Erdoğan, toplantıda iç ve dış meseleler, ekonomideki gelişmeler ve sosyal politikalar gibi konuların ele alındığını belirtti.
Başkan Erdoğan, terörle mücadele konusuna değinerek, Türkiye’nin bu konuda kararlı olduğunu ve operasyonların devam edeceğini vurguladı.
Ayrıca, ekonomik reformların süreceğini ifade eden Erdoğan, enflasyonla mücadele ve ekonomik büyümeyi destekleyecek yeni adımların atılacağını söyledi.
Vatandaşlara yapılan sosyal yardımların artırılacağını ve kamu çalışanlarının mali haklarında iyileştirmeler yapılacağını duyuran Erdoğan, özellikle maaş artışlarının ve emeklilere yönelik desteklerin önümüzdeki dönemde daha da genişletileceğini belirtti.
İsrail’in Durdurulması için Kuvvet Kullanılması Gerektiğini Vurguladı
Erdoğan’ın konuşmasında, Türkiye’nin uluslararası arenadaki rolü ve dış ilişkileri de ele alındı. Türkiye’nin, bölgesel sorunların çözümünde barışçıl ve diplomatik yolları desteklemeye devam edeceğini dile getirdi.
İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, Lübnan halkına taziyelerini ileten Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:
"Lübnan Başbakanı Sayın Mikati ile görüşmemizde Türkiye'nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut'a ulaştı. Güvenlik şartları elverdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz. Tabii İsrail'in sivil asker ayrımı gözetmeden sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak, Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları da katlanarak artıyor."
Erdoğan, Lübnanlı sivillerin yerlerinden edildiğine dikkat çekti ve sözlerine devam etti:
"Milletimizin yüz akı olan sivil toplum kuruluşlarımız, zor koşullara rağmen sahadalar; insani yardım noktasında ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de İsrail’in saldırılarını durdurması için diplomatik temaslarımıza hız verdik. Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız ve diğer yetkililerimiz bu noktada muhataplarıyla yoğun temas halinde. Uluslararası toplum İsrail'in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz. Şayet Güvenlik Konseyi gerekli iradeyi göstermezse Genel Kurul'un (BM) 1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararı'nda olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır."