AK Parti Eskişehir Milletvekillerinin çok çok mecburi kalmadıkça yan yana gelmediklerini Eskişehir de bilmeyen kalmadı.
Sadece bugün değil 24 Haziran seçimleri öncesinde de bir araya gelmiyorlardı.
24 Haziran seçim süreci içerisinde de Nabi Avcı ile Emine Nur Günay birlikte çalıştılar.
Harun Karacan ise yine çok zorunlu olmadıkça Nabi ve Emine Hoca’nın bulunduğu ortamlara katılmadı.
Nabi ve Emine Hoca hemen hemen her yerde birlikte idiler.
Gece yarılarına kadar birlikte ziyaretler yaptılar.
Harun Karacan ise ferdi olarak programlar yaptı, programlara katıldı.
Seçim öncesi hem MKYK üyesi hem de Sivil Toplum Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı idi.
AK Parti’nin Ağustos ayında yapılan Olağan Genel Kurulunda ise yine Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından MKYK Listesine yazıldı.
Kurultay sonrası yapılan görev dağılımında bu kez MKYK üyeliğine seçilen Harun Karacan’a, Erdoğan parti teşkilatının tepesinde görev vermedi.
“EN SON BEN KONUŞURUM”
Kurban Bayramının 3. Günü DDY Toplantı Salonunda AK Parti Eskişehir Teşkilatı’nın “Bayramlaşma” töreni vardı.
Törene Milletvekilleri Nabi Avcı ve Emine Nur Günay katıldılar.
Konuşma yaptılar.
Nabi Hoca konuşma yaptıktan sonra yıkımına başlanan yerine “Millet Bahçesi” yapılacak Atatürk Stadyumunda TRT’nin yapacağı canlı yayına katılmak için salondan ayrıldı.
Nabi Hoca’dan sonra Emine Nur Günay konuştu.
Emine Hoca’nın konuşmasını tamamlamasıyla salona Harun Karacan girdi.
Harun Karacan konuşmasını yapmak üzere sahneye davet edildi.
Karacan, bayramlaşmaya katılan partilileri selamladıktan sonra;
“AK Parti’nin tüzüğünde ‘MKYK Üyeleri bütün konuşmacıların konuşmalarından sonra konuşur’ der. Bende MKYK Üyesi olduğum için son konuşmacıyım” diyerek ikinci sıra milletvekili olmasına rağmen son konuşan kişinin neden kendisini olduğunu izah etme gereği duydu.
“BENDE BİR YIL MKYK ÜYELİĞİ YAPTIM”
Bunu neden yazdığıma gelince…
AK Parti Milletvekili Emine Nur Günay “es gündem 26” dan sevgili Ayşe Kaytan’a verdiği röportajda, “Bu ayrışmanın asıl nedeni Harun Karacan’ın MYK’ya girmesi olabilir mi?” sorusu üzerine şöyle cevap vermiş:
“Hayır. Biz gurur duyarız. Bakanımız yıllardır bakanlık yaptı. Bizim için büyük bir gurur. Eskişehirli milletvekilimizin MKYK’da, MYK’da olması bizim için gururdur. Yeter ki bu tamamen şehir için kullanılsın, doğru kullanılsın, işbirliğiyle, uzlaşmayla her şey yapılsın. Bakanımız Nabi Bey, bunca sene bakanlık yaptı. ‘Ben bakanım’ deyip hiçbir zaman bir konuda bile tek başına karar verdiğini zannetmiyorum. Hep danışır, toplantı yapılır, bir şekilde ortak kararlar alınır. Bu makamlar, mevkiler geçici. Önemli olan uzlaşma kültürü. Hep onu söylüyoruz. ‘Ben şu makamdayım’ deyip, tek başına karar alıp yapmak doğru değil. Bu hiçbir zaman, kimse tarafından onaylanmaz. Bende bir yıl MKYK üyeliği yaptım. ‘MKYK üyesiyim, ben bunu yaparım…’ Hiç şehirde böyle bir hava estirdim mi? Böyle bir şey olamaz zaten. Ben o dönemde ne yapıyorsam şuanda da onu yapıyorum. Bundan sonrada yapacağım. İster MKYK üyesi olayım, ister bakan olayım, ister başka bir pozisyonda olayım önemli değil. Ne yapıyorsak ona odaklanmamız gerekir diye düşünüyorum.”
“24 HAZİRAN SEÇİMİNDE
UYUMLU ÇALIŞAMADIK”
Yukarıda da yazdım.
24 Haziran seçim çalışmaları süresince AK Parti’nin üç milletvekilini bir arada göremedik.
7 Milletvekili adayını da birlikte görmek birkaç toplantının dışında mümkün olmadı.
Birbirlerinden kopuk çalıştılar.
Eğer 7 vekil adayı el ele, gönül gönül’e, bir arada çalışabilselerdi AK Parti Eskişehir de 4. Milletvekilini çok rahat çıkarabilirdi.
Bin küsur oyla Dündar Ünlü sandıkta kaldı.
Emine Nur Günay’da yukarıda yazdıklarımı röportaja verdiği cevapta doğruluyor.
“Uyumlu çalışılmadı. Çok net söylüyorum. Nabi Bakanımız ve ben, 4 çıksın diye uğraştık. Ama ne yazık ki aynı desteği biz il yönetiminden ve SKM’den göremedik. Dolayısıyla kampanyayı tamamen ‘biz ne yapmamız gerekli’ üzerinden yürüttük. Başarılı da olduk. Bir rüzgâr yakaladığımıza inanıyorum. 1080 oy MHP alacağına biz alsaydık 4’üncü vekil çıkıyordu. Olsun, ‘Cumhur İttifakı’ndayız. MHP’den de bir vekilimiz çıksın. Ama bizim de parti içinde kendimizi geriye doğru biraz sorgulamamız gerekiyor.”
BU KUTUPLAŞMA İŞİ ZORLAŞTIRIR
Röportajında Emine Hoca, ”yerel seçimde umutluyum” demiş.
Doğrusu bu kutuplaşma, ayrışım devam ettiği sürece ki devam edecek. Bugünkü gidişat bunu gösteriyor. Ben 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde AK Parti’nin merkezde başarılı olacağını düşünmüyorum.
Eskişehir Teşkilatı içerisinde “Harun Karacan de diğerleri” diye iki farklı kutuplaşma var.
Bu kutuplaşma, ayrışma devam ettiği sürece nasıl başarı elde edilecek?
Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkan adayları Harun Karacan’ın istemediği isimler olursa yanında olan, kendisiyle birlikte hareket eden partililer AK Parti’nin adaylarına oy verirler mi?
Sanmıyorum.
Tıpkı 24 Haziran’da birilerinin “Dündar Ünlü’de seçilsin” diye ellerini taşın altına koymadıkları gibi, 31 Mart 2019’da da çalışıyormuş gibi yapacaklar, ancak bu sadece görünmek için olacak.
Eskişehir de seçilmiş üç vekilin birlikte çalışmaması ister istemez tabana da yansıyacak.
Harun Karacan ile Nabi ve Emine Hoca’nın aralarının açık olduğunu Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bildiğini sanıyorum.
Erdoğan, Nabi Avcı-Emine Nur Günay ve Harun Karacan’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne çağırıp barıştırmaz ise 31 Mart’ta Eskişehir’de kazanmayı çok ama çok istedikleri Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmak geçmiş seçimlerde olduğu gibi yine kazanılamaz.
Hatta Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanlıklarını kazanmak bile zorlaşır.
Bu ayrışım AK Parti’ye yerel seçimlerde çok büyük yara verir…
Bugünden uyarmış olalım…