiz, mevzuat içinde bir hiyerarşi vardır, mesela kanun anayasa ile, yönerge kanunla çelişemez ve bir kanun bir kapsayıcılık açıkladığında genelgenin bir hükmü kalmaz, 2012 yılında yayınlanan 6331 sayılı kanun kapsamında “stajerler” ide saymaktadır, burada yapılması gereken işlem kanunu esas aldığımızda, bir işe giriş durumudur ve bu rapor işyeri hekimi yada OSGB'ler tarafından düzenlenmesi gereken bir rapor haline gelir. Bir STK bu anlamda bir değerlendirme yapar yapamaz tartışmaları gördük birçok yerde, tedavilerinizde kullanılan protokoller, hangi tansiyon ilacını hangi şeker ilacını hangi sırayla alacağınızı da STK'lar belirler, hangi ameliyat tekniğinin kullanılacağını da, Diyabet, Enfeksiyon birlikleri, Cerrahi birlikler , Uzmanlık örgütleri hepsi STK'dır. Yayınlayıp resmi olarak paylaştığımız rapor rehberimize yıllardır itiraz gelmemesi yaptığımız işle ilgili yanlış yapmadığımızı düşündürmektedir. Derneğimiz hem toplum önderlerine hem diğer STK'lara bir telefon kadar yakındır. Biz Aile hekimliğine bir tuğla getiren herkese kapımızı açık tuttuk. Eskişehir Aile hekimlerinin bu mecrada tek temsilcisi olan Derneğimize ne yapıp ne yapamayacağı konusunda akıl verenlere çağrımız kendi evlerinin önünü süpürmeleridir" dedi.
Kazım Tırpan, "Bir meslektaşımıza yapılan saldırıyı bile amasız fakatsız kınamamıza müsaade etmeyen, gerçekten bilip bilmeden hekimlere, aile hekimlerine yönelen şiddete kılıflar arayan bu anlayışı kınıyoruz. Hizmet almayı bilmeyen, üniversitede aldığı ünvanı şiddet uygulamaya gerekçe sayan bu aymazlığı kınıyoruz. Pandemi döneminde hafta sonu ve bayram tatilleri de dahil olmak üzere can siperane çalışan, vatandaşın her sıkıntısına çözüm bulmaya uğraşan, bu dönemde eksiksiz gebe bebek izlemlerini, aşılama ve diğer koruyucu sağlık hizmetlerini veren; teriyle , canıyla hizmet eden her sağlık çalışanına kalkan elleri , kötü söyleyen dilleri kınıyoruz . Siz varsınız diye biz hizmetten çekilecek değiliz, burada işimizin başındayız" dedi.